Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1343 E. 2023/1258 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1343 – 2023/1258
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1343
KARAR NO : 2023/1258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2021
NUMARASI : 2020/13 E. – 2021/46 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/01/2021 Tarih ve 2020/13 Esas – 2021/46 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/75218 başvuru nolu “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun davalı şirketin 2014/30732 sayılı “… …+şekil” ibareli markasını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1996 tarihinden beri söz konusu markayı kullandığını, müvekkilinin uzun yıllardır Marmaris’te otelcilik faaliyeti yaptığını, müvekkili markasının itiraza dayanak marka ile benzer olmadığını, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, taraf markaları kapsamındaki faaliyetlerin de farklı olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-9118 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin 2009 yılından beri “…” ibareli markasını kullandığını, bu markayı tanınmış hale getirdiğini, dava konusu marka başvurusunda asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, görsel ve işitsel olarak benzer olan markalar arasında müvekkilinin tescil kapsamındaki mal ve hizmetler açısından ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olacağını, müvekkilinin “…” ibareli seri markalarının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2018/75218 sayılı marka başvurusu kapsamından çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” ile redde mesnet 2014/30732 sayılı marka kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”nin aynı/aynı tür ve benzer oldukları, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, zira dava konusu hizmetlerin ortalama halk kesimine nazaran nispeten daha dikkatli ve bilinçli tüketici kesimine hitap ettikleri, her iki markada “…” ibaresinin müşterek olarak bulunmasının tek başına iltibas tehlikesini meydana getirmeyeceği, bu ibarenin orijinal ve fantazi bir ibare olmadığı ve toplumda her kesim tarafından yaygın olarak bilinen anlamlı bir ibare olduğu, söz konusu ibarenin somut ayırt edici gücü bulunduğu kabul edilse bile, davalı şirkete bağlanmış ve güçlü ayırt ediciliği haiz olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenle söz konusu ibare yanına eklenen ve ayırt ediciliği bulunan başkaca unsurlar ile birlikte iltibas tehlikesinin bertaraf edilebileceği, redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin davaya konu hizmetleri tanımlamadığı ve somut ayırt edici niteliği bulunduğu, aynı şekilde dava konusu markada bulunan “…” ibaresinin de davaya konu hizmetleri tanımlamadığı ve somut ayırt edici niteliği bulunduğu, tüketicilerin başvurunun redde mesnet markadan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, aksi yöndeki değerlendirmenin salt “…” ibaresinden kaynaklı olarak bu ibarenin kullanım tekelini davalı şirkete özgülemek anlamına geleceği, SMK’nın 6/1. maddesi hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, davacının “…” ibareli markalarını 43. sınıftaki “geçici konaklama hizmetleri” alanında kullandığı, davacının müktesep hak iddia ettiği markalarını 35. sınıfta yukarıda sayılan hizmetler alanında kullandığını ispatlayan herhangi bir delilin dosyada bulunmadığı, belirtilen nedenlerle davacının müktesep hak iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 2019-M-9118 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, başvuruda ayırtediciliğe katkı sağlayacak bir unsurun mevcut olmadığını, vekalet ücretinin ayrı ayrı yerine müteselsilen hükmedildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, hangi gerekçeyle rapora aykırı karar verildiğinin açıklanmadığını, müvekkilinin markasının esas unsurunun da “…” ibaresi olduğunu ve markanın tanınmışlık seviyesine ulaştığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, başvurunun tescili halinde müvekkili markasından haksız yarar sağlayacağını ve itibarına zarar vereceğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 13.08.2018 tarihinde 2018/75218 sayılı markanın 35. sınıfın 01-04. alt sınıfındaki hizmetler ile 05. alt sınıfındaki 1-34. sınıf malların satışı hizmetleri yönünden tescili için davalı … başvuruda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun dava dışı kişilere ait “…” ibareli markalar nedeniyle SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddedildiği, davacının bu karar itirazı üzerine Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun davacının itirazını 35. sınıfın 01-04. alt sınıfları yönünden kabul ettiği, marka başvurusunun bu hizmetler için yayımlanması sonrası bu kez davalı şirket tarafından yayıma itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığının itirazı haklı bularak başvuruyu reddettiği, bu karara davacı şirketin itirazı üzerine ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 25.11.2019 tarih ve 2019-M-9118 sayılı kararı ile davacının itirazının ve başvurunun nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın davacı tarafa 02.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve eldeki davanın 17.01.2020 tarihinde yasal iki aylık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup davalı kurum ve davalı şirket vekillerinin istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık SMK’nın 6/1 ve 6/5. maddesi uyarınca tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda “…” ibaresi diğer kelimelerden daha büyük ve öne çıkacak şekilde yazılmıştır. Başvurudaki diğer ibareler ise tanımlayıcı nitelikteki olduğundan, markanın esas unsuru “…” ibaresidir. Davalı şirketin itiraza mesnet “… …” ibareli markasının esas unsurunu da, “…” ibaresi oluşturmaktadır. Bu hale göre, markalar arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı yüksek seviyede benzerlik bulunmaktadır. “…” ibaresinin çekişmeli hizmetlerde zayıf bir marka olduğu kabul edilemeyeceği gibi, davacı başvurusunda da davalının markasından uzaklaşmasını sağlayacak bir unsur bulunmamaktadır. Keza, itiraza mesnet markadaki şekil unsurunun da bu yönde bir farklılaşmayı sağladığı söylenememektedir. Bu durumda, taraf markalarını oluşturan işaretlerin aynı/benzer mal/hizmetlerde kullanılması iltibasa sebebiyet verecek olup, ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği gibi emtia benzerliği şartı da gerçekleştiğinden, başvuru ile itiraza mesnet marka arasında SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmaktadır.
Her ne kadar, davalı tarafça itiraza mesnet markasının tanınmış olduğu da ileri sürülmüş ise de, taraf markaları benzer bulunduğundan, davacının bu iddiası sonuca etkili bulunmamış, ayrıca davalı kurum vekilinin iddiasının aksine vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu itibarla, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalı … vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 29/01/2021 gün ve 2020/13 Esas – 2021/46 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32.50-TL tebligat ve posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 194,60-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 162,10-TL’nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … ile davalı şirket tarafından peşin olarak ayrı ayrı yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.