Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1403 E. 2023/1355 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1403
KARAR NO : 2023/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2018/510 E. – 2020/277 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2018/510 E. – 2020/277 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2017/99630 başvuru numaralı ve “…” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine 25 ve 35. sınıf mal/hizmetler yönünden kısmen reddedildiğini, oysa taraf markalarının iltibas yaratacak şekilde benzer olmadığını, müvekkilinin “…” ibaresini uzun yıllardan beri kullandığını, çorap imalatı ve satışı yaptığını, itiraz eden marka sahibinin ise sadece iç çamaşır sektöründe faaliyet gösterdiğini, 2003 yılından bu yana sektörde hizmet verdiğini, müvekkilinin ret gerekçesi olarak gösterilen marka başvurularından bile önceki tarihlere dayanan kullanımdan doğan hakkının bulunduğunu, bir bütün olarak markaların farklı olduğunu, müvekkilinin 2013/30664 başvuru sayılı “…” ibareli müvekkiline ait markanın davalı kurum nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin hali hazırda “…” ibaresi üzerinde tescilden doğan hak sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2018-M-10250 sayılı kararının iptaline ve 2017/99630 sayılı “…” ibareli markanın başvurulan tüm sınıflarda tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin markasının 24, 25 ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu, İstanbul, Sakarya, Zonguldak, Kütahya ve Hatay olmak üzere 5 ilde işletmesinin bulunduğunu, müvekkili markasının Türkiye genelinde bilindiğini, taraf markaların ayniyet derecesinde benzer olduğunu, “…” ibaresinin küçük punto ile tanzim edildiğini ve başvuruda esas unsurun “…” ibaresi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaların kapsamında yer alan 25. sınıftaki tüm mallar ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak Giysileri: Ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin birebir aynı olduğu, davacının “şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu başvuru kapsamından çıkarılan mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davacının “şekil+…” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulları oluştuğu, davacı taraf daha önceden tescilli olan 2013/30664 sayılı ve “…” ibareli markasına dayalı müktesep hak iddiasında bulunmuş ise de bu marka davaya konu olan markanın başvuru tarihinden yaklaşık 3 yıl 3 ay önce tescil edilmiş olması karşısında yukarıdaki kriterlerden “kazanılmış hak sağlayan markanın tesçilli olarak uzun süre kullanılması (kullanım ve tesçilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkması-kabullenilmesi)” koşulunu sağlamadığından müktesep hak koşullarından da yararlanamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin 2013/30644 sayılı ve “…” ibareli markası nedeniyle müktesep hakkının bulunduğunu, markanın yoğun şekilde kullanıldığını, benzerlik değerlendirmesinde markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekirken parçalara ayrılıp incelenmesinin hatalı olduğunu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını, müvekkilinin kullanıma dayalı müktesep hakkına ilişkin delilleri toplanmadan karar verildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvurudaki “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmaması nedeniyle her iki taraf markasının esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, bu nedenle başvurunun aynı/aynı tür/benzer mal ve hizmetlerde kullanılması halinde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, YİDK kararıyla başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetler yönünden de emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davacı, eski tarihli “…” ibareli markası nedeniyle müktesep hak iddiasında bulunmuş ise de, 2013/30664 sayılı bu markanın tescil tarihi üzerinden beş yıllık sürenin dolmadığı, böylece markanın uzun süreli kullanım şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip