Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1360 – 2023/1279
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1360
KARAR NO : 2023/1279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021
NUMARASI : 2019/285 E. – 2021/123 K.
DAVACI :
VEKİLİ
FERİ MÜDAHİL :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/03/2021 tarih ve 2019/285 E. – 2021/123 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 2007 yılında “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler, sabunlar” dahil olmak üzere 03. ve 05. Sınıflara giren emtialarda tescil ettirdiği “…” markası altında söz konusu emtiaların üretim ve satışını yapmakta olduğunu, davalının davacının tescilli “…” markasıyla iltibas yaratacak derecede benzer “…” markalı ürünlerin satışını yaptığının noter marifetiyle tespit edildiğini, davacı adına tescil ettirilmiş 2007 71094 nolu markanın, ayırt edilemeyecek kadar benzerinin ya da en azından iltibas veya iltibas tehlikesi yaratacak derecede benzerinin onay alınmadan davalı tarafından kozmetik ürünler üzerinde kullanılması suretiyle gerçekleştirilen marka ihlali ve yaratılan haksız rekabetin 6769 sayılı SMK’nın 6/1-b, 7/1-b, 29/1-a, 149/1-a,b,c,ç,d,f,g ve 150/3.maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nın 54, 55/1-a.4, 56/1-a, b, c maddeleri gereğince; davalının iş eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine, önlenip durdurulmasına (men-ine ve ref’ine), … ibaresini taşıyan tüm kozmetik ürünlere el konulmasına, el konulan ürünlerin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde şekillerinin değiştirilmesine, bu hususun mümkün olmaması halinde imhalarına, hükmün ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının perakende mağazacılık sektöründe selektif kozmetik ürün satışı gerçekleştiren bir ticari işletme olarak, kendi ürünleri dışında ithal ettiği veya Türkiye’deki distribütörlerinden ve tedarikçilerinden temin ettiği başkalarına ait ürünleri de satışa sunduğunu, bu cümleden olarak uyuşmazlık konusu edilen “…” markalı far paletlerini de … firmasından satın aldığını/ithal ettiğini, yani bu ürünlerin sadece satıcısı olduğunu ve ürünlerin piyasaya takdim şekilleri ile ilgili hiçbir yetkisi olmadığını, ürünlerde “…” ibaresinin markasal olarak kullanılmadığını, ürünün renk tonunu betimleyen bir ibare olarak kullanıldığını, bu ürünlerin markalarının “…”, “…” ve “…” ibareleri olduğunu, dava konusu edilen kullanımlarda geçen tasviri/tali unsur olan “…” ibaresinin davacının davasına mesnet aldığı markasıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “…” markasını ruj ve göz farı ürünlerinde kullanmadığını, davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, davacının markasının hükümsüzlüğü davalarının halen derdest olduğunu, davacının gerek dünyada gerekse Türkiye’de uzun yıllardır satış ve dağıtımda olan dava konusu ürünler karşısında suskun kalarak hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Feri müdahil … …, … vekili, Dava konusu markaların benzer olmadığını ve aralarında iltibas riskinin bulunmadığını, bu yüzden de ortada bir marka hakkı ihlali ve/veya haksız rekabet olmadığını, zira fer’i müdahil firmanın dava konusu edilen ürünlerinde yer alan markasal kullanımın tanınmış “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin kozmetik sektöründe herkes tarafından dünya çapında markasal unsur olmayacak şekilde kullanıldığını, …, … gibi firmaların da “…” ibaresini şekerleme konusu veya rengi ihtiva eden ürünlerinde kullandığını, davacının temizlik sektöründe faaliyet gösteren yerel bir firma olduğunu, kozmetik sektöründe faaliyetinin bulunmadığını, iltibas riskinin ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Feri Müdahil …. A.Ş. Vekili, davaya konu ürünlerden “… …” ürününün sadece paketinin üzerinde yer alan ve renk belirten “… …” ifadesinin markasal bir kullanım olmadığını, bu ifadenin “…” anlamına geldiğini ve rujun rengini betimlediğini, bu tür ifadelerin kozmetik sektöründe kullanılmasının çok normal bir uygulama olduğunu, ürünün markası olan “…” ibaresinin TÜRKPATENT nezdinde 2011 35804 numara ile tescilli olduğunu, bu ürünün 2013 yılından beri piyasada olduğunu, davacının bu kadar uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığını, davacının endüstriyel temizlik ürünleri ile fer’i müdahilin rujlarının karıştırılmasının mümkün olmadığını, kendi markalarının özgün ve ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu ve taraf markalarının görsel farklılıkları, farklı satış kanalları ve ürünlerin hitap ettiği müşteri kitlesinin farklılığı gözetildiğinde markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, davacının “…” markasını makyaj malzemeleri üzerinde kullanmadığını savunarak, kullanılmayan bir markaya dayalı olarak ve ortada bir marka tecavüzü/haksız rekabet fiili bulunmadan açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, “…” ibaresinin kozmetik ürünler üzerindeki ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, renk tonunu tasvir etmek üzere kullanılmış tanımlayıcı bir ibare olup, markasal bir algı oluşturmadığından, davalının davaya konu eylemleri ile davacıya ait … ibareli marka arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunmadığı, ilgili tüketici kesiminin markalar arasında bağlantı kurup yanılgıya kapılma ihtimalinin söz konusu olmadığı, davalı kullanım biçimlerinin davacıya ait marka ile iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede farklılaştığı, bu nedenle marka hakkı ihlali oluşturmayan davalı eylemlerinin, aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabet de teşkil etmediği, davalı eylemlerinin hukuka uygun kullanım sınırı kapsamında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin 2007/71094 nolu markasını ”parfümeri ve kozmetik” ürünleri yönünden ciddi bir biçimde kullandığını, dava konusu markanın müvekkili tarafından 2007 yılından bu yana 6769 Sayılı SMK’nın 9. maddesi anlamında eylemli olarak kullanıldığını, “…” ibaresinin kozmetik sektöründe sektörel anlamda tanımlayıcı bir ibare olmadığını, davalı …’nın kullanımları ile müvekkiline ait marka benzer olduğundan, potansiyel tüketici nezdinde iltibas tehlikesi yaratacağını, bilirkişi raporunda davalının ticari kayıtlarının yeterince incelenmediğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka hakkının ihlâli / haksız rekabet
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının davaya konu “…” ibaresi kullanımları ile davacı adına tescilli markalar arasında, bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim dikkate alındığında, iltibasa yol açacak derecede bir benzerliğin olmadığı, içerisinde sektör bilirkişilerinin bulunduğu iki ayrı heyetten alınan bilirkişi raporlarında “…” kelimesinin kozmetik sektöründe ürünlerin renk tonunu tanımlarken kullanıldığının, ayırt ediciliği düşük ve sık kullanılan bir ibare olduğunun belirtildiği, nitekim davalının far paleti ve ruj üzerinde “…” ve “… …” biçimindeki kullanımlarının kahverengi ve pembe renklerin tonlarını ifade ettiği, davalının eyleminin davacı markaları ile iltibasa yol açmayacağı, bu nedenlerle markaya tecavüzün ve haksız rekabetin somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.