Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1370 E. 2023/1359 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1370 – 2023/1359
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1370
KARAR NO : 2023/1359
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021
NUMARASI : 2020/595 E. – 2021/484 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/06/2021 tarih ve 2020/595 Esas – 2021/484 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı … A.Ş’nin müvekkili şirket nezdinde Emtia Blok Abonman Poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava dışı … A.Ş. tarafından …’taki müşterilerine gönderilmek üzere hazırlanan gıda maddesinin nakliyesi için, müvekkili şirket sigortalısı … A.Ş. ile irtibata geçildiğini, bunun üzerine müvekkilinin araç tedariki için “tedarikçi sözleşmesi” imzalamış olduğu davalı şirket ile bağlantı kurarak araç talebinde bulunduğunu, davalı şirket yetkilisi …’ın daha önce tanımadığını beyan ettiği … ile dava dışı …’ın … plakalı aracını kullanarak nakliyeyi gerçekleştirmesi için anlaştığını, ürünlerin müşterilere ulaşmadığı yönünde şikayet gelmesi üzerine çalındığının tespit edildiğini, zarar nedeniyle müvekkilinin 20.12.2016 tarihinde dava dışı sigortalısına 51.893,62-TL tutarında ödeme yaptığını, müvekkili şirket sigortalısı ile davalı arasında tedarikçi sözleşmesinde davalının “taşıyıcı” sıfatıyla taraf olduğunu, sözleşmede taşıyıcının sorumluluğunun düzenlendiğini, sözleşmenin ilgili hükümlerinde görüleceği üzere, taşıyıcı sıfatıyla sözleşmeye taraf olan davalının, gerçekleşecek taşıma işlemine ilişkin oluşacak zararlardan ve giderlerden sorumlu tutulduğunu, dava konusu tazminatı doğuran olayda herhangi bir sözleşme olmasa da davalının TTK’nın 850 vd. hükümleri gereğince taşıyıcı olarak sorumluluğunun bulunduğunu, davalının sorumlu tutulabilmesinin söz konusu kusurun kasten oluşmasının da şart olmadığını, davalının, yüklendiği işin yapımı için araştırma yaparken özen ve dikkati göstermek bir yana, daha önce tanımadığını bizzat kendisi ifade ettiği …’a işi teslim ettiğini, müvekkili sigorta şirketinin hasar bedelini ödeyerek, TTK’nın 1472. ve devamı maddeleri uyarınca sigortalısı yerine geçip haklarına halef olduğunu, ödenen tutarın davalıdan tahsili için başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının Kahramankazan İcra Müdürlüğünün 2018/149 E. sayılı dosyada vaki itirazının iptaline, takibin 51.893,62-TL asıl alacak ve 5.502,15-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 57.395,77-TL üzerinden devamına, davalının % 20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatının hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itiraz ve definde bulunmuş, somut olay ile müvekkili şirketin herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, müvekkilinin bahsedilen sözleşme kapsamında herhangi bir taşımacılık işi yapmadığını, bu halde davanın husumet yönünden de reddinin gerektiğini, dilekçede iddia edilen olaydan sonra da müvekkilinin yurtiçi firması ile iş ilişkisinin devam ettiğini, hayatın olağan akışı ve dürüstlük ilkesi göz önüne alındığında, şayet anılan fiil ile müvekkili şirketin herhangi bir bağlantısı olsa idi taraflar arasında yapılan işbu sözleşmenin feshedileceğini ve sigortalı şirketin müvekkili şirkete taşınması için tekrar emtia emanet etmesinin söz konusu olamayacağını, kaldı ki davacının sigortacısı olduğu firmanın da müvekkili şirkete karşı herhangi bir dava açmadığını, başkaca bir şikayette de bulunmadığını, yani sigortalanan firmanın işbu olay ile müvekkili şirketin arasında herhangi bir bağlantı olmadığını kabul ettiğini, itirazın iptali davasının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerektiğini, sözleşme hükümlerinin taşıma işini müvekkili şirketin yapması halinde bir zarar olması durumunda başvurulacak hükümler olduğunu, olayda bu işi yapan müvekkili şirket olmadığından anılan hükümler ile müvekkilinin maddi menfaatine başvurulmasının hukuka aykırı olduğunu, tedarik sözleşmesinin 17. maddesi kapsamında hırsızlık durumunun olağanüstü durumlardan biri olarak nitelendirildiğini ve bu durumda taraflardan hiçbirinin diğer tarafa karşı hiçbir şekilde sorumlu olmayacağının belirtildiğini, ayrıca davacı yine haksız ve mesnetsiz olarak % 20 icra inkar tazminatı talep etmiş ise de dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirket tarafından dava dışı …’a ait … plakalı araç ile dava dışı sigortalı … A.Ş’ye alt taşıyıcı kapsamında teslimi yapılan emtianın çalınması ile davacı sigorta şirketinin “emtia abonman poliçesi” kapsamında dava dışı … A.Ş’ye tazminat bedelini ödeyerek sigortalısından temlikname aldığı,bu belgeyle davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalıdan zararıyla ilgili olarak üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını da temlik aldığı, bu durumda, davacı tarafın sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkının bulunduğu, TTK’nın 1472. maddesi hükmü uyarınca aktif husumete ehil olduğu, davacının ödemeye ilişkin ibraz ettiği “ibraname ve temlikname” adlı belgede de yazılı poliçe numarasına istinaden davacının, rücuen tazminat talebine konu ettiği ödemeyi nakliyat abonman sözleşmesine dayalı olarak yaptığı, dava dışı … A.Ş.’nin sigortacısı olan davacının düzenlediği nakliyat abonman sigorta poliçesinin kapsamında kalan bir taşımanın söz konusu olduğu, TTK’nın 1472. maddesine göre sigortacının sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçtiği, sigorta ettirenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal ettiği, bu kapsamda yapılan değerlendirme ile dava dışı … A.Ş’nin sigortalı emtianın taşınması için davalı şirketle araç tedarikçi sözleşmesi kapsamında anlaştığı, alt taşıyıcı şirket olan davalının anlaştığı araç ile emtianın şoförler tarafından hırsızlanması sonucu temliknameye konu rücu edilecek tarafın kim olduğu hususu asıl hukuki uyuşmazlık konusu olduğu, sigorta poliçeleri ve söz konusu temlikname nazara alındığında, özellikle abonman sigorta poliçesinde açıkça alt taşıyıcılarla yapılan taşımalarda meydana gelen hasarlarda sigortacının alt taşıyıcılara karşı rücu hakkının saklı tutulduğuna dair hüküm gözetildiğinde, davacının davasını halefiyet ilkesi uyarınca açtığı, ödemelerini kapsar şekilde dava dışı sigorta ettirenden verilme temliknamenin bulunduğu, poliçe hükümleri ve temlikname nazara alındığında davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulüyle, zararın taşınan emtianın hırsızlanmasından kaynaklandığı bu kapsamda davalı alt taşıyıcının işbu sigorta rücu ilişkisinde üçüncü kişi olduğu ve dava dışı sigortalının alt taşıyıcısı olduğundan ödeme tarihinden itibaren alt taşıyıcı olarak sorumluluğu doğduğundan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının Kahramankazan İcra Müdürlüğünün 2018/149 esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, 51.893,62-TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde müvekkilinin dava dışı araç sahibi … ve sürücü … ile bir bağı bulunmadığını, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında taşımacılık hizmeti vermediğini, sadece tedarik sözleşmesine dayanarak müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, taşıma işinin müvekkiline tevdi edildiğine ilişkin iddianın fatura ve irsaliye gibi belgelerle ispatının gerektiğini, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, ödeme emrinin müvekkiline 20.03.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin 24.03.2018 tarihinde borca itiraz ettiğini, eldeki davanın ise 1 yıllık süre geçtikten sonra 30.10.2020 tarihinde açıldığını, TTK’nın 855/3. maddesi uyarınca rücu alacağı 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, mahkemece zamanaşımı definin reddine de gerek duyulmadığını, kararda buna dair bir gerekçe de yazılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesinin tarafların birbirlerine karşı sorumlu olmayacakları olağanüstü durumları düzenlediğini, hırsızlığın da bunlardan biri olduğunu, ayrıca alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirket ile davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı arasında “tedarikçi çerçeve sözleşmesi”nin düzenlendiği, bu sözleşmeye göre davalı şirketin taşıyıcı sıfatıyla sigortalının müşterilerine ait ürünlerin parsiyel taşınması işini üstlendiği, dosya arasında bulunan davalı şirketin yetkilisi …’ın şikayetçi ifade beyanına göre davaya konu taşımaya ilişkin olarak dava dışı sigortalının davalı şirketi arayarak nakliye aracı temin edilmesini istediği, …’ın ise, kendisini daha önce tanımadığı, ismini sonradan öğrendiği … isimli şahsa, bu şahsın “yüklenecek mal var mı?” diye sorması üzerine sigortalının müşterilerine ait malları taşınması amacıyla teslim ettiği, emtianın varış yerine teslim edilmemesi üzerine çalındığının anlaşıldığı, davalı şirket yetkilisinin bu şekilde kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediği, eyleminin pervasızca bir hareket niteliğinde bulunduğu, bu durumda TTK’nın 855/5. maddesi uyarınca üç yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, davacı şirketin de ödemenin gerçekleştirildiği 20.12.2016 tarihinin üzerinden üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadan icra takibi başlattığı, davaya konu alacak için başlatılan takip dosyasında davalı şirketin borca itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, bu nedenle itirazın iptali davası açılması için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin ise başlamamış olduğu, davalı vekili, dava dışı sigortalı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin 17. maddesi uyarınca müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunmuş ise de, “olağanüstü durumlar” başlıklı maddede “olağanüstü durumun” herhangi bir tarafın işbu anlaşma kapsamındaki sorumluluklarını makul kontrolü dışındaki nedenlerden dolayı yerine getirmekte başarısız kalması olarak açıklandığı, bu açıklamanın anlamını sınırlamaksızın hırsızlığın da bu nedenler arasında sayıldığı, ancak somut uyuşmazlıkta davalı tarafın makul kontrolü olsa idi önleyebileceği bir zararın söz konusu olduğu, yine davalı taraf Emtia Blok Abonman Poliçesinin 23. maddesindeki “Sözleşmesi aylık veya daha uzun süreli yapılan 3. şahıs araçlara rücu gitmeyecek olup günlük olan kiralık araçlara rücu hakkı saklı olacaktır.” şeklindeki hükme de dayanmakta ise de, TTK’nın 854/1. maddesi uyarınca “Kanunun, taşıyıcıya, taşıma işleri komisyoncusuna ve faaliyetleri Devlet iznine bağlı taşıma işletmelerine yüklediği sorumlulukların, önceden hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşme hükümleri geçersizdir. Bu hükümlerin, işletme tüzüklerinde, genel işlem şartlarında, biletlerde, tarifelerde veya benzer diğer belgelerde öngörülmüş olmaları hâlinde de hüküm aynıdır.
” hükmü karşısında sorumsuzluk düzenlemesinin geçersiz olduğu, kaldı ki davacı şirketin eldeki davada sigortalısından aldığı “ibraname ve temlikname” başlıklı belgeye de dayandığı, bu belge ile dava dışı sigortalının her türlü talep hakkını davacıya devrettiği anlaşılmakla, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

2-Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf itirazının incelenmesine gelince; somut olayda davalının davacının ödediği bedelden sorumlu olup olmadığı ancak yapılacak yargılama sonucu belirleneceğinden ve bu nedenle alacağın önceden belirlenebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit niteliği taşıdığından söz edilemeyeceğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince itirazın iptali talebinin kabulü, icra inkar tazminatı talebinin ise reddi gerekirken, icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2021 gün ve 2020/595 Esas – 2021/484 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ İLE, davalının Kahramankazan İcra Müdürlüğünün 2018/149 esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına,
4-Davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gereken 3.920,70-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 693,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.227,69-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’ nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve istinaf eden aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 8.261,45-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 79,70-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 22,00-TL tebligat ve posta giderinden oluşan toplam 1.301,70-TL yargılama giderine 693.01-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.049,11-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalıdan peşin olarak alınan 822,67-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 27/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.