Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1321 – 2023/1217
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1321
KARAR NO : 2023/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/401 E. – 2021/236 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2021 tarih ve 2020/401 E. – 2021/236 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkili şirketin 2000/17287, 2012/79747, 2012/07872, 2015/08678, 2004/01100, 2004/27738, 2004/23861, 2002/02061, 2000/18009, 2014/05712 sayılı ve “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini 35, 41, 42, 45.sınıfta marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’ye başvuruda bulunduğunu, 2019/07268 kod numarasını alan başvurunun, Markalar Dairesinde resen incelenmesi sonucu 5/1-ç maddesi uyarınca 42.sınıftaki emtianın çıkartılmasına karar verildiğini, başvuru sahibi şirketin, kısmen yayın kararına itiraz ederek, başvurunun tüm mal ve hizmetler yönünden yayınlanmasını talep ettiğini, 29.08.2019 tarih ve 2019-M-7458 sayılı YİDK kararı ile kısmen ret kararının kaldırılmasına karar verildiğini, dava konusu başvurunun 42.sınıf hizmetler bakımından yayınına müvekkili şirket tarafından “benzerlik/karıştırılma ihtimali”, “tanınmışlık” ve “kötü niyet” gerekçelerine dayanılarak yaptığı itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, davalının usul ve yasaya aykırı olarak marka tescil başvurusunda bulunduğu “…” ibareli marka ile müvekkili şirket adına tescilli ve tanınmış “…” ve “…” ibaresi taşıyan markaları ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve bu benzerliğin iltibasa neden olduğunu, yoğun tanıtım ve kullanım nedeniyle “…” ibaresinin müvekkili … A.Ş. ile özdeşleştiğini, marka başvurusunun kötü niyet taşıması nedeniyle tüm mal ve sınıflar açısından hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-8531 sayılı kararının iptaline ve 2019/07268 sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuruya konu “…” ibaresi ile itiraza mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesinin herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğunu, başvuru konusu markanın bir bütün olarak itiraza mesnet markalarla ortalama tüketici tarafından aynı işletmeye ait olacağı kanısı oluşturmadığını, aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının davalının kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığını, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirkete ait 2018/84815 sayılı “…” ibareli markası hakkında açtığı Ankara 5. FSHHM 2019/292 E. Sayılı davada davanın reddine karar verildiğini, “…” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliği zayıf olması sebebiyle ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilecek mahiyette olup, herhangi bir şahsın tekeline bırakılamayacağını, davacı şirketin markalarının tanınmış olduğu iddialarının mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin marka müracaatı ile itiraz sahibi şirketin tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığı/çalışacağı iddiasının hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın kötü niyet iddiasının dayanaksız olduğunu, itiraz aşamasında belirtilmeyen markaların ve belgelerin YİDK kararının değerlendirilmesinde esas alınamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler, davacıya ait markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ayniyet taşımakla birlikte, bu hizmetlerin ilgili tüketicisinin bilinç düzeyinin yüksek olduğu, taraf markalarının görsel, işitsel, kavramsal ve bütünsel değerlendirmede benzer olmadığı, markalar arasındaki ortak olarak işaretlenen “…” ibaresinin marka vasfı ve ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğu, markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığından, tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı markada esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin … ibaresine vurgu yapan ve bu ibarenin anlamını güçlendiren bir ibare olduğunu, dava konusu marka ile müvekkili markaları bakımından ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali gerçekleştiğini, zira müvekkili şirket “…” ibareli seri markaların çok uzun zamandan beri sahibi olduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu iddiasının, müvekkili markasının kullanımla ayırt edici hale gelmiş olması ve seri marka niteliği taşıması nedeni ile haksız olduğunu, “…” ibareli marka ile karşılaşacak tüketicilerın kolaylıkla bu markayı müvekkili markası ile ilişkilendirerek hizmet ya da ürün satın alabileceklerini, bu durumda ise müvekkili markasının tanınmış marka olması nedeni ile davalı tarafından haksız bir kazanım elde edilmesi kaçınılmaz olacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “…+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ve “… ” esas unsurlu itirazına mesnet gösterdiği tescilli markaları arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle, bütünsel olarak SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının başvuru konusu markasını gördüğünde, derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer yandan tanınmışlığa ilişkin kanuni şartların oluşmadığı, dava konusu marka açısından SMK’nın 6/9. maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023
Başkan V.
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.