Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1320
KARAR NO : 2023/1276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : 2020/268 E. – 2021/221 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2021 tarih ve 2020/268 E. – 2021/221 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “…”, “…” gibi “…” asli unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … ….com+şekil” ibaresini 30, 35, 43. sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’ye 2019/52510 sayılı başvuruda bulunduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığınca 5/1-ç maddesi uyarınca “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile 5/1-f-i maddeleri uyarınca “… coğrafi işareti özelliklerine uygun çiğköfteler dışındaki hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç” mallarının başvuru kapsamından çıkarılmasına, kalan mal ve hizmetler yönünden başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiğini, bu karara itirazların da Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili şirketin uzun yıllardan beri, …, … … markası ve ticari unvanı ile çiğ köfte restoranları işlettiğini ve franchise verdiğini, müvekkilinin Türkiye sınırları içinde bu unvan ile tanındığını ve belli bir pazar oluşturduğunu, taraf markalarının esas unsurlarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-6848 sayılı kararının iptaline ve 2019/52510 sayılı “… … ….com+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, markada bulunan … ibaresinin ürün adı olarak herkesin kullanımına açık tasviri bir kullanım olduğunu, … ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğunu, … ürünüyle birlikte yaygın ve tasviri kullanımının bulunduğu, coğrafi yer adlarının kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacının markalarında … ibaresinin bulunmadığını, taraf markalarının bütünlüklerinin tamamen farklı olduğunu, davacının markasında … ibaresi ile birlikte davalının marka başvurusundan farklı renk ve şekil unsurlarının yer aldığını, taraf markalarında yer alan … ve … ibarelerinin farklı anlamları ifade ettiğini ve bu nedenle belirgin anlamsal farklılık oluştuğunu, davacının tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının da ispat olunmadığını, dava konusu kararın yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, müvekkillerinin uzun yıllardır ilgili sektörde Bursa, Eskişehir ve Kütahya illerinde markalarını tanıtarak bilinir ve tercih edilir hale getirdiğini, davalıların 2013 yılında marka tescil başvurusu yaptığını ve buna dayanarak “… …” adı altında işyeri açıp satış yapmaya başladığını, tarafların farklı coğrafi bölgelerde faaliyette bulunduklarını, davacının … ibaresinin ayırt edici niteliğinin zayıf olduğunu, Bakırköy 2. FSHHM’nin 2014/154 E., 2016/100 K.sayılı dosyasında ilk derece mahkemesince her ne kadar davacının davasın kabulüne karar verilmişse de Yargıtay tarafından 20.02.2019 tarihli ilam ile davacı adına tescilli “… …” ibareli markalar ile davalı tarafın “… …” ibareli kullanımı arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığının belirtildiğini, ilk derece mahkemesince Yargıtay ilamına uyularak davacının davasının reddine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 11. HD’nin 22.06.2020 tarih ve 2019/5318 E., 2020/3063 K. sayılı ilamıyla onandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, markaları oluşturan …-… asli unsurlarının anlamsal/kavramsal olarak farklılığının görsel benzerliği bertaraf ettiği, markaların benzer olmadığı, tanınmışlık yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığından tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…-…” kelimelerinin harf sırasının iki harf hariç aynı olduğu göz ardı edilerek tek bir unsur üzerinden değerlendirme yapılarak diğer benzerliklerin bertaraf edildiğinin düşünülmesinin marka hukukunun bütünsellik ilkesi ile bağdaşmadığını, yalnızca anlam farklılığından dolayı markaların benzer olmadığı kanaatine varmanın mümkün olmadığını, davalının tescil başvurusu yaptığı “…” markasının esas unsurunun müvekkilinin “…” ibaresi ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkili markasının önceki tarihli bir marka olduğunu, tanınmışlık yönünden kriterleri karşıladığını, davalının bu benzerliğin yol açacağı karışıklıktan haksız kazanç elde edeceğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “….com+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, gerek “…” asli unsurunun anlamsal farklılığı gerekse de tali unsurları itibariyle davacı markalarından yeterince farklılaştığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/02/2019 tarih, 2017/4062 Esas, 2019/1375 Karar sayılı kararında da “… …” ibareli markalar ile “… …” ibaresi arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığının belirtildiği, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…