Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1347 E. 2023/1242 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2021
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/02/2021 tarih ve 2020/113 Esas – 2021/91 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirketin 2019/36735 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…/…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, dava konusu marka başvurusu ile müvekkili şirketin “…/…” esas unsurlu markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğurduğunu, davalı markasının müvekkilinin seri markası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasının tanınmış marka olarak tescilli bulunduğunu ve bu ibarenin tanınmışlığı nedeniyle “…” ve “…” ibareli markalarının da tanınmış olduğunu, davalı tarafın, müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanmak amacıyla kötü niyetli olarak dava konusu başvuruyu yaptığını, müvekkiline ait www…..com.tr alan adı ile dava konusu başvurunun benzer olduğunu ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in … sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin İngilizce olup Türkçe’de “…” anlamına geldiğini, bu anlamı itibariyle ayırt edici olmadığını, bu ibarenin … markalar sicilinde birçok şirket ve gerçek kişi tarafından farklı sınıflarda tescil edildiğini, müvekkili Şirketin başvurusunun esas ibaresinin “…” ibaresi olduğunu, müvekkili markası ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, tarafların faaliyet alanlarının da tamamen farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında bulunan 17, 22 ve 37. sınıftaki mal ve hizmetlerin, davacıya ait itiraza mesnet markaların koruma kapsamı altında bulunan 17, 22, 37. sınıf mallar ve 35. sınıfta yer alan 17 ve 22. sınıftaki malların perakendeciliği/mağazacılığı hizmetleri ile aynı, aynı tür ve benzer olduğu, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, zira markalarda ortak unsur olarak bulunan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu, bu nedenle somut olayda SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacı Şirketin “…” ibareli markasının … nezdinde özel korunan markalar arasında tescil edildiği, ancak “…” ve “…” markalarına ilişkin bir tanınmışlık kararı olmadığı, taraf markaları benzer bulunmadığı gibi davacının “…” ibareli markalarının 17, 22 ve 37. sınıflar bakımından ilgili tüketici kitlesi nezdinde bilinirliğinin arttırılmadığı kanısına varıldığı, başka bir deyişle davacının “…” markası ile süpermarket zinciri olarak “…” sektöründe belirli bir bilinirliğinin bulunmasının, dava konusu markanın, davacıya ait bu marka ile işaret benzerliği oluşturmadığı ve tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfı da dikkate alındığında, dava konusu markanın davacının markalarından haksız istifade edebileceği, onun ayırt edici karakterine zarar verebileceği veya itibarını lekeleyeceği yönündeki davacı iddiasının sübut bulmadığı, belirtilen nedenlerle SMK’nın 6/4 ve 6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, “……..” alan adı içeriğinde davaya konu edilen 17 ve 22. sınıfta yer alan emtianın satış ve ticaretinin gerçekleştirildiğine ve yine 37. sınıf hizmetler bakımından bir faaliyetin bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanılamadığı, davacıya ait alan adı ve içeriğindeki markasal kullanımlarla davalı markası arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/6 hükmü koşulunun somut olayda bulunmadığı, davalı Şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili,yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkil şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, “…” markasının bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici nezdinde en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bırakacağını, bu nedenlerle söz konusu işaretler arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının, yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazandıklarını ve tanınmış olduğunu, başvuru konusu markanın tescil talebinin 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi gereğince de reddinin gerektiğini, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koyması gerekirken somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığını, sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin, Türkçe’de “…, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesinin gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının da sonuca etkili bulunmadığı gibi somut olay bakımından SMK’nın 6/6 maddesindeki koşullarının da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.