Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1369 – 2023/1367
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1369
KARAR NO : 2023/1367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2018/82 E. – 2019/410 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 Tarih ve 2018/82 Esas – 2019/410 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış … mağazası ve markasının sahibi olduğunu, “…” ibareli pek çok markasının bulunduğunu, davalı tarafça 2016/62781 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusu yapıldığını, marka tescil başvurusuna yönelik olarak müvekkilince yapılan itirazların ise davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının benzer olduğunu, davalının marka başvurusunun müvekkilinin “…” ibareli markalarının bir serisi olarak algılanacağını, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu, davalı yanının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2017-M-10672 sayılı kararının iptali ile davalının 2016/62781 sayılı marka başvurusunun sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda emtia benzerliğinin davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan bir kısım mal ve hizmetler yönünden oluştuğu, dava konusu marka başvurusunda hiçbir kelime ön plana çıkarılmadığı ve bir bütün olarak kullanıldığı için markanın esaslı unsurunun “…” olduğu, davacının adına tescilli markalarının ise … “…, … ibarelerinden oluştuğu, davacının … markalarında … kelimesi başlı başına bir anlam taşır ya da “bir” sayısına gönderme yapar şekilde kullanılmadığı için anılan markaların davalının marka başvurusu ile benzerliği bulunmadığı, sadece markaların aynı sesle “…” başlaması markaları benzer bulmak için yeterli olmadığı, zira … ibaresi ile … markalarının anlamsal, işitsel ve görsel olarak benzerliği bulunmadığı, öte yandan davacının … , … ibareli markaları incelendiğinde söz konusu markalarda da … ibaresinin “bir” sayısına gönderme yaptığı, günlük dilde bir sayısı söylenirken “…” şeklinde de ağızdan çıkabildiği, dolayısı ile davacının anılan markalarındaki “…” ibaresinin kullanımı şekli ile davalının “…” şeklindeki kullanımı aynı şekilde olmakla birlikte bu durum yine markaları benzer kılmadığı, diğer yanda her ne kadar davacının sadece … ibaresinden oluşan kelime markası bulunmakla birlikte “…” markası ile “…” markasının anlamsal, sesçil ve görsel olarak bir benzerliği bulunmadığı, zira davalının marka başvurusunda bulunan … ibaresi markaları anlamsal, sesçil ve görsel olarak farklılaştırmış olduğu, tüketicilerin markaları bölerek değil bir bütün olarak algılayacakları, salt harf dizilim benzerliğinden yola çıkarak markalar ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları, emtia benzerliğinin davalının dava konusu marka başvurusunda 35 sınıfta yer alan bir kısım mallar yönünden oluştuğu kabul edilmiş ise de, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında markaların benzer olmadığı, 556 sayılı KHK madde 8/4 koşullarının oluşmadığı, 556 sayılı KHK 8/5 madde koşullarının somut olayda bulunmadığı, 556 sayılı KHK madde 8/3 koşullarının olmadığı, kötüniyetin ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna itirazın değerlendirme dışı bırakılarak eksik ve hatalı incelemeler içeren, itirazları karşılamayan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan değerlendirme yapılırsa ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunun görüleceğini, iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin markalarının seri markası olarak göründüğünü, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünümün dikkate alınması gerektiğini, umumi intibanın dahi marka tescil başvurusununn reddi için yeterli bulunduğunu, tüketicilerin müvekkilinin mağazalarında görmeye alıştığı ve bu yolla tanınır hale gelen … markasını … … markası olarak görmesi halinde yanılgıya düşebileceğini, davalı tarafın iyi niyetle hareket ettiğini kabul etmenin mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun ilanı üzerine davacı şirket tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, davacının itirazının reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 koşullarının, 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi koşullarının ve 556 sayılı KHK’nın 8/3. madesi koşullarının oluşup oluşmadığı ile başvurunun kötüniyetle yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvurunun, “…” ibaresinden oluştuğu, davacının itiraza mesnet markaların ise yalnızca “…” ibaresiyle ve bu ibareye eklenen kelimeler ile oluşturulduğu, “…” ibaresinin “…” ibaresiyle birleşerek yeni ve anlamlı bir kelime oluşturmadığı, ortalama tüketiciler tarafından “…” ve “…” şeklinde iki farklı kelime olarak algılanacağı, “…” ibaresinin kapsamda bulunan hizmetler için tanımlayıcı ve tasviri niteliği bulunmadığı, bu ibarenin ayırt edicilik taşıdığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/923 E., 2019/2475 K. sayılı ilamının da bu yönde bulunduğu, bu hale göre başvuru ile davacının “…” esas ibareli, 2014/89613, 2011/99361, 2011/100893, 2014/89643, 2015/33379 ve 2004/25380 markaları (… “”, …, …) arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, zira başvuru markasının davacının itiraza mesnet markalarından yeterince farklılaşmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 tarih ve 2016/14718 E.-2018/5701 K. sayılı kararında “… …” ibareli markanın davacının “…” esas unsurlu markalarıyla benzer bulunduğu anlaşılmış ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır. Davacının itirazına mesnet gösterdiği diğer markaları (…) yönünden ise ibarelerin benzer olmaması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır.
Ancak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, davalının dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 35/son müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin kapsamında yer alan 29., 30. ve 31. Sınıflara dahil malların satış hizmetlerinin davacı adına tescilli 2004/25380 sayılı “…”, 32. Sınıfa dahil malların satış hizmetlerinin 2014//89613, 2011/99361, 2011/100893, 2014/89643, 2015/33379 ve 2004/25380 markalarının kapsamında olan mallarla benzer olduğu, zira karşılaştırılan mal ve hizmetlerin dağıtım kanallarının, kullanım yöntemlerinin, hedeflenen halk kesimlerinin aynı olduğu, birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliklerinin de bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi anlamında tanınmışlık itirazında bulunmuş ise de, davacının itirazına mesnet … esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğunun dosya kapsamına göre ispatlanamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin koşullarının oluşmadığı, diğer yandan 556 sayılı KHK’nın 8/5. madde koşulları ile 556 sayılı KHK’nın 8/3. madde koşullarının da olmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığını da ileri sürmüş ise de, bu hususun da kanıtlanamadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yukarıda belirlenen taraf markaları arasında iltibas koşularının oluşması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 Tarih ve 2018/82 Esas – 2019/410 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile; YİDK’nın 2017-M-10672 sayılı kararının; 35. Sınıf, Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için, Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf ,çavd ar, pirinç. Pekmez. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan).Biralar; bira yapımında kulla nılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz).Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletler, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar. Kibritler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden İPTALİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmediği için sicilden terkin talebi yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95 TL’nin davalı şahıs ve davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalı … verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 187,30 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 88,00 TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.237,40 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.118,70 TL’ye, 35,90 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.190,50 TL’nin davalı şahıstan ve davalı … alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı şahıs ve davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.