Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1373 E. 2023/1302 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI

DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Men’i
Maddi – Manevi Tazminat, Hükmün İlanı

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2019/166 Esas – 2021/26 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin uzun süredir kullanmakta olduğu ve büyük yatırım, emek ve çaba sarf ederek tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazandırdığı, …. Kurumu nezdinde başvurusu gerçekleştirilen “… markanın sahibi olduğunu, ‘…” ibaresinin slogan olarak ayırt edicilik içerdiğini ve müvekkilinin bu slogan ile özdeşleştirildiğini, söz konusu markanın tescil ettirilmeden önce uzun yıllar boyunca müvekkilinin babası … tarafından kullanıldığını, kendisinin vefatının ardından yasal mirasçı olan müvekkili … tarafından tescil ettirildiğini, davalının “…” ibaresini işletmesine ait internet sayfası ve …, …, … gibi tüm sosyal medya ağlarında kullandığını, davalının bu kullanımlarının müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, tecavüzün önlenmesi ve men-ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mütecavizin elde ettiği kazanca göre 1.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin “…” şeklindeki kullanımların davacının markasına tecavüz oluşturmadığını, zira müvekkilinin kullanımındaki asli unsurun “… …+şekil” , davacının mesnet markasının asli unsurunun ise “… …” ibarelerinden oluştuğunu, “…” ibaresinin tali unsur olduğunu, davacı markasında yer alan tali unsurun müvekkili tarafından kullanılmasının davacının marka hakkına tecavüz etmediğini, davacının anılan ibareyi kullanım sonucu ayırt edici kıldığı iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı yanın tescilli markası ile davalı tarafın fiili kullanımı, asli ve tali unsurlar göz önünde bulundurularak bütünsel bir bakış açısı ile karşılaştırıldığında, tarafların markalarının esas unsurlarının farklı olduğu, taraf markalarında ortak olan “…” sloganının markalarda tali unsur konumunda bulunduğu, … iki tarafa ait markaların da özellikle sanatsal malzemelerin ve sanat eserlerin satışa sunulması sektöründe faaliyet gösterdiği nazara alındığında “…” sloganının ilgili sektör bakımından ayırt edici gücünün, tanımlayıcılığa yakın düzeyde düşük bulunduğu, davacının “…” ibareli sloganı yoğun kullanım neticesinde kendisi ile özdeşleştirerek ticari bir değer haline getirdiğini ispatlayamadığı gibi bahse konu sloganın özgün de olmadığı, bu nedenlerle salt “…” ibaresine bağlı benzerliğin markaların aynı iktisadi – idari kaynaktan geldiği algısını doğuramayacağı ve iltibas ihtimaline sebebiyet vermeyeceği, davalı tarafa ait dava konusu kullanımların, davacı yan tescilli markasından doğan hakları ihlal etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERi : Davacı vekili, müvekkilinin markasının asli unsurunun uzun süredir kullandığı “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin anılan ibare ile tanındığını, anılan ibarenin cins, vasıf, coğrafi kaynak ve diğer niteliklere ilişkin açıklama veya kullanım anlamı taşımadığını, “…” ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini, davalı Şirketin bu sloganı kullanmasının müvekkilinin markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalının müvekkilinin sloganının birebir aynısını kullandığını, müvekkilinin markasında “…” ibaresinin bitişik olarak yazıldığını, oysa ki TDK uyarınca bu ibarenin “…” ve “…” olarak ayrı yazılması gerektiğini, müvekkilinin bu ibareyi kendine özgü olarak bitişik yazdığını, davalının kullanımlarının da aynı şekilde olduğunu, bu durumun dahi davalının müvekkilin markasını taklit ettiğini gösterdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, men’i,maddi-manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli kullanımının, davacının 2018/99953 sayılı ve “… … … 1969’dan günümüze… …” ibareli tescilli markasına tecavüz oluşturmadığı, dava konusu markasal kullanımda ve davacı markasında ortak olarak yer alan ve taraflar arasında uyuşmazlığa neden olan slogan niteliğindeki “…” ibaresinin gerek taraf markalarındaki konumu gerekse tüketici nezdinde bıraktığı izlenim dikkate alındığında tali unsur niteliğinde olduğu, “…” ibaresinin tarafların markalarını kullandıkları sanatsal malzemelerin ve eserlerin satışa sunulması sektörü bakımından ayırt edici gücünün oldukça düşük olduğu, davacının slogan niteliğinde bulunan bahsi geçen ibareye ayırt edicilik kazandırdığını ispatlayamadığı gibi “…” ibaresinin özgün bir slogan da olmadığı, taraf markalarının asli unsurunu oluşturan “… …” ve “… …” ibareleri arasında bir benzerlik bulunmadığı, buna göre davalının dava konusu kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :14/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip