Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1306 E. 2023/1274 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1306
KARAR NO : 2023/1274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2021
NUMARASI : 2020/31 E. – 2021/262 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan,
Manevi Tazminat İstemli

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/07/2021 tarih ve 2020/31 E. – 2021/262 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin iç mimar ve çevre tasarımcısı olduğunu ve davalılara ait … ve yine davalıya ait … isimli iş yerinin projesini ve tasarımını yaptığını, yine davacının bu kez de davalı şirkete ait … AVM bünyesinde kiralamış olduğu alanın balık restoranı amaçlı projelendirme işini üstlenmiş olduğunu, davacının davalı şirket ile yapmış olduğu anlaşma doğrultusunda, karşı tarafın da istekleri doğrultusunda, 3D model çalışması yaparak, görsel fotoğraflar ile birlikte tasarım ve projeleri hazırlayarak karşı tarafa teslim ettiğini, müvekkilinin anlaşmaya uygun olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı şirketçe anlaşılan bedel ödenmediği gibi, müvekkilince hazırlamış projenin kullanılarak işin davalı mimar …‘a verildiğini, davalıların müvekkilinin sahibi olduğu mimari projeyi herhangi bir sözleşme ve izne tabi olmaksızın haksız olarak kullandığını, davacının mali ve manevi haklarına tecavüz edildiğini ileri sürerek davalı şirkete ait işletmenin faaliyette bulunduğu adreste uygulanan proje ile davacının hazırlamış olduğu projenin karşılaştırılarak eser anlamında benzerlik olup olmadığının tespitini ve FSEK 68. madde gereği 3 kat 10.000 TL maddi ve FSEK 70/1. maddesi gereği 20.000 TL manevi tazminat verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının dava dilekçesinde delil olarak sunduğu teklifin …. Şti. adına davacı ile birlikte dava dışı Mimar … tarafından verildiğini, eserin sahibinin “… İnş. Ltd. Şti.” olarak gösterilmesi karşısında eser sahipliğinden doğan hakların da bu şirketçe kullanılabileceğini, yine teklifte davacı ile dava dışı … imzasının da bulunduğunu ve aktif dava ehliyetinin de bulunmadığını, davalının söz konusu restoranın tadilatına başlandıktan çok sonra 26.07.2019 tarihinde … ….’de SGK’lı olarak işe başladığını ve kısa bir süre sonra 09.08.2019 tarihinde işten ayrıldığını, söz konusu inşaatın diğer davalı olan … Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, …’ın tüm görevinin kendisinden önce projelendirilmiş bir inşaatın yapımına işveren adına nezaret etmek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacının esas hakkındaki iddialarını kabul etmemekle birlikte, teklif belgesinin dava dışı … İnş. Ltd. Şti. tarafından hazırlandığını, şirket yetkilisi dava dışı … ile davacı … tarafından imzalanmış olduğunu, teklifin …’ya hitaben hazırlandığını, ancak söz konusu teklifin davalı tarafından kabul edilmediğini, bu nedenle de davaya konu edilemeyeceğini, edileceği düşünülse dahi davada davacı konumunda olan … tarafından tek davacı olarak açılamayacağını, dava dışı şirketin teklifin …’ya hitaben hazırlandığını, tek taraflı olarak hazırlanan teklif metninin kabulüne yönelik bir beyan olmaksızın davaya konu edilmesinin kabul edilebilir olmadığını, davalı … …’nin şirket sahibi olduğu … isimli iş yerinin tasarımını davacı …’a yaptırmadığını, davalı tarafından çizimleri yapılan mimari proje yine davalı tarafından taşeronlara yaptırılmış ve davacının çizimlerinden bağımsız bir şekilde kendine özgü özellikler barındırarak inşa edildiği savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…” isimli restoranın mimari projesinin 5846 sayılı FSEK Md. 2/3 bağlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, davacı vekili, müvekkiline ait projenin izinsiz ve haksız şekilde kullanıldığını iddia etmişse de, gerek dava dilekçesinde gerekse de davacı tarafından davalı şirkete çekilmiş Ankara 24. Noterliği 19/11/2019 tarih ve 39321 yev. nolu ihtarında da belirtildiği üzere, dava konusu restoranın projelendirilmesi ve neticesinde teslimi noktasında anlaşıldığı, dosyada, davacıya ait projenin davalılar tarafından haksız olarak çoğaltıldığı ve izinsiz kullanıldığına ilişkin herhangi bir bilgi, belge ya da delil bulunmadığı, hatta mail sürecinden anlaşıldığı üzere davacının restoranın bulunduğu avm sahibi … ile yazışmalarda da sürecin davacının dahli ile yürütüldüğü, ancak son aşamada davacının kararlaştırıldığını beyan ettiği ödemeyi alamadığının anlaşıldığı, dosya kapsamında yer alan teklif formunda da teklife konu işlerin, hazırlık, çizim ve uygulama, koordinatörlük aşamalarından oluştuğu, davacının da bu teklifte çizim sonrası uygulama aşamasında ürün temini ve teknik işlerin taşeronlar vasıtasıyla yürütüleceği davacının sadece koordinasyon sürecini yürüteceğinin anlaşıldığı, davacı tarafça da projenin hazırlanması ve teslimi aşamasının da gerçekleştiği, sonrasında sadece ürün temini ve teknik işçilik ve koordinatörlük aşaması kalması sebebiyle ve baştan itibaren karşılıklı edimlerin yürütülmesi nedeniyle ortada izinsiz bir çoğaltım ve yayım olmadığı ve buna bağlı olarak FSEK m.68 hükmü kapsamında telif tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığı, taraflar arasındaki süreç ve davaya konu eserin kullanım niteliği gözetildiğinde FSEK 14. ve 15. madde ihlalinden söz edilemeyeceği, FSEK’in 16. madde gereği eser sahibinin izni olmadıkça eserde yahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamayacağı, davacının projesi üzerinde teslimden sonra bir takım çizim ve uygulamalarda değişiklik yapıldığı, bu hususla ilgili davacının bilgisi ve yazılı onayı olmadığı, dolayısıyla FSEK 16. madde de düzenlenmiş eserde değişiklik yapılmasını menetmek hakkının ihlal edildiği, manevi hakların ihlali halinde ise FSEK 70/1. maddesi gereği tazminat talebinde bulunulabileceği, tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, ihlalin etkileri, ihlalin ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevî tazminat miktarının 5.000,00.-TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı, … AVM de bulunan … Restoranının inşaat işinde, inşaatı yapan diğer davalı şirket olup, davalı …’ın söz konusu restorant inşaatı başladıktan sonra 26.07.2019 tarihinde SGK’lı çalışan mimar olarak işe başlayıp 09.08.2019 tarihinde işten ayrıldığı, restoranın 29.11.2019 tarihinde açıldığı, davalı …’ ın projenin hak sahibinin yazılı rızası dışında yaptırılmış olduğunu ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalı …’ın çalışma tarihleri de dikkate alındığında ve projenin geldiği safhadaki eylemi gözetildiğinde mali ve manevi hak ihlali niteliğinde bir eylemi olmadığı gerekçesi ile davalı … aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile FSEK 70/1. maddesi uyarınca 5.000,00 TL manevi tazminatın işletmenin faaliyete geçtiği 29.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi bilirkişi raporuna atfen taraflar arasında yürütülen süreç göz önüne alındığında izinsiz kullanım olmadığından FSEK 68. madde kapsamında tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile maddi tazminat talebinin reddine karar vermişse de, müvekkiline ait olan dava konusu projenin FSEK kapsamında eser niteliği taşıdığını ve bu eserin sahibinin davacı … olduğunu, davalı tarafça proje ve çizimlerin kullanıldığını fakat kararlaştırılan bedelin müvekkiline ödenmediğini, mimarlık sözleşmesinin unsurlarından olan ücretin müvekkiline ödenmediğinden çoğaltma hakkının iş sahibine geçtiğinin söylenemeyeceğini, müvekkilinin anlaşılan bedel kendisine ödenmediğinden projenin kullanılmasına izin vermediğini, müvekkilinin sahibi olduğu mimari projeden izinsiz çoğaltma yoluyla yarar sağlayan karşı tarafın, müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini, mahkemenin değerlendirmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte bir an için mali hak ihlalinin olmadığı düşünülse dahi ilk derece mahkemesinin hükme esas almış olduğu bilirkişi kök ve ek raporunda projelendirme için davacının piyasa rayiçlerinde talep edebileceği yaklaşık bedelin 96.860 TL olabileceğinin tespit edildiğini, 02.06.2021 tarihinde ıslah dilekçesi sunulduğunu, gerekçeli kararda ıslah dilekçesinden söz edilmediğini, 02.06.2021 tarihli dilekçede FSEK 68 çerçevesinde telif tazminatı talebinde bulunulmadığını, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının da yerinde bulunmadığını, davalı …’ın çalışma tarihleri de dikkate alındığında ve projenin geldiği safhadaki eylemi gözetildiğinde mali ve manevi hak ihlali niteliğinde bir eylemi bulunmadığı belirtilmişse de, davalının, müvekkilinin davalı firmaya teslim ettiği eserleri kullandığının sabit bulunduğunu, prestijli inşaat ve mimarlık firmalarında çalışan başarılı bir iç mimarın uygulanan projenin kime ait olduğunu, eser sahibinin izninin alınıp alınmadığını sorması ya da bilmesi gerektiğini, manevî tazminat miktarının 5.000 TL olarak saptanmasının da hakkaniyete açıkça aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, FSEK’in 10. maddesi uyarınca, birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki hakların eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılacağını, eser sahipliğinden doğan hakların ancak tüzel kişiliğe sahip bu şirket tarafından kullanılabileceğini, zira teklifi veren ve işi yapanın tüzel kişilik olduğunu, davacının gerçekleştirdiği işin özgün bir tasarım olmaması nedeniyle fikir ve sanat eseri olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, sunulan projenin özgün bir tasarım olmadığı yönünde belgeleriyle yapılan itirazlar dikkate alınmaksızın, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, reddedilen maddi tazminat talebi için nispi yerine maktu vekalet ücreti takdirinin hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, fikir ve sanat eseri sahipliğinden kaynaklanmaktadır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK.nın 176. maddesinde “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, yasal düzenlemelere göre davacının davasını tamamen ıslah ederek yeni bir dava dilekçesi vermesi mümkün olduğu gibi, kısmi ıslah ile talep sonucunu artırması da mümkündür. Yukarıda da yazılı bulunduğu üzere, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, 02.06.2021 tarihinde dosyaya ıslah dilekçesi sunulduğu, gerekçeli kararda ise sunulan bu ıslah dilekçesinden söz edilmediği, 02.06.2021 tarihli dilekçede FSEK 68 çerçevesinde telif tazminatı talebinde bulunulmadığı ileri sürülmüş olup, gerçekten de dosya kapsamında bulunan ıslah dilekçesinin mahkemece, bu anlamda bir değerlendirilmeye tabi tutulmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan taraflar arasında Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2020/165 esas sayılı davada da benzer bir talep bulunduğu savunulmuş olup, mahkemece bu hususta da bir değerlendirme yapılmamıştır.
Dosya kapsamına göre davacının ıslah dilekçesi ile taraflar arasında görüldüğü belirtilen diğer dosyanın mahkemece değerlendirilmemesi nedeniyle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp esas hakkında yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş istinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/07/2021 tarih ve 2020/31 E. – 2021/262 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı şirket tarafından yatırılan 85,39 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalı şirkete iadesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
8-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/10/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip