Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1346 E. 2023/1459 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1346 – 2023/1459
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1346
KARAR NO : 2023/1459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2020/110 E. – 2021/99 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali – Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2021 tarih ve 2020/110 E. – 2021/99 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1994 yılında tescil ettirdiği “…” markasını tanınmış marka haline getirdiğini, davalı firmanın kötüniyetli olarak tescil ettirmek istediği “…” ibareli markanın davacının tescilli/tanınmış “…”li markalarının devamı niteliğinde olduğu imajını verdiğini, taraf markaları arasındaki tek harf farklılığının markaların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, bu yönde birçok emsal mahkeme kararı olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markalarının tescilli olduğu 35 ve 43. Sınıflara giren emtia için tescil edilmek istendiğini, ayrıca bu sınıflara giren hizmetlerin müvekkilinin markalarını yoğun bir biçimde kullandığı 29, 30, 31 ve 32. Sınıflara giren emtia ile de ilintili emtia olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-793 sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, taraf markalarında geçen “…” ve “…” ibareleri arasında düşük düzeyde bir benzerlik olduğu görülmekle birlikte, bu ibarelerin hem anlamları itibariyle hem de ticari hayatta sıklıkla kullanılan ve orijinal olmayan ibareler olmaları nedeniyle zayıf markalar olduklarını, ayırt ediciliği zayıf ibareleri marka olarak seçen kimselerin bu ibarelerin küçük değişiklikler ile başkaları tarafından da marka olarak kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğunu, diğer taraftan somut olayda davacının SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ve dahi davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını ispat edemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının “…” ibaresini tek başına ihtiva eden bir markasının bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde bahsi geçen tüm markalarında bu ibarenin başkaca kelime ve şekil unsurlarıyla bir arada kullanıldığını, davacının “…”li markalarını “…” markasının sahibinin feragati üzerine tescil ettirmiş olduğunu, “…” markasının gerek eski sahibinin gerekse davalı firmanın kullanımından “…” kelimesinden türetildiğinin görülebileceğini, karşılaştırılan markaların köken ve kullanım itibariyle birbirlerine çağrışım yapmalarının mümkün olmadığını, davacının markalarının tanınmış marka olmadığını, davacının kötüniyet iddialarının da ispatlanamadığını, SMK m.25/6 ve m.19/2 hükümleri uyarınca davacının tescilli markalarını Türkiye’de ciddi biçimde kullandığını ispatlama külfeti altında bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının markasının kapsamına alınmak istenen, 43. Sınıftaki; “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” dışında kalan, 35. ve 43. Sınıflara giren tüm mal ve hizmetler açısından somut olayda emtia ayniyeti/türdeşliği/benzerliği şartının gerçekleştiği, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davacıya ait “…” esas unsurlu markalarla dava konusu “…” markası arasında her ne kadar dört harfin birebir aynı olduğu tespit edilmişse de, markaları oluşturan ilk harflerin birbirinden farklı olduğu, bu harf farklılıklarının markaların genel görünümünü de farklılaştırdığı, yine davacı markalarında bulunan “…” ibaresinin Türkçe’de yaygın kullanımı bulunan, “…” gibi bir anlamının bulunduğu, bu anlamsal karşılık nedeniyle özellikle gıda/yiyecek/içecek emtiası ve bunlarlar ilişkili hizmetler bakımından ayırt edicilik vasfının oldukça düşük olduğu, dava konusu markayı oluşturan “…” ibaresinin ise anlamsal herhangi bir karşılığının bulunmadığı, olsa olsa bir kısım tüketici bakımından “…” ibaresinden türetilmiş anlamı bulunmayan bir kelime olarak çağrışım gücünün bulunabileceğinin söylenebileceği, markalardaki tek harf değişikliğinin iltibasa yol açacağına yönelik Yargıtay kararları bulunmakla birlikte, bu hususun her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesinin gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.07.2012 Tarih, 2010/11782 Esas ve 2012/11778 Karar sayılı kararının da aynı yönde olduğu, somut olayda da her iki markanın başlangıç kısmını oluşturan harflerin farklı olmasının markaları oluşturan genel görünümü farklılaştırması, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin anlamsal çağrışım gücü nedeniyle ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir marka olması, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.10.2020 Tarih, 2020/92 Esas ve 2020/3984 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, SMK m.6/1 hükmü uyarınca karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, somut olayda SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının oluşmadığı, davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiası yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından uzunca süredir kullanılan markaların asli unsurunun … ibaresi olduğunu, dava dosyasına sunulan deliller incelendiğinde müvekkilinin kurulduğu günden bu yana nizasız ve fasılasız surette kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı adına tescilli … ibareli markaların iyi bilinen tanınmış bir marka haline geldiğini, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm tesis edildiğini, müvekkili adına tescilli, yoğun ve ciddi surette kullanılmakla ayırt edici nitelik kazandırdığı “…” esas unsurlu markanın aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “…” ibaresinin müvekkilinin markası ile aynı ve türdeş mal ve hizmetlerde marka başvurusunda bulunulduğunu, davaya konu marka incelendiğinde “…” ibaresi ile müvekkilinin … markaları arasında yalnızca tek harf farkı olduğunu, … ibaresinin tek başına ve dikkat çekecek şekilde kullanıldığını, davalı taraf marka başvurusunun yazılış, okunuş ve görsellik bakımından müvekkilinin markası ile ayniyetlik içerisinde olduğunu, harf değişikliğinin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığını, kararın emsal içtihatlara aykırı bulunduğunu, müvekkilinin markasının zayıf marka olmadığını, tanınmış marka korumasından yararlanması gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali – markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” esas unsurlu markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, zira taraf markalarını oluşturan ilk harflerin birbirinden farklı olduğu, bu harf farklılıklarının markaların genel görünümünü de farklılaştırdığı, yine davacı markalarında bulunan “…” ibaresinin “…” gibi bir anlamının bulunduğu, bu anlamsal karşılık nedeniyle özellikle gıda emtiası ve bunlarlar ilişkili hizmetler bakımından ayırt edicilik vasfının düşük olduğu, dava konusu markayı oluşturan “…” ibaresinin ise anlamsal herhangi bir karşılığının bulunmadığı, “…” ibaresinden türetilmiş anlamı bulunmayan bir kelime olarak çağrışım gücünün bulunabileceği, diğer yandan somut olayda SMK’nın 6/4 ve 6/5. madde koşullarının da oluşmadığı, kötüniyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.