Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1318 E. 2023/1216 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1317
KARAR NO : 2023/1215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : 2020/55 E. – 2021/104 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/03/2021 tarih ve 2020/55 E. – 2021/104 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen dosyada davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2003/16611 Sayılı ve “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2018/100344 sayılı “…+şekil” ibareli marka için yaptığı tescil başvurusuna karşı müvekkilinin Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK nezdinde itirazda bulunduğunu ancak itirazların reddedildiğini, taraf markaları benzer oldukları gibi başvuru kapsamındaki emtiaların da benzer olduğunu, tüketici nezdinde taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin markalarının faaliyet alanı itibariyle tanınmış olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nun 2019-M-10289 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2018/100344 başvuru numaralı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava konusu “…+şekil” ibareli markanın dava dışı …. Şti.’ye devredilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin bu kez markayı devralan şirkete karşı açtığı dava, mahkemece eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Davalı… vekili, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı şirket vekili, “…+ŞEKİL” markasının tamamen özgün bir marka olduğunu, davacı markaları ile herhangi bir benzerlik taşımadığını, tüketicinin müvekkili marka işareti ile davacının iddia ettiği gibi bir bağlantı kurmasının söz konusu dahi olmadığını, “…” ve “…” marka işaretlerinin, gerek köken gerek anlam bakımından hiçbir ortak yön içermediklerini, taraf markalarının görsel anlamda farklılıkları dışında işitsel olarak da tamamen farklı olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 29,30.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları ancak işaretler arasındaki farklılıkların, ortak unsurlara nazaran daha üstün olduğu, markalar arasındaki somut farklılığın, tüketicinin, taraf markalarının aynı iktisadi ya da idare kaynaktan çıktığı yönünde bir algıya kapılmasını engelleyeceği, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edebilmek için gereken ilk şart olan markaların aynı ve/veya benzer sınıflarda tescilli olma şartının somut olayda gerçekleştiğini, taraf markalarının kelime ögeleri olan “…” ve “…” ibarelerinin görsel anlamda birbirinden oldukça zor ayrıştığını ve ortalama tüketici algısı dikkate alındığında aynı markalar olarak algılanmasının muhtemel olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönlerden ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, müvekkili şirket adına tescilli itiraza dayanak markanın SMK’nın Madde 6/5 hükmü kapsamında tanınmışlığı haiz bir marka olduğunu, dava konusu markanın tesciline cevaz verilmesi halinde, müvekkili marka ailesinin ayırt edici unsuru olan ve onunla bütünleşmiş olan “…” ibaresinin zarar görebileceğini, dava konusu markanın davalı şirket tarafından kötü niyetli olarak seçildiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, asıl ve birleşen davada marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, davacı markalarından yeterince farklılaştığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
Öte yandan, dava konusu marka, asıl davada davalı …. Şti. tarafından dava tarihi olan 18/02/2020’den önce 01/04/2019 tarihinde …. Şti.’ye devredilmiş, bunun üzerine davacı Şirket, …. Şti. aleyhine birleşen davayı açmıştır. Bu durumda mahkemece asıl davanın davalısı …. Şti. aleyhine açılan davanın taraf sıfatı (pasif husumet yokluğu) nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda bir karar verilmemiş olması, istinaf edenin sıfatına göre Dairemizce kaldırma sebebi yapılmamıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin asıl ve birleşen davada davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafın uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip