Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1379 E. 2023/1303 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/10/2020 Tarih ve 2019/315 Esas – 2020/201 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “… …” ibareli başvurusunun, davalı şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itiraz sonucu Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, müvekkilinin bu karar karşı yaptığı itirazının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, anılan ibarenin pek çok firma tarafından kullanıldığını ileri sürerek …. sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunu, başvuruda yer alan “…” kelimesinin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarının içine sızabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuruda yer alan mallar ile redde mesnet markalar kapsamında yer alan malların aynı/benzer bulunduğu, davalının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacı markasının da “…” ibaresi ile başladığı, bu kısmın taraf markalarında öne çıktığı, bu ibareye eklenen “…” ibaresinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağdaştırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davacının mezkur markayı davalının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davacının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davalının “…” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, Yargıtay 11. HD’nin 21/12/2015 tarihli ve 2015/6137 esas, 2015/13716 karar sayılı kararında “…” ile “…” markasının benzer bulunduğu hususu da göz önünde bulundurulduğunda dava konusu davacı markasının davalı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, anılan ibarenin yaygın olarak kullanıldığını, taraf markaları arasında iltibas derecesinde benzerlik bulunmadığını, bir bütün olarak “… …” ibaresinden oluşan başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlandığını, müvekkilinin davalı Şirketin ürün ve hizmetlerinde haksız olarak istifade etme ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı,”… …” ibareli dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait “…” asıl unsurlu redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 30. ve 32. sınıf mallar yönünden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/14442 -2017/2756 E/K sayılı ilamında da “…” ibareli marka ile davacının “…” asıl unsurlu markalarının benzer kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.