Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1404 E. 2023/1354 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1404
KARAR NO : 2023/1354
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2021
NUMARASI : 2020/253 E. – 2021/223 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/06/2021 tarih ve 2020/253 E. – 2021/223 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, bu markalara dayalı olarak davalı şirketin 2019/29772 başvuru numaralı ve “…” ibareli marka başvurusuna itiraz ettiklerini, itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkili markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin seri marka oluşturmak amacıyla yaptığı sonu “…” ibaresiyle biten farklı markaların da mevcut olduğunu, dava konusu “…” markasının müvekkilinin markalarından biri olduğu algısı ile tüketicide karışıklık yaratması ve müvekkili şirketin seri markalarından biri zannedilmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkilinin “…” gibi markalarının bulunduğunu, aynı ürünler üzerindeki … ibaresini gören ortalama tüketicinin müvekkili markası ve müvekkili firma ile bağlantı kurabileceğini, davalının, başvuru yaptığı “…” markası için müvekkili şirketin tanınmışlığının olduğu 05. sınıftaki mallarının 35. sınıf kapsamında perakende satışı hizmetlerinin talep edildiğini ileri sürerek YİDK’nın 2020-M-5161 sayılı kararının iptaline ve davalı şirketin 2019/29772 numaralı marka başvurusunun kapsamında bulunan tüm emtialar bakımından reddine, başvuru tescile bağlanmış ise kapsamında bulunan tüm emtialar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkili firma …’e ait olan …, … ve … markalarının tamamının ana prensip olarak iki kısımdan oluşturulduğunu, … isminin ilk iki harfi olan “…”nun ilk heceyi oluşturduğunu, söz konusu ürünün adı veya fonksiyonunu çağrıştıran sözcük ya da kısaltmanın markanın ikinci kısmını oluşturduğunu, “…”in, müvekkilinin mobilya üretiminde yapıştırıcı ürününde kullanılan markası olduğunu, “…” ibaresinin İngilizce tespit etmek/yapıştırmak anlamı taşıdığını, bu nedenle yapıştırıcı üreticilerinin birçoğunda markaların bu ek ile bittiğini, müvekkiline ait “…” markasının “…” kelimelerinin kısaltılmış hali olduğunu, müvekkilinin “…” markasının davalının “…” markasıyla benzerlik içermesinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin müvekkili ile aynı alanda faaliyet göstermediğini, müvekkili şirket markasının üç davacı markalarının ise iki heceden oluştuğunu, davacı tarafından yaratılmamış, ayırt edici niteliği düşük olan “…” ibaresi ile karıştırılma ihtimali oluşacağı yönündeki iddiayı kabul etmelerinin mümkün olmadığını, 2017/29492 “…” markasının 01. sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin … markasıyla kazanılmış hakkı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4-5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ve “…” ibarelerinin daha önce müvekkili markalarıyla benzer bulunduğunu, taraf markalarının SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olduğunu, davaya konu markanın müvekkilinin tanınmış markalarından biri gibi algılanacağını, “-…” ekinin dahi markalar arasında benzerlik yaratacağını, başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira markaların ilk harflerindeki farklılığın ve davalı başvurusunun …-Lİ-… şeklinde üç hecede telaffuz edilmesinin başvuruyu itiraza mesnet markalardan yeterince uzaklaştırdığı, işitsel olarak farklılaşan markalar arasında görsel ve anlamsal bir benzerlik de bulunmadığı, başvurunun itiraza mesnet markayı çağrıştırmadığı, markalar benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyumazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip