Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1355 E. 2023/1296 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1355 – 2023/1296
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1355
KARAR NO : 2023/1296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2020
NUMARASI : 2020/64 E. – 2020/365 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/12/2020 tarih ve 2020/64 Esas – 2020/365 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2019/29457 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, davalının, yurt çapında bilinen ve aranan müvekkiline ait ünlü “…” kelime ve şekil markalarından haberdar olmamasının mümkün bulunmadığını, kaldı ki davalının daha önce de 2015/24972 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, bu markanın tescil talebi hakkında açılan dava neticesinde, anılan markanın müvekkili markaları ile iltibas teşkil edebileceği gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, benzer şekilde “…” ibaresinin kullanıldığı çok sayıda marka başvurusu ile ilgili Kurum tarafından verilen ret kararlarına karşı açılan davalarda müvekkili lehine kararlar çıktığını, dava konusu “…” markasının da müvekkili markaları ile benzer olduğu gibi müvekkili markalarının da bilinirliğinden haksız yararlanma ihtimalinin bulunduğunu, davalıya ait markanın iki kelimenin birleşiminden oluştuğunu, ilk kelimenin “…”, ikinci kelimenin “savar” olduğunu, “…” markasını gören, işiten kişilerin akıllarında ve zihinlerinde ilk kelimenin kalacağını, ortalama tüketicilerin davalıya ait markanın akıllarında ve zihinlerinde bıraktığı ses ve görüntünün etkisiyle markalar arasında irtibat kuracaklarını, bu suretle davalının tescilini talep ettiği markanın müvekkili şirkete ait seri markalardan olduğu ya da her iki marka arasında sıkı irtibat bulunduğu kanısına varacaklarını, müvekkili şirkete ait markaların çok tanınan markalardan olduğunu, bu nedenle de başvurunun reddi gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-11656 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin tamamının, davacının önceki tarihli markalarının kapsamlarında bulunduğu, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik olduğu, davacı markalarının “…” esas unsuru etrafında çeşitlenen seri marka ailesi oluşturduğu, dava konusu markayı oluşturan “…” ibaresi ile savılan, uzaklaştırılan şeyin “…” olduğunun vurgulandığı, vurgulanan “…” ibaresinin dava konusu markayı oluşturan mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, bu nedenle somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda oluştuğu, davacı markalarının tanınmışlığının, dava konusu marka açısından karıştırılma ihtimalini arttıran bir sonuç meydana getireceği, kötü niyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2019-M-11656 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2019/29457 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, davalılar aleyhine vekalet ücreti ve sair kalemlerin ödenmesine ilişkin müteselsil sorumluluğa hükmedilmesinin doğru olmadığını, YİDK kararının iptali davalarında istinaf mahkemeleri de dahil olmak üzere yerleşik olarak davalılar aleyhine müteselsil sorumluluğa hükmedilmediğini, bunun yerine davalı taraf sayısınca anılan miktarların eşit olarak bölünmesi suretiyle davacı tarafa ayrı ayrı ödenmesine hükmedildiğini, davaya konu olan “…” ibareli başvuru markası ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü “…” ibareli markaların görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarını, dava konusu başvurunun, davacı markalarının serisi gibi algılanabilecek nitelikte de bulunmadığı, markalar benzer olmadığından, davacının itiraz gerekçesi markalarının piyasadaki bilinirlik düzeyinin de markalar arasında karışıklığa yol açmayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvuruda, vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığı ve yer verilen farklılıkların başvuruyu, davacı markalarından yeterince ayırt etmediği, dava konusu başvurunun, davacının seri markası olarak algılanabileceği, öte yandan davalıların iş bu davada zorunlu dava arkadaşı oldukları, zorunlu dava arkadaşlarının da yargılama giderlerinden ve bu arada avukatlık ücretinden de müteselsil olarak sorumlu bulundukları, dolayısıyla bu yönden de ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.