Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1368 E. 2022/1168 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1368
KARAR NO : 2022/1168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2016
NUMARASI : 2015/306 E. – 2016/310 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/12/2016 tarih ve 2015/306 E. – 2016/310 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 02.06.2015 tarihinde devralmak suretiyle sahibi bulunduğu 2011/109132 ve 2011/21723 sayılı … markalarını, 2005 yılından bu yana sanal ticaret alanında 10 yıllık yoğun kullanım sonucu sektörel tanınmışlığa ulaştırdığını, müvekkilinin ……. unvanlı e-ticaret sitesinin hâlihazırda 500.000 kayıtlı üyesinin bulunduğunu, sitenin günlük tıklanma oranının 20.000 ve üzeri olduğunu, müvekkilinin cirosunun 2005 yılından bu yana hep arttığını, müvekkilinin marka başvurusuna davalı şirket ve şahıs tarafından itiraz edildiğini, itirazlar neticesinde müvekkilinin marka tescil başvurusunun reddedildiğini, YİDK kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markalarının benzer markalar olmadığını, müvekkilinin markasının “…” ibaresi üzerinde KHK m. 8/3 anlamında ayırt edicilik kazandığının bilgi ve belgelerle kanıtlandığını, kullanılmayan bir markaya dayanarak müvekkilinin markasının tescil başvurusunun reddine dair olan YİDK kararının içtihatlara aykırı olduğunu, davacı markası ile davalı şirket markalarının karıştırmasının mümkün olmadığını, markalar arasındaki tek ortak unsurun “…” ibaresi olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2015-M-4837 sayılı kararının iptaline, marka tescil başvurusunun tescil edilmek üzere ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, “…….” ibaresinin adına tescilli “…” markasının 35. Sınıftaki faaliyetleri ile örtüştüğü için haksız rekabete neden olacağını, davaya konu olan marka başvurusunun davacının ticaret unvanından farklı olduğunu, davacının ticaret unvanının … … A.Ş. olduğunu, başvuru markası ile kendi markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, davacının sunduğu Yargıtay kararlarının bu davada emsal teşkil etmeyeceğini, taraf markalarının hitap ettiği müşterilerin genel internet kullanıcıları olduğunu ve internet üzerinden alışveriş yapmak için belli bir donanımın gerekmediğini, bu nedenle markalar arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinin de mevcut olduğunu, davacının … ibaresinin tescil tarihinden önce kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazandığına dair sunduğu delillerin iddiayı ispata yeterli olmadığını, davacı iddialarının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin 35. sınıfta yer alan emtia için; 2002/19122, 2009/60921, 2009/60895, 2011/08700, 2009/51744, 2011/89012, 2011/89015, 2011/89019, 2011/89025, 2011/89029, 2011/89031, 2011/89035, 2011/89039, 2011/89043, 2011/89048, 2012/100433 ve 2010/64126 sayılı markaların sahibi olduğunu, “…” esas unsurlu seri markalarını uzun yıllardır kullandığını, markayı söz konusu piyasada maruf hale getirdiğini ve tüketici nezdinde markaya ayırt edicilik kazandırdığını, davacı tarafa ait “…” işaretinin müvekkil şirkete ait “…” seri markalarına ayniyet derecesinde benzediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı başvurusu ile davalı şirket ve şahsın mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacının KHK m. 8/3’e ilişkin iddialarını ispat edemediği ve davalı şirketin redde mesnet markaları arasında en eski tarihli olanın 2002 yılına ilişkin olması karşısında sonraki tarihte (29.08.2005) ticaret hayatı başlayan davacı açısından 556 sayılı KHK m. 8/3 hükmünün uygulanma ihtimali bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasını ispat edemediği ve davacının sonraki tarihli başvurusu ile ilgili olarak 556 sayılı KHK m. 8/4 hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığı, dava konusu yapılan YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, İlk derece mahkeme kararında, müvekkilin adına işlem gören … markası ile davalı şirket ve şahıs adına tescilli … ve … markalarının benzer olduğunun hatalı değerlendirildiğini, “…” ibaresinin 35. sınıfta tescil edilmiş birçok markada ortak unsur niteliğinde bulunduğunu, taraf, markaları arasında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin “…” markası üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markasının 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesi anlamında ayırt edicilik kazandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvurusuna konu (… … “…!”) ile davalı şirket ve şahsın itirazlarına mesnet gösterdikleri markaları arasında, 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesinin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasını ispat edemediği ve davacının sonraki tarihli başvurusu ile ilgili olarak 556 sayılı KHK m. 8/4 hükmünün uygulanma imkânı olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip