Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1314 – 2023/1363
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1314
KARAR NO : 2023/1363
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : 2020/319 E. – 2021/223 K.
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2021 tarih ve 2020/319 E. – 2021/223 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2012/41097, 2017/47013, 2019/30090 sayılı ve “…”, “… …”, “… …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2019/59287 kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itiraz edildiğini, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalının marka müracaatı ile müvekkili firmanın itiraza gerekçe gösterdiği markaların tescil kapsamına giren mal ve hizmetlerin aynı ve aynı türden olduğunu, müvekkilinin T/01948 numarasıyla tescilli tanınmış … seri markalarının ve yine bu markaları içeren tescilli birçok alt markanın sahibi olduğunu, dava konusu marka ile itiraza gerekçe gösterilen markalarır ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların görsel olarak benzer olmasının yanında kelime unsurlarının da birebir aynı olduğunu, tescil talebinde bulunan tarafın kötüniyetli olduğunu, söz konusu markanın tescil edilmesi halinde haksız rekabet meydana geleceğini ileri sürerek YİDK’nın 2020-M-5567 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2019/59287 başvuru numaralı “… … … …+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, dava konusu 2019/59287 sayılı ve “… … … …+şekil” ibareli marka olduğunu, markanın, kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, davalı markasında, davacı markasında olmayan kelime, şekil, renk ve kullanımlara esas unsur olarak yer verilmiş olduğunu, markada, “… … … …” ibaresine yer verilmiş olduğunu, ibarelerin bir kısmının yiyecek içecekler yönünden genel anlamda tasviri olduğunu, bir bütünün içerisinde gerçek anlamlarıyla kullanıldıklarını, logo ve ibarelerin tamamının, kullanılış şekli bir bütün olarak markaya ayırt edicilik kattığını, öte yandan markada yer alan “…” ibaresi ile davacı markasında yer alan “…” ibaresinin de farklı olduğunu, itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, kötüniyet bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacı markaları ile müvekkilinin markasının gerek emtia tasarım şekilleri, renkleri ve gerekse kullanılan ibareler yönünden birbirlerinden tümüyle farklı olduğunu, markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal bakımdan benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin “…” markasının sektörde oldukça tanınmış bir marka olduğunu, davacının “…” ibaresinin markada öne çıkan unsur olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, markada yer alan “… …” ibaresinin ekmeğin özelliği olduğunu, bu ibarenin cins ve vasıf bildirdiğini ve tek başına marka olarak tescilinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/… vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mallarının davacının redde gerekçe markalarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı, somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … … …+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “… …”, “… …” ibarelerinden oluştuğu, dava konusu markada yer alan “… …” ve “…” ibarelerinin dava konusu mallar bakımından ayırt edici niteliğe haiz olmadığı, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu davacıya ait redde gerekçe markalarda da “… …” veya “… ve …” ibarelerinin dava konusu mallar bakımından ayırt edici niteliğe haiz olmadığı için davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu marka ile davacının redde gerekçe markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal bakımdan karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, marka başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmeden ve dosya ek rapora dahi gönderilmeden karar verildiğini, yerel mahkeme tarafından yapılan davaya konu marka görsellerinde yer alan renklerle ilgili tespitlerin hatalı olduğunu, her iki markada da mor zeminin ön planda olduğunu, marka ambalajları arasında çıplak gözle görülür bir benzerliğin olduğu sabitken, aksi yönde yapılan tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, ürünlerin aynı raflarda ve aynı mekânlarda satışa arz edildiği de göz önüne alındığında ortalama tüketicinin ürünleri karıştırmasının kaçınılmaz hale geldiğini, görsel üzerinde büyük puntolarla yazılmış “…” ifadesinin markanın öne çıkan unsuru olduğunu, itirazların dikkate alınmadığını, hatalı bilirkişi raporundaki değerlendirmelere göre hüküm kurulduğunu, benzerlik bulunmadığı ve iltibas şartlarının da oluşmadığı tespitine katılmanın mümkün olmadığını, kötüniyetin sabit bulunduğunu, davaya konu eylemin açıkça haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “… … … …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “…”, “… …”, “… …” ibareli markaları arasında, işitsel, görsel ve kavramsal olarak SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, zira dava konusu markada yer alan “… …” ve “…” ibarelerinin dava konusu mallar bakımından ayırt edici niteliğinin olmadığı, davacıya ait redde gerekçe markalarda yer alan “… …” veya “… ve …” ibarelerinin de dava konusu mallar bakımından ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, bu itibarla davacı markalarının esas unsurunun “…” davalının başvurusunun esas unsurunun da “…” olduğu, diğer taraftan 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde yer alan koşulların, marka başvurusunun kötüniyetli yapılmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 20/11/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.