Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1375 E. 2022/704 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/11/2020 tarih ve 2020/70 E. – 2020/225 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2013/46299 sayılı “… …” ibareli, 35. sınıf hizmetleri içeren marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirket tarafından “…” ve “…” ibareli markalar dayanak gösterilerek başvuruya itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiğini, ancak bu karara davalı tarafından yapılan itirazın YİDK tarafından kabul edildiğini ve başvurunun reddedildiğini, “…” ve “…” ibareleri arasında görsel ve işitsel açıdan benzerlik olmadığını, “…” kelimesinin hiç kimsenin ve şirketin tekelinde olamayacak kadar anonim bulunduğunu, son bölümünde yer alan “…” kelimesinin ise “güneş” anlamında kullanılan yine evrensel bir terim olduğunu, bu ibarenin de tek bir firmanın tekeline verilemeyeceğini, sadece “…” kelimesindeki aynılığın itiraz için yeterli olmayacağını, müvekkili tarafından tescili istenen markanın ilk hecesinin “…” olduğunu, ikinci hecedeki “…” kelimesinin güneş gözlüklerinin tümünü içine “… …” ibaresini ifade ettiğini, bu ibarenin güneş gözlüklerinin ve bunun üreticilerinin ürünlerini kapsadığını, tüketici tarafından markaların ve ürünlerin birbirinden farklı olduğunun kolayca ayırt edileceğini ileri sürerek, YİDK’in 2015-M-1909 sayılı kararının iptaline, markanın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkil Şirket adına tescilli ve tanınmış “…” ibareli markalar ile tescili istenen dava konusu “… …” ibarelerinin işitsel ve görsel anlamda ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, tüketicinin iki kelime arasındaki küçük farklılıkları işitsel ve görsel olarak algılamasının mümkün olmadığını, markaların bir bütün olarak bırakacağı izlenim dikkate alındığında ayırt edilemeyecek kadar benzer izlenim bırakacağını, dolayısı ile markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarının kullanılacağı hizmetler aynı olmakla birlikte her iki tarafa ait markaların asli unsurlarının benzer olmadığı, ortalama tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlayabilecekleri, bu iki markanın aynı işletmeye ait bulunduğu izleniminin edinilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle, davacı başvurusu ile davalı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddeleri anlamında benzer olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde sayılan koşulların da oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2015-M-1909 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak derecede benzerliğin bulunduğunu, markanın tesciline karar verilmesi talebinin, tescil işleminin mahkemenin yetkisinde olmadığı için sırf bu nedenle reddedilmesi gerekirken mahkemenin bu talebi karara bağlamaksızın davanın kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu marka başvurusu ile müvekkilinin tescilli markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, aynı tür hizmetler için tescil ettirilmek istendiğini, müvekkili markasının tanınmış marka olması ve tüketicilerce son derece iyi bilinmesinin de dava konusu markalar arasındaki iltibas riskini artırdığını, “…” markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer “…” markasının tesciline izin verilmesinin, müvekkilinin emek vererek itibar edindirdiği “…” markalarının sulandırılmasına neden olacağını, anılan başvurunun haksız rekabet anlamında da iltibasa mahal verdiğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu ve müvekkili markalarının etrafında dolandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin güneş anlamına geldiği ve güneş gözlüklerini ifade etmek için yaygın biçimde kullanılan bir kelime olduğu, bu itibarla anılan kelimenin ortak olarak kullanılmasının iltibasa yol açmayacağı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/2106 E., 2013/20083 K. Sayılı ilamında da “…” ibaresinin ayırt ediliğinin zayıf olduğunun kabul edildiği, bunun dışında kalan “…” ve “…” ibareleri arasında ise bir benzerlik olmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından redde mesnet markaların tanınmış olmalarının da başvurunun reddine yol açmayacağı, kötü niyet savunmasının ise davanın niteliği gereği tartışılmasının mümkün olmadığı, çünkü marka başvurusunun reddine ilişkin dava konusu YİDK kararında bu hususun tartışılmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.3.2017 tarih, 2017/78-521 E.,K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere 556 sayılı KHK kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetkinin olmadığı, tescil işleminin idari nitelikte bir işlem olup, Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuç olduğu, dolayısıyla tescil isteminin ayrı bir dava olarak değerlendirilemeyeceği ve ayrıca bu talebin reddine karar verilmemesinin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını gerektirmediği anlaşılmakla, davalılar … ile … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.