Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1394 E. 2023/1455 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1394
KARAR NO : 2023/1455
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2020
NUMARASI : 2017/135 E. – 2020/223 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Durdurulması, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat, İtibar Tazminatı, İlan

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/10/2020 tarih ve 2017/135 Esas – 2020/223 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin dünyada ve Türkiye’de çokça tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu, … … adının ise müvekkili dışında İtalyan asıllı başka bir firmaya ait olduğunu, bu şirketle müvekkili arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, Ankara 1. FSHHM’nin 2017/11 D. İş sayılı dosyası kapsamında davalının işyerinde tespit yaptırıldığını, mağaza tabelasında ve davalının satmakta olduğu ürünler üzerinde “…” ibareli kullanımlara tesadüf edildiğini, bu kullanımların hukuka aykırı olduğunu, tüketici nezdinde iltibasa yol açtığını, bu nedenle söz konusu eylemlerin müvekkili aleyhine marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, ayrıca TTK’nın 54. maddesi kapsamında da haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını ve bu amaçla davalı mağazasındaki “…” ibaresini içeren tüm tabelaların, reklam amaçlı materyallerin kaldırılmasını, marka bulunan tüm ürünlerin toplatılmasını ve imha edilmesini, bu eylemlerden doğan zararın giderilmesini teminen 10.000,00-TL maddi, 50.000,00-TL manevi ve 50.000,00-TL itibar tazminatına hükmedilmesini, yargılama sonucu verilecek hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2016 yılı sonunda … isimli firmadan bazı pazarlamacıların kendilerine müracaat ettiğini, şirketlerinin “… 19.69” markası ile Türkiye’de kumaş üretim ve satış hakkına sahip olduğunu, Türkiye’de bu marka ile Bursa’da üretim yapıldığını, müvekkil şirkete de bu marka altında üretilen döşemelik kumaşlar satmak istediklerini ifade ettiklerini, akabinde müvekkiline onlarca sayfa resmi evrak gösterdiklerini, müvekkile gönül rahatlığı ile tabela asıp kumaşlarını satabileceklerini söylediklerini, dava dışı firmanın yetkililerinin gösterdiği onlarca sayfa resmi evraka güvenen müvekkilinin müşterilere gösterilecek katalogda kullanılmak üzere numunelik birkaç metre kumaş siparişi verdiğini, tabelanın asılıp kataloğun müşterilere sunulmasından sadece 3-4 gün sonra müvekkilin mağazasına tespit için gelindiğini, bu tespitten hemen sonra müvekkilin avukatı olarak kendilerini aradığını, kendilerinin müvekkillerine … isimli firmanın müvekkili kandırmış olabileceğini, iki şirket arasında marka konusunda “bir mücadele olabileceğini, başkalarının hukuk mücadelesine karışmamaları gerektiğini söylediklerini, müvekkillerinin de söylediklerini dinleyerek keşif günü tabelayı numunelik kumaş kataloğu ile birlikte imha ettiğini, netice itibariyle müvekkillerinin “… 19.69” markasının tescilli olup olmadığını ve “…” markasından kaynaklı haklara tecavüz edip etmediklerini bilmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan … A.Ş. vekili, müvekkiline ait işyerinde … 19.69 … isimli şirkete ait tescilli markalı ürünlerin satışa sunulduğunu, distribütörlük anlaşması sonucu bu ürünleri gerek kendileri gerekse bayileri aracılığıyla sattıklarını, hiçbir şekilde “…” markasını kullanma yetkisini vermelerinin söz konusu olmadığını, … 19.69 … ibaresinin ticaret unvanı olduğunu ve bu şekilde kullanıldığını, bu kullanımın markasal kullanım olmadığını savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, teknik ve marka vekili bilirkişinin de katılımı ile hazırlanan bilirkişi raporlarına göre dava konusu ürünlerin orijinal olmadığı, davacının “…” markalarının aynısının ön plana çıkaracak şekilde ve esaslı unsur olarak incelenen tabela ve kumaşlarda kullanıldığı, ortalama dikkat düzeyine sahip tüketicilerin bu kullanımları gördüklerinde ürünlerin davacı markasına ait olduğunu düşünebileceği, davacı ile davalı arasında organik bir bağ olduğu yönünde kanaat oluşabileceği, davacının markasının koruma altında olan emtia listesi ile davalının ürünlerinin benzer mahiyette olduğu, davalının eyleminin SMK 29/1-a maddesinin yollaması ile SMK’nın 7/2-a, b ve 7/3-ç maddelerine aykırı olduğu ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, somut olayda dosyada bulunan evrak ile davacının gerçek zararının tespitinin mümkün olmadığı, maddi tazminat hesabı için somut bir verinin dosyada mevcut olmadığı, bilirkişi raporu da dikkate alındığında davalının üzerinde davacıya ait markanın yer aldığı ibareyi kumaşlara ve tabelalara bastığı gerçeğinden hareketle 3.000,00-TL maddi tazminatın somut olayın özelliklerine ve TBK’nın 50. maddesi hükümlerine uygun olduğu, marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibinin bu nedenle ayrıca tazminat isteyebileceği, işyerindeki malların orijinal lisanslı ürünler olmadıkları, itibar tazminatına hükmedilebilmesi için davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı arandığı, söz konusu taklit markalı ürünler piyasaya sürülmüş olsa idi; söz konusu markayı kullanan tüketici nezdinde, davacı şirket markasının itibar kaybetmesine neden olacağı kaçınılmaz olduğundan davacının 1.000,00-TL itibar tazminatına hak kazandığı, öte yandan, itibar tazminatının manevi tazminatın bir türü olduğu gerçeği karşısında davacı için bu tazminat türünün bir zenginleşme aracı olamayacağı, somut olayda davalının, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı taklit ürünlerde kullanarak ve bu ürünleri çoğaltarak, davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği, davalının davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağı, somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 3.000,00-TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının davacı …’nın tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitine, men’ine, davacının marka tecavüzü nedeniyle hak kazandığı 3.000,00-TL maddi ve 3.000,00-TL manevi tazminat ile 1.000,00-TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının işyerinde ele geçen ve el konulan … ve … 19.69 … markalı her türlü tabela (dış cephede bulunan işletme adı olup … ibaresinin öne çıkarılmadığı tabelalar hariç olmak üzere), levha, afiş, ilan, kartela ve ürün ile münhasıran bu ürünleri üretmeye yarayan araç, cihaz, makina gibi vasıtalara masrafları davalı tarafa ait olmak üzere el konulmasına, el konulanlara karar kesinleşene kadar ihtiyati tedbir konulmasına, karar kesinleştiğinde marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlerin üzerinden silinmesi mümkün ise … ve … 19.69 … ibarelerinin silinmesine, silinerek marka tecavüzünün önlenmesi mümkün olmayanların masrafları davalı yana ait olmak üzere imhasına, karar özetinin Türkiye çapında yayın yapan en yüksek tiraja sahip üç gazeteden birinde ¼ sayfa büyüklüğünde ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karar altına alınan maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatı tutarlarının hakkaniyete ve hukuka uygun olmadığını, mahkemeden SMK’nın 151. maddesine göre davalının bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedelinin talep edildiğini, İstanbul Ticaret Odasınca davaya konu markanın cirosunun %15’inin emsal lisans bedeli olarak tespit edilebileceğinin bildirildiğini, talep ettikleri 50.000-TL manevi tazminatın davalının mahfına sebep olmayacağını ve talep ettikleri tutarın hakkaniyete uygun oluğunu, müvekkilinin ekonomik alandaki saygınlığı göz önüne alındığında manevi huzurunu sağlayıp mütecaviz davalı nezdinde caydırıcı etki bırakacak şekilde takdir edilmesi gerektiğini, kabul edilen itibar tazminatı yönünden müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde reddedilen manevi ve manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanın vekalet ücretinin hatalı olduğunu, yine reddedilen itibar tazminatı için lehlerine vekalet ücreti takdir edilmediğini, maddi tazminata yönelik delil bulunmadığını, delil tespiti ve keşif sırasında birkaç metre numune kumaş tespit edildiğini, orijinal olmadıklarının anlaşılması üzerine müvekkilinin bu kumaşları imha ettiğini, itibar tazminatı ile manevi tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, markaya tecavüzün durdurulması, kaldırılması, maddi ve manevi tazminat, itibar tazminatı ve ilan istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı taraf Türkiye’de kumaş üretim ve satış hakkına sahip olduğuna inandığı dava dışı … A.Ş.’den dava konusu kumaşları satın aldığını savunmuş ise de, işyeri tabelasında “…” ibaresini kullandığı, yine işyerinde ele geçen kumaş etiketlerinde de davacının markalarıyla iltibasa sebebiyet verebilecek şekilde “…” ibaresini kullandığının tespit edildiği, basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gereken davalı kumaşların orjinal olup olmadığı araştırmadığı gibi tespit edildiği şekilde markasal kullanımda bulunmaya hakkının olmadığını bilecek durumda olması nedeniyle kusurlu olduğu, SMK’nın 149. maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin maddi ve manevi tazminat isteyebileceği, bunun yanında SMK’nın 150/2. maddesi uyarınca hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebileceği, davacıya ait markanın piyasada oluşturduğu kalite algısı ile güven ve imajı dikkate alındığında davalı tarafından satılan ürünlerin aynı kalitede olmadığının kabulü gerekeceği gibi, ürünlerin piyasaya davacının uygun bulacağı bir tarzda sunulduğundan da söz edilemeyeceği, açıklanan nedenle itibar tazminatı talebi şartlarının da oluştuğu, öte yandan, davacı taraf maddi tazminatın SMK’nın 151/2-c maddesi hükmü kapsamında göre marka hakkının bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeline göre hesaplanmasını istemiş ise de, davalının davacıya ait marka ile ne kadar satış yaptığının tespit edilememesi ve bu tecavüzün ne kadar sürdüğünün de belirlenememesi nedeniyle TBK’nın 50. maddesi uyarınca maddi tazminat takdir edilmesinde ve kabul ve reddedilen manevi tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 10. maddesi uyarınca takdir edilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

2-Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi mahkemece davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesine göre, uğranılan zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Somut uyuşmazlıkta da, yukarıda belirtildiği gibi davacının gerçek zararının hesaplanmasına imkan verecek veri bulunmadığından anılan hüküm uyarınca ilk derece mahkemesince 3.000,00-TL maddi tazminat takdir edilmiş ise de, Dairemizce TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca 10.000,00-TL maddi tazminatın somut olayın özelliklerine uygun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının, marka hakkının ihlali nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149/1-ç maddesine dayalı olarak manevi tazminat talep hakkı mevcuttur. Özel durumlar göz önünde tutularak hükmedilecek manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının davacı yararına gerçekleştiği yönündeki ilk derece mahkemesi kabulünde bir isabetsizlik yok ise de mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının, davalının markasal kullanımının boyutu, marka hakkı tecavüze uğrayan davacının, piyasada oluşturduğu kalite algısı, yarattığı güven ve imajda meydana gelebilecek tahribat ile tarafların ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulduğunda somut olayın özelliklerine uygun olmadığı, daha fazla bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmış, 25.000,00-TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine uygun bir miktar olduğu Dairemizce takdir edilmiş ve davacının manevi tazminat talebinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Keza, davacının tanınmış markasının piyasada oluşturduğu kalite algısı, güven ve imaja nazaran, yukarıda açıklandığı şekilde şartları oluşup ilk derece mahkemesince takdir edilen itibar tazminatı miktarının da düşük olduğu kanaatine varılıp, Dairemizce 25.000,00-TL itibar tazminatının daha uygun olduğu takdir edilmiş, ilk derece mahkemesince kabul edilen itibar tazminatı miktarı üzerinden davacı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi de doğru olmamıştır.
3-Davalı vekilinin itibar tazminatı yönünden vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazına gelince; ilk derece mahkemesince itibar tazminatı kısmen reddedildiği halde reddedilen kısım üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de doğru olmamış, Dairemizce yukarıda belirtildiği şekilde itibar tazminatı yeniden takdir edildiğinden ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.06.2020 tarih ve 2019/5375 E.-2020/3075 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, vekalet ücreti yönünden itibar tazminatı isteminin maddi tazminat istemi içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, Dairemizce buna uygun olarak takdir edilen miktar üzerinden taraflar yararına vekalet ücreti karar altına alınmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş ve her ne kadar ilk derece mahkemesince kurulan hükümde “el konulanlara karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına” şeklinde karar verilmiş ise de, dosya kapsamında 08.05.2017 tarihinde verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan bu kararın karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30/10/2020 gün ve 2017/135 Esas – 2020/223 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A)Davalının davacı …’nın tescilli markasına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasına ve kaldırılmasına,
B)Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE, 10.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C)Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 25.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin REDDİNE,
D)Davacının itibar tazminatı talebinin kısmen kabulü 25.000,00-TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
E) Davalının işyerinde ele geçen ve el konulan … ve … 19.69 … markalı her türle tabela (dış cephede bulunan işletme adı olup … ibaresinin öne çıkarılmadığı tabelalar hariç olmak üzere), levha, afiş, ilan, kartela ve ürün ile münhasıran bu ürünleri üretmeye yarayan araç, cihaz, makina gibi vasıtalara masrafları davalı tarafa ait olmak üzere el konulmasına, 08.05.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlerin üzerinden silinmesi mümkün ise … ve … 19.69 … ibarelerinin silinmesine, silinerek marka tecavüzünün önlenmesi mümkün olmayanların masrafları davalı yana ait olmak üzere imhasına,
F) Karar özetinin Türkiye çapında yayın yapan en yüksek tiraja sahip üç gazeteden birinde ¼ sayfa büyüklüğünde ilanına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.390,85‬-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.878,53-TL’nin düşümü ile kalan 512,32-TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan, kabul edilen maddi tazminat ve ihbar tazminatı üzerinden 25.500,00-TL, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden 25.500,00-TL ve kabul edilen maddi talepler yönünden 25.500,00-TL olmak üzere toplam 76.500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 25.500,00-TL ve reddedilen itibar tazminatı üzerinden hesaplanan 25.000,00-TL olmak üzere toplam 50.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 834,1‬0-TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 22,00-TL tebligat ve posta ücreti, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 2.818,2‬0-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına takdiren 2/3 kabul edilerek, 1.878,80-TL’sine 31,40-TL başvurma harcı, 1.878,53-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan 3.788,73‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 197,4‬0-TL yargılama giderinin davanın kabul-red oranına göre 65,80-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davalıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu, 61,00-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 09/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip