Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. 2023/1253 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1378 – 2023/1253
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1378
KARAR NO : 2023/1253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI : 2019/144 E. – 2020/236 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2020 Tarih ve 2019/144 Esas – 2020/236 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2017/101520 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun, davalı şirketin 2011/22193 sayılı ve “…” markasına dayalı olarak yaptığı itiraz sonucu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, müvekkilinin bu karara karşı yaptığı itirazının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığı gibi “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin de müvekkili olduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 11/02/2019 tarih ve 2019/M-1174 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkiline ait redde mesnet markanın iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında, başvuru kapsamında yer alan 36. sınıf hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunduğu, davacının, önceye dayalı hak sahipliği iddialarının ve hatta bu iddialarında bir an için haklı olduğunun kabulü varsayımında dahi, önceki fiili kullanımdan kaynaklı hakkın, sicilde kayıtlı önceki markanın varlığına rağmen, davacıya sicil kayıtlarında üstün bir hak sağlamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkiline ait marka ile redde mesnet arasında işitsel, görsel ve kavramsal anlamda hiçbir benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu başvurunun müvekkiline ait “…” asıl unsurlu ve 2008/76452 sayılı markanın serisi mahiyetinde bulunduğunu, anılan markanın mahkemece dikkatte alınmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, müvekkilinin çok uzun yılardır “… …” ibaresini kullanması nedeniyle SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca üstün ve öncelikli hakkı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait 2011/22193 sayılı ve “…” ibareli markalar arasında, başvurunun tescil edilmek istendiği 36. sınıf hizmetler yönünden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olduğu, zira her iki markanın asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, uyuşmazlık konusu 36. sınıf hizmetlerin redde mesnet marka kapsamında aynen yer aldığı, diğer yandan davanın, marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu gözetildiğinde, davacının marka başvurusunun öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğu iddiasının bu davada değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, zira anılan durumun ancak gerçek hak sahibine SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında marka başvurusuna itiraz hakkı bahşedeceği, yoksa gerçek hak sahibinin, tescilli bir markanın benzerini tescil ettirmesine yasal imkan bulunmadığı, anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak dava konusu başvuru sahibi davacı, davalı Kurum nezdindeki itirazında 2008/74652 sayılı markası nedeniyle dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu da ileri sürmesine rağmen ilk derece mahkemesince bu hususta olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir. Oysa davacının bu iddiasının doğru olması halinde, redde mesnet markanın davacının marka tesciline engel olmayacağı açıktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.
Bu açıklamadan sonra somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Dairemizce davalı Kurumun resmi internet sitesi üzerinden yapılan araştırmada, davacının müktesep hak teşkil ettiğini ileri sürdüğü, kapsamında uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin yer aldığı,10.11.2009 tarihinde tescil edilen, 2008/76452 sayılı ve “… …” ibareli markasının, asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, dava konusu başvurunun asli unsurunu ise bu ibareden farklı olarak “…” ibaresinin oluşturduğu, dolayısıyla yukarıda belirtilen “kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması” şartının gerçekleşmediği, bu durum karşısında müktesep hak koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla mahkemece, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında, SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında iltibas bulunduğu gerekçesinin yanında, davacının işbu dava konusu başvuru yönünden müktesep hakkının bulunmadığına dair yukarıda açıklanan gerekçe ile de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının müktesep hak savunmasının incelenip değerlendirilmemesi doğru olmadığından ve HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2020 gün ve 2019/144 Esas – 2020/236 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından ve istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.910,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan ve 22,20-TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan istinaf başvurusunda peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.