Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1308 E. 2023/1249 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1308
KARAR NO : 2023/1249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2020/306 E. – 2021/205 K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/06/2021 Tarih ve 2020/306 Esas – 2021/205 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ve … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna SMK’nın 6/3 ve 6/9 maddelerine dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde SMK’nın 6/3 maddesine dayalı üstün hakkının bulunduğunu, davacının anılan ibareli iki ayrı ilaç için 29.12.2016 ve 13.04.2017 tarihlerinde ruhsat başvurusunda bulunduğunu, her iki ürün için 13.01.2019 tarihinde ruhsat verildiğini, ruhsat verilmesinin ardından ürünün piyasaya çıkması için gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra “…” ibareli ürünlerim ilk olarak 12.06.2019 tarihinde satışla sunulduğunu, o tarihten dava konusu marka başvuru tarihine kadar yoğun ve aralıksız biçimde “…” markalı ürünlerin satışa sunulduğunu, ayrıca davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin “…” markaları ürünlerinden haberdar bulunmasına rağmen aynı ibarenin tescili için marka başvurusunda bulunduğunu, bir ilaç firması olan davalının, müvekkilinin ruhsatlı ürünü nedeniyle, “…” adlı ilacı için ruhsat alamayacağını, buna karşın müvekkilinin ürünün satışını engellemek amacıyla dava konusu marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’ın 08.08.2020 tarih ve 2020-M-6500 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, dava konusu markanın müvekkili adına tescilli “…” ve “…” ibareli markasının serisi mahiyetinde bulunduğunu, anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davacı tarafça sunulan delillerin SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında hak sahipliği için yeterli bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının dava konusu başvuruyu oluşturan “…” ibareli ürünleri için ruhsat aldıktan sonra davalının marka başvuru tarihinden önceki 4 ay 13 günlük süreçte, yaptığı ilaç satışları ile ciddi bir markasal kullanım ve dava konusu ibare için belirli bir bilinirlik ve tanınırlık kazandırdığı, dolayısıyla SMK’nın 6/3 maddesindeki koşullarının davacı lehine oluştuğu, ayrıca davacının “…” markalı ilaç ürününün aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirket tarafından bilindiği, buna rağmen dava konusu marka başvurusunu yaptığı, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyi niyetli üçüncü kişileri engelleme amacıyla hareket ettiği bu nedenle davalının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili, davacının SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hak sahibi olduğunu ispatlayamadığını, bu kapsamda sunulan delillerin başvuruya konu ibarenin ciddi şekilde markasal olarak kullandığını ispata yeterli bulunmadığını, davacının kötü niyet iddialarının da ispat edemediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının dava konusu başvuruyu oluşturan ibareli ürünleri SMK’nın 6/3 maddesi anlamında ciddi ve markasal olarak kullandığını ispat edemediğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aynı sonuca ulaşılmasına rağmen ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli bulunmadığını, müvekkilinin davacının ürününden haberdar olur olmaz davacıya ihtar gönderdiğini, 4 ay gibi süreçte sadece belli başlı eczanelerde satışı gerçekleştirilen davacı ürününden müvekkilinin haberdar olduğu yönündeki mahkeme kabulünün hakkaniyete aykırı bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarının serisi mahiyetinde bulunduğunu, mahkemece bilirkişi raporu alınmasına rağmen rapor yok sayılarak yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca, tescilsiz bir markaya dayalı olarak hak elde edilebilmesi için tescilsiz markanın, öncelikle markasal biçimde kullanılması ve bu kullanımın Yargıtay 11. HD’nin 13.05.2019 tarih, 2018/2275 E., 2019/3674 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere, yerelden daha geniş coğrafyada ve ciddi surette yapılması, ayrıca markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandıracak nitelikte bulunması gerektiği, somut olayda da davacının “…” ibareli kullanımları, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki 4 ay 13 günlük döneme ilişkin olsa da, davacının “…” ibareli ilaç için ruhsat aldıktan sonra, anılan ibareli ürünleri, Türkiye çapında yoğun olarak satmak suretiyle anılan markasının tanıtılması ve yaygınlaştırılması için yoğun olarak kullandığı gözetildiğinde, “…” ibaresi üzerinde 5. sınıfta yer alan ilaç emtiası bakımından davacının öncelik hakkının bulunduğu yönündeki mahkeme kabulünde bir isabetsizliğin olmadığı, ayrıca mahkemece aralarında doktor ve eczacı bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda açıklandığı üzere, ruhsatlı ilaç listesinin Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu‟nun internet sitesinde
(www…gov.tr) kamunun erişimine sunulduğu, bu
listede “…” isimli ürünlerin 11.01.2019 tarihinde
ruhsatlandırıldığı ve ruhsatların davacıya ait olduğunun görüldüğü, bir ilaca ruhsat alınmasının, ciddi maddi imkân ve zaman gerektirmekle birlikte arka planda
kayda değer bir ar-ge ve pazara erişim ekibinin çalışması ile mümkün olduğu, kamunun erişimine sunulan ruhsatlı ilaç listesinde yeni ruhsat almış
bir ürüne ait markanın bu sektörde faaliyet gösteren veya bilgi sahibi olan başka
bir firma tarafından da bilinmesi gerektiği, buna göre, davacı gibi ilaç sektöründe faaliyet gösteren davalının, davacının “…” ibareli ürünlerinden haberdar olmasına rağmen, birebir aynı ibareli dava konusu başvuruyu yapmasının iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, davalılar …, … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip