Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1391 E. 2022/1128 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1391
KARAR NO : 2022/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
NUMARASI : 2015/318 E. – 2017/428 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/12/2017 tarih ve 2015/318 E. – 2017/428 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… ” ibareli, 164734 sayılı tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalı gerçek kişilerin “…” ibareli marka başvurusuna anılan markasına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 16. Sınıfta yer alan ” Basılı evraklar, basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” mallarının çıkarıldığını, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa taraf markaları arasında başvuru kapsamında bırakılan diğer mallar yönünden de iltibas tehlikesi bulunduğu gibi müvekkili markasının tanınmış olduğunu, dava konusu başvurunun aynı zamanda haksız rekabet de teşkil ettiğini ileri sürerek 15.07.2015 tarihli YİDK kararının iptaline karar verilmesini, dava sürecinde “…” ibareli markanın TPE nezdinde tescil edilmiş olması halinde 2013/107388 numaralı marka başvurusundan 16. sınıfın tamamının çıkarılarak tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise 16. sınıf içerisinden özellikle “Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” mallarının çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ön inceleme duruşmasında da 556 sayılı KHK’nın 8/1-b,8/4 ve 8/5 maddelerine dayalı olarak YİDK kararının iptalini talep etiklerini beyan etmiştir.
Davalı … vekili, davacı markası ile başvuruya konu marka arasında karıştırılacak derecede güçlü bir benzerlik bulunmadığını, başvuru markasında yer alan şekil unsuru ile “…” ibarelerinin başvuru markasına ayırt edicilik sağladığını, kaldı ki davacı markasının 16. sınıfta tescilli olduğunu ve “…” markasının bir spor gazetesi olarak bilindiğini, farklı bir sektörde kullanılacak olan başvuru konusu markanın davacı markasına zarar vermesinin ve aralarında iltibas doğmasının düşünülemeyeceğini, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanması ve markanın farklı mal ya da hizmetlerde korunabilmesi için anılan maddede düzenlenen kriterler bulunduğunu, somut olayda başvuru kapsamından çıkartılmayan mal ve hizmetler açısından bu kriterlerin gerçekleşmediğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların marka işaretleri benzer olmasına rağmen başvuru kapsamında kalan mallar farklı bulunduğundan iltibas koşullarının oluşmadığını, davacı markasının tanınmışlığının ispatlanmadığı, bununla birlikte davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde yer alan şartlar gerçekleşmediğinden, somut olayda anılan madde koşullarının oluşmadığı, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesinden kaynaklanan bir hakkının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ibareli markanın tanınmış olduğunu, müvekkilinin basın yayın sektöründe “…” markası ile 26 yıldır hizmet verdiğini, reklam ve yatırımlarını bu markaya yaptığını, anılan marka ile birçok etkinliğe sponsorluk yaptığını, dava konu markanın müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, davalı tarafın müvekkili şirket markasından haberdar olmasına rağmen dava konusu başvuruyu yapmalarının kötü niyetli olduğunu, bu durumun aynı zamanda haksız rekabette teşkil ettiğini, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişilerin 14(1-2), 16(1-2-3-4-5-6-7), 25(1-2-3) ve 35.(1-2-3-4-5-6(1’den 34. Sınıfa kadar olan malların satışına ilişkin perakendecilik hizmetleri)) mal ve hizmetler yönünden 2013/107388 sayılı, “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davacı Şirketin 164734 sayılı “…” ibareli markasına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından davacı itirazının kısmen kabulü ile başvuru kapsamından 16. Sınıfın 4. Alt grubunda yer alan “Basılı evraklar; basılı yayınlar,  takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar,  (pullar).” malların çıkarıldığı, davacının bu karara itirazının da YİDK’ın 2015-M-6348 sayılı sayılı kararıyla, başvuru kapsamında bırakılan emtia bakımından iltibas koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, anılan kararın davacıya 20/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 21/08/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı dava dilekçesi içeriğinde YİDK kararının iptali istemi ile birlikte tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünü de talep etmişse de 01/12/2016 tarihli ön inceleme celsesinde başvurunun ilanına yaptıkları itirazın reddi ile ilgili verilen YİDK kararının iptalini talep etiklerini, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b, 8/4, 8/5 maddelerine dayandıklarını beyan etmiş, ilk derece mahkemesince de uyuşmazlık konusu davacının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b, 8/4 , 8/5 maddelerine dayalı olarak yaptığı itirazın reddi ile ilgili verilen YİDK kararının iptal şartlarının oluşup oluşmadığı şeklinde belirlenmiştir. Bu duruma göre Dairemizce de davacının davadaki isteminin dava konusu YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu kabul edilerek inceleme yapılması gerekmiştir.
Dava konusu başvuru tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…”, davacının itirazına mesnet markası da “…” ibareli olup davacı markasını oluşturan “…” ibaresinin aynen dava konusu başvuruda da yer alması, başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamaması nedeniyle tarafların marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu açıktır. Esasen bu husus ilk derece mahkemesinin de kabulünde olup ilk derece mahkemesi kararına karşı sadece davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğu gözetildiğinde somut olay bakımından tarafların marka işaretleri arasında iltibas neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının ön inceleme duruşmasındaki yukarıda bahsi geçen beyanı ve istinaf itirazları dikkate alındığında, davacının itirazı sonucu dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan 16. sınıfın 4. alt grubunda yer alan mallar dışında başvuru kapsamında bırakılan 14.,16, 25. ve 35. Sınıf mal ve hizmetler yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı, aynı KHK’nuın 8/4 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince, bilirkişi raporu doğrultusunda, tarafların marka işaretleri benzer olmakla birlikte dava konusu başvuru kapsamında bırakılan emtia bakımından taraf markaları arasında emtia benzerliği bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraf markalarının emtia bakımından karşılaştırılması yapılırken, dava dışı şirketin dava konusu başvuruya itirazı sonucu başvuru kapsamından çıkarılan 16 sınıfın 1-2-3-5-6-7. alt grubunda yer alan mallar ile 35. Sınıfın 1. ve 6. Alt grubunda yer alan hizmetlerin , sanki davacı itirazı sonucu başvuru kapsamından çıkarıldığı , başvuru kapsamında sadece 14.,25. ve 35. Sınıfın 2.,3.,4 ve 5. Alt grubunda yer alan mal ve hizmetlerin kaldığı kabulüyle yapılarak taraf markaları arasında emtia benzerliği bulunmadığı sonuca varılmıştır. Oysa davacının dava konusu başvuruya itirazının reddine dair YİDK kararının iptali istemiyle açılan işbu davada emtia karşılaştırmasının davacının markası kapsamında bulunan mallar ile sadece davacının itirazı üzerine başvuru kapsamından çıkarılan 16. sınıfın 4. alt grubunda yer alan mallar dışında başvuru kapsamında bırakılan 14(1-2), 16(1-2-3-5-6-7), 25(1-2-3) ve 35.(1-2-3-4-5-6(1’den 34. Sınıfa kadar olan malların satışına ilişkin perakendecilik hizmetleri)) sınıf mal ve hizmetlerin dikkate alınmak suretiyle yapılması gerekli ve zorunludur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Dairemizce somut uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirildiğinde, davacının itirazına mesnet 164734 sayılı markası 16. Sınıfta “gazete” emtiasında tescilli olup taraf markaları arasında başvuru kapsamında bırakılan 16. Sınıfın 4. alt grubunda yer alan malların satışına ilişkin 35. sınıf perakendecilik hizmetleri ve yine 35. sınıfta yer alan “gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Zira ticari bir malı üreten işletmenin ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetinin zorunlu bir sonucu olduğu bu nedenle de davacı markasının tescilli olduğu 16. Sınıf “gazete” emtiası ile benzer bulunan 16 sınıfın 4. Altgrubunda yer alan “Basılı evraklar; basılı yayınlar,  takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar,  (pullar).” mallarının satışına ilişkin 35. Sınıf peraknedecilik hizmetlerinin de benzer kabul edilmesi gerektiği gibi yine aynı sınıfta yer alan “gazete aboneliği düzenleme hizmetleri” de “gazete” emtiasıyla ile ilişkili bir hizmettir. Bu itibarla Dairemizce taraf markaları arasında sayılan hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında emtia benzerliğine ilişkin şartın gerçekleştiği, bunun dışında kalan mal ve hizmetler yönünden ise böyle bir benzerliğin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça somut uyuşmazlık bakımından 556 saylı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluştuğu ileri sürülmüşse de mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacı davalı Kurum nezdindeki itirazlarında markasının tanınmış olduğuna dair hiç bir delil sunmadığı bu nedenle tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davacının bu iddiası Dairemizce de yerinde bulunmamıştır.
Öte yandan; davacı dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini istinaf itirazı olarak ileri sürmüşse de yukarıda açıklandığı üzere davacı ön incelme duruşmasında dava konusu YİDK kararının iptali istemini 556 sayılı KHK’nın 8/1-b, 8/4 ve 8/5 maddelerine dayandırmış, ilk derce mahkemesince de uyuşmazlık bu kapsamda ele alınarak inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Buna göre davacının yargılama sırasında dayanmadığı diğer bir deyişle ileri sürmediği kötü niyet ve haksız rekabet iddialarını istinaf itirazı olarak ileri sürmesi mümkün değildir. Bir an için aksinin kabulünde dahi sırf benzer marka başvurusunda bulunmanın kötü niyet olarak kabul edilemeyeceği, bunun dışında davalı gerçek kişilerin marka başvurusunu gerçekleştirirken kötü niyetli olarak hareket ettiğine dair de bir delilin bulunmadığı, benzer marka başvurusunun haksız rekabet oluşturmayacağı dikkate alındığında bu iddialarının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu 2013/107388 sayılı, “…” ibareli başvuru ile davacı Şirketin 164734 sayılı “…” ibareli markası arasında , başvuru kapsamında bırakılan 35. Sınıf “gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, Müşterilerin malları elverişli bir  şekilde görmesi ve satın alması  için Basılı evraklar; basılı yayınlar,  takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar,  çıkartmalar,  (pullar) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, buna karşın sayılan hizmetler dışında başvuru kapsamında bırakılan mal ve hizmetler yönünden iltibas bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/12/2017 gün ve 2015/318 E. – 2017/428 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile TÜRKPATENT YİDK’ın 15.07.2015 tarihli , 2015-M-6348 sayılı kararının 35. Sınıf “gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Basılı evraklar; basılı yayınlar,  takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar,  (pullar) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri yönünden KISMEN İPTALİNE
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 27,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 430,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 77,00 TL tebligat masrafı, 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.169,10.TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 1.084,55.TL’ye, 27,70.TL başvurma harcı, 27,70.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.139,95.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından ilk derece aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 31.00 TL tebligat masrafı, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 15,50.TL’yi davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiye kısmın anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar …… ve … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip