Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1315 E. 2023/1230 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1238
KARAR NO : 2023/1231
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : 2019/251 E. – 2021/112 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALILAR :

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti Önlenmesi

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/03/2021 tarih ve 2019/251 E. – 2021/112 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1967 yılından bu yana vana ve döküm üretimi ve satışı ile iştigal ettiğini, 51 yıldır tescilli … markası ile Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen vana üretici firmalarının başında geldiğini, müvekkilinin Ankara bölgesinde sadece 2 kişi olarak … ve …’ın görev yaptığını, 2017 yılı başından beri bu bölgede müvekkili portföyünde bulunan müşterilerde kayıplar yaşandığını ve yeni müşterilerin bulunamadığı, hedeflenen cirolara ulaşılamadığı, bu nedenle yapılan araştırmalarda 27.11.2017 tarihinde … ünvanlı bir şirket kurulduğunu, bu şirketin tek hissedarının müvekkilinin Ankara bölge müdürü …’un babası olan … olduğunu, … şirketinin sevk ve idaresini … ve … tarafından yapıldığını, hatta şirketin iletişim bilgilerinde bu kişiler tarafından kullanılan numaralı cep telefonlarının olduğunu, … şirket ünvanında müvekkiline ait … markasının kullanıldığını, … şirketinin münhasıran müvekkili … ile aynı iştigal konusuna sahip olduğunun görüldüğünü, … internet sitesinde davalı …’un şahsi cep telefonunun yazdığını, aynı şekilde …’ın da özel cep telefonu numarasının internet sitesinde iletişim numarası olarak yazıldığını, davalılara konu sözlü olarak sorulduğunda davalı …’un babasının …ni kurduğunu ve…’e teknik destek verdiklerini, telefonlarının teknik destek vermek amaçlı internet sitesinde yazılı olduğunu kabul ettiğini, davalılardan …’ın müvekkili … … Şirketi için münhasıran tam zamanlı iş sözleşmesi ile çalışmaktayken birlikte hareket ederek İş kanuna aykırı doğruluk ve bağlılık ile bağdaşmayacak şekilde ve rekabet yasağına aykırı hareket ettikleri haksız rekabet yarattıkları ve işyerinin sırlarını ifşa ettiklerinin görüldüğünü, davalıların müvekkilinin senelerce edindiği piyasa bilinirliğinden yararlanarak ve markasını taklit ederek müvekkili şirket ile aynı şirket olduğu iltibas uyandırarak uzun emeklerle yaratılan pazar paylarını ele geçirmek suretiyle haksız kazanç elde ettiklerini ve haksız rekabet ortaya çıkardıklarını, şirkete ait tüm ticari sır ve bilgilerin satış ve müşteri bilgilerinin davalılarca müşterek ve planlı şekilde ele geçirilerek haksız rekabet yaratılmasının müvekkili şirkette büyük özveri ile yaratılan potansiyel müşteri ortamını Türkiye’de saygın bir marka ve güçlü teknik destek olanağı ile yaratılan tüm müşteri portföyünü de ele geçirerek müvekkili şirketi açıktı zarara uğrattığını, davacının tescilli … markasını kullandığını ve … markalı ürünlerini gösteren delillerin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalıların… şirket ünvanında müvekkiline ait … markasını kullanarak rekabet yasağına aykırı hareket ettiklerini, haksız rekabet yarattıklarını, …’nin Ticaret sicilinde kayıtlı olan adreste faaliyet gösterdiğini, yanı sıra … ödeme aracı olarak …yangın çeklerini kullanmakta olduğunu, dolayısıyla …yangın firması ile… arasında bağlantı olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız rekabetin ve rekabet yasağına aykırılığın tespiti ve önlenmesi, buna ilişkin kararın masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye’deki en yüksek tirajlı gazete ile ilan ettirilmesi, haksız rekabet nedeni ve ciro kaybı nedeni ile müvekkili şirketin uğradığı ve uğrayacağı zarar ve ziyanlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.-TL maddi tazminat, müşteri portföy kaybı için 10.000.-TL maddi tazminat, marka ihlali nedeniyle tecavüzün önlenmesi durdurulması giderilmesi Türkiye’deki en yüksek tirajlı gazete ile ilan ettirilmesi, ihlal nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı ve uğrayacağı zararlar ve ziyanlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ve müvekkilinin ticari itibarı zedelendiği için 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket tarafından … isimli markanın şirket adına tescil edilmiş olduğunu iddia edilerek davacı şirketin ünvanı içerisinde markanın kullanılmasından dolayı ve eski çalışanlarının çalışma ilişkilerini devam ettiği sırada haksız rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasıyla açılan davada görevli mahkemenin Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin … ünvanının içerisinde yer alan … ibaresinin sırf ünvanda yer alması nedeniyle marka ihlali oluştuğunu yönündeki iddianın, ticaret ünvanı tescilli olduğu sürece tescil edildiği şekli ile ve ünvansal kullanımının yasal bir hakkın kullanımı olduğunu ve haksız rekabet oluşturmadığını, … ifadesinin ünvanda tercih edilmesinin nedeninin satışı yapılan ürün çeşitlerinin ısıya dayanıklı ürün yelpazesinde yer alması olduğunu, bu ifadenin herkes tarafından kullanılan günlük dilimize yerleşmiş topluma mal olmuş bir kelime olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin ürettiği malları satışının yerine rakip firmalara ait ürünleri satmış olması nedeniyle … makine isimli şirkete yapılan satışın davacıya piyasaya müdahalesi ve tehdidiyle engellenmiş olduğunu ve müvekkili şirketin iade faturası kesmek zorunda kaldığını, davacının ne markası ne ürettiği herhangi bir ürünün ilgisi olmadığının görülebileceğini, davacı şirketin müvekkili şirketin satış-pazarlama yapabileceği sektörde bulunan onlarca şirkete karalayıcı ve itibar sarsmayı hedefleyen mailler gönderdiğini, ünvanı kullanımının hiçbir markasal etki doğurmayacak şekilde kullanımı halinde markaya karşı bir iltibas tehlikesinin varlığından söz edilemeyeceğini, ticaret ünvanının yasal mevzuata uygun olarak kullanıldığını ve markasal bir etki doğurmadığını, dolayısıyla marka hakkının ihlal etmeyeceği gibi haksız rekabette oluşturmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markaları ile davalı tarafından markasal kullanılan işaretler arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığı, davalıya ait ticaret unvanının davacının markaları ile benzerlik taşımadığı, dolayısıyla tecavüz veya haksız rekabet iddiasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı … ve …’ın müvekkilinin bünyesinde tüm İç Anadolu ve bağlı illerini da kapsayan görev bölgelerinde sadece 2 kişi olarak … markalı vanaların satışı konusunda görev yaptıklarını, bu kişilerin müvekkili bünyesinde çalışırken … …. Şti.’yi …’un babasının adına kurması ve www. ….com.tr internet sitesinde kendi irtibat numaralarını vererek bu şirket namına çalışmasının müvekkiline ait … markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin markası ile davalıların kullnadığı ticaret ünvanlarının aynı olduğunu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olduğunu, 2017 yılı ortalarından bu yana müvekkilinin protföyünde bulunan müşterilerde kayıplar yaşanması sonrası yapılan araştırmalarda, 27.11.2017 tarihinde … …. Şti. ünvanlı bir şirket kurulduğunun, bu şirketin tek hissedarının müvekkilinin Ankara Bölge Müdürü …’ün babası olan … olduğunun, … … Şirketi’nin sevk ve idaresinin doğrudan … ve … tarafından yapıldığının görüldüğünü, davalı …’un 20.05.2014 tarihinden bu yana müvekkilinin Ankara Bölge Satış Müdürü olarak çalıştığını, diğer davalı …’ın ise 10.02.2016 tarihinden bu yana Ankara Bölge Satış Uzmanı olarak …’e bağlı olarak çalıştığını, bu durumların tespit edilmesi üzerine … ve …’ın iş akitlerinin 13.08.2018 tarihli ihtarname ile haklı nedenle fesih edildiğini, davalılar …’ın… …. Şti. adına çalışarak, proje ve müşterileri…’e yönlendirdiklerini, müvekkiline ait markayı da kullanmak suretiyle davalı…’e haksız kazanç sağladıklarını, müvekkili şirket ile aynı şirket olduğu iltibası uyandırarak uzun emeklerle yaratılan pazar paylarını ele geçirmek suretiyle haksız kazanç elde ederek haksız rekabet yarattıklarını, mahkemece sadece marka yönünden değerlendirme yapıldığını, eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yargılama neticesinde tüm maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiğini, maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş ise de manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Dosya kapsamından, davacının taleplerinin; mahkemece davanın tefriki kararının ardından, davalılarca gerçekleştirilen haksız rekabetin ve rekabet yasağına aykırılığın tespiti ve önlenmesi, haksız rekabet nedeni ve ciro kaybı nedeni ile uğranılan ve uğranılacak zarar için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, müşteri portföyü kaybı için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL portföy tazminatı, marka ihlali nedeni ile tecavüzün önlenmesi, durulması, giderilmesi, ihlal nedeni ile uğranılan ve uğranılacak zarar için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminat, davalıların yapmış olduğu tüm bu eylemler neticesinde ticari itibar zedelenmesi nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminat olduğu görülmektedir.
Mahkemece, yukarıda yazılı bulunduğu üzere, davacı markaları ile davalı tarafından markasal kullanılan işaretler arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığı, davalıya ait ticaret unvanının davacının markaları ile benzerlik taşımadığı, dolayısıyla tecavüz veya haksız rekabet iddiasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının dosya kapsımda bulunan, yukarıda açıkça yazılı bulunan diğer talepleri için olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı gibi bir karar da verilmemiştir.
Bu durumda, az yukarıda açıklanan HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırılık bulunmaktadır. O halde bu husus düzeltilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Diğer yandan davacının rekabet yasağı yönünden talebi, davalıların davacı şirket ile hizmet ilişkisi devam ederken davalı firmayı kurdukları iddiasına dayalı bulunmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 444. Maddesinin metninde açıkça “…akdin sona ermesinden sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere, TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağını, hizmet akdi sona erdikten sonra hüküm doğurur. Hizmet akdinin devamı sırasında meydana gelen bir sadakatsizlik, ister bir sözleşme ile düzenlensin ister yasayla düzenlensin, iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur (HGK’nın 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar, 09/03/2016 tarih ve 2014/11-866 Esas 2016/289 Karar sayılı ilamları). Buna göre, mahkemece bu husus da dikkate alınarak, gerekli görülürse bu talep yönünden tefrik hususu düşünülerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da ayrıca doğru bulunmamıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 18/03/2021 gün ve 2019/251 E. – 2021/112 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 59,30’ar-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatıran taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2023

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip