Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1305 E. 2023/1245 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2021 Tarih ve 2020/325 Esas – 2021/220 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı, davalılar …, … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ ., “… … …”, “… … … .. ve…….”, “… … …” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 35, 44.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvurduğunu, 2019/10250 sayılı başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek, başvuru kapsamından 44. sınıftaki emtianın çıkarılmasına karar verildiğini kısmen red kararına karşı yaptıkları itirazlarının ise dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin markaları ile dava konusu başvuru arasında, başvuru kapsamında bırakılan 35. sınıf hizmetler yönünden de iltibas bulunduğunu, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, başvurunun tüm hizmetler yönünden reddinin gerektiğini, ayrıca “…” ibaresinin davacının hem unvanının hem de ” …”, “…” ve “www….” alan adlarının asıl unsurunu olduğunu bu nedenle de davalının marka başvurusunun reddinin gerektiğini, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde haksız rekabetin ortaya çıkacağını ve dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, … YİDK’nın 2020-M-6649 sayılı kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında ortak unsur olarak bulunan “…” ibaresinin ülkemizin içinde bulunduğu yarımadanın ismi bulunduğunu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağını, herkesin kullanabileceği türden ve ayrım gücü zayıf bir ibarenin özellikle ayırt edici ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalktığını, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı gibi tanınmışlığa bağlı sonuçların somut olayda oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde , müvekkilinin perakende ve … sektöründe başarılarıyla tanınmış, itibarlı bir iş adamı olduğunu, davacının kötü niyet iddialarının gerçeği yansıtmadığını; davacı yanın gerek YİDK itirazına gerekse davaya mesnet olarak gösterdiği tüm markalarını 35.sınıfta kulladığını ispat etmesi gerektiğini, tarafların marka kapsamlarında yer alan emtianın benzer olmadığını, ayrıca coğrafi yer ya da bölge adlarının kimsenin tekeline bırakılamayacağını, herkesin kullanımına açık bulunduğunu, bu ibarelerin ek unsurlar ile birlikte farklı kişilerce tescil edilebileceğini, davacının markalarını tanınmış marka olmadığını, tanınmışlığa bağlı sonuçların somut olayda bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, gerek davacının markasında gerekse davalının marka başvurusunda “…” ibaresinin ön planda ve marka etkisi yaratacak şekilde kullanılmış olması nedenleriyle, taraf markalarının bu ibareden kaynaklı gerek görsel, gerek sesçil, gerekse anlamsal olarak benzer olduğu gibi dava konusu marka başvurusunda yer alan 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar.Yapay organlar ve protezler.Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar.Ameliyathane giysileri ve steril örtüler.Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler.Prezervatifler (kondom/kaput).Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar.Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler.Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri.Matbaa ve ciltleme malzemeleri.Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar.Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.Büro makineleri.Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden emtia benzerliğinin de bulunduğu, taraf markaları arasında sayılan hizmetler yönünden iltibas koşullarının oluştuğu, davacının diğer iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu YİDK kartarının 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar.Yapay organlar ve protezler.Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar.Ameliyathane giysileri ve steril örtüler.Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler.Prezervatifler (kondom/kaput).Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar.Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler.Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri.Matbaa ve ciltleme malzemeleri.Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar.Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.Büro makineleri.Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetler yönünden iptaline, dava konusu markanın aynı hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka kapsamında bırakılan hizmetler yönünde de emtia bezerliği bulunduğunu, müvekkilinin markası kapsamında yer alan 44. sınıf hizmetler ile dava konusu başvuru kapsamında yer alan ve 5. sınıf malların satışına ilişkin 35. sınıf hizmetlerin benzer olduğunu, ayrıca dava konusu marka kapsamında yer alan 35. sınıf satış hizmetlerinin müvekkilinin markalarının tescil kapsamında yer alan mallarla doğrudan ilişkili bulunduğunu, müvekkilinin markalarının kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ve tanımış olduğunu, bu iddialarının hiç değerlendirilmediğini, “…” ibaresi müvekkilinin ticaret unvanının ve alan adlarının asıl unsurunu oluşturduğundan, SMK’nın 6/6 maddesi anlamında da dava konusu başvurunun reddinin gerektiğini, diğer yandan dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu, dava dilekçelerinde ileri sürdükleri SMK’nın 5/1-f maddesine dayalı iddialarının da hiç değerlendirilmediğini, dava konusu markanın tescil edilmesinin haksız rekabete neden olacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kısmen ret kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının YİDK’e sunduğu itirazında, başvurunun ilanına yaptığı itirazını genişleterek farklı markalarına dayandığını, bu markların YİDK aşamasında dikkate alınamayacağını, diğer yandan taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin yaygın olarak kullanılan ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğunu, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer “…” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılmayacağını, zira anılan ibarenin ülkemizin içinde bulunduğu yarımadanın ismi olduğunu, bu nedenle son derece yaygın ve sürekli biçimde kullanılan, tek başına ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunu, dava konusu başvuruya yeteli ayırt ediciliğin sağlandığını, markalar arasında emtia benzerliğinin de bulunmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin 2019/10250 sayılı ve “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 35. ve 44. sınıf hizmetlerin yer aldığı, başvurunun ilanına davacının … ibareli markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından dava konusu başvuru ile davacının … sayılı markası arasında, 44. sınıf hizmetler yönünden iltibas bulunduğu gerekçesiyle itirazın kısmen kabulüne karar verilerek, başvurudan 44. sınıf hizmetlerin çıkarıldığı, davacının bu karara yaptığı itirazın da YİDK’in …. sayılı kararıyla reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 14.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 14.10.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “… …” , davacının itirazına mesnet markaları ise “……… ibarelerinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere taraf markalarında “… “ibaresi ortak olarak yer almakta olup esasen uyuşmazlık da bu noktadan kaynaklanmaktadır. İlk derece mahkemesince tarafların marka işaretleri arasına benzerlik bulunduğu kabul edilerek, yazılı şekilde karar verilmişse de taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi, bir coğrafi yer adı olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.11.1999 tarih, …. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, buna göre dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet …” ibareli markalarında “…” ibaresi ortak olsa da anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, bunun dışında davacının “…” ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiğini de ispatlayamadığı, buna göre dava konusu başvuruda yer alan diğer kelime unsurunun dava konusu başvuruyu davacının … markalarından farklılaştırdığı, bu haliyle dava konusu başvuru ile davacının anılan marka işaretleri benzer olmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, aynı gerekçelerle davacının unvanı ve “…” ve “….” ibareli alan adlarından kaynaklanan SMK’nın 6/6 maddesine dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Ancak davacının 2018/07393 sayılı markası ve “…” ibareli alan adı yönünden aynı sonuca varmak mümkün değildir. Zira, yukarıda açıklandığı üzere “…” ibaresinin başka ilave ve eklerle tescili mümkün ise de davacının 2018/07393 sayılı markası ve bahsi geçen alan adında yer alan “…” ibaresinin Türkçe okunuşu olan “…” kelimesinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığı, bu hali ile dava konusu başvuruda “…” ibaresi yanında yer verilen ilave kelimenin dava konusu başvuruyu davacının 2018/07393 sayılı markasından ve “…” ibareli alan adından farklılaştırmaya yetmediği kanaatine varıldığından davacının 2018/09393 sayılı markası ile dava konusu başvuru arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunduğu gibi davacının bahsi geçen alan adı ile dava konusu başvurunun da benzer olduğu kabul edilmiştir.
Davacının 2018/07393 sayılı markası ile dava konusu başvurunun, kapsamları yönünden karşılaştırmasına gelince, 2018/07393 sayılı markanın 44. sınıf hizmetler yönünden tescilli olup, dava konusu başvuru kapsamında da 35. sınıf hizmetler yer almaktadır. Mahkemece alınana bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, bahsi geçen markalar kapsamında yer alan hizmetler aynı veya aynı tür hizmetler olmadığı gibi benzer hizmetler de değillerdir. Bu duruma göre davacının 2018/07393 sayılı markası ile dava konusu başvuru arasında işaretler bakımından benzerlik bulunmasoına rağmen emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, yine davacının ne dava konusu başvuruya itirazı aşmasında ne de dava dilekçesinde dava konusu başvuru ile benzer bulunan “”…” alan adlı internet sitesinin uyuşmazlık konusu 35. sınıf mallar bakımından kullanıldığına dair bir delil sunmadığı, bu bağlamda davacının bahsi geçen alan adı yönünden de SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca tüm sınıflar yönünde reddi gerektiği ileri sürülmüşse de, mahkemece alınan bilirşi raporunda da açıklandığı üzere bahsi geçen maddedeki koşullar ispatlanamadığı, SMK’nın 5/1-f maddesi anlamında dava konusu başvurunun tescili engeli de bulunmadığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki iddialarına da itibar edilmemiştir.
Ayrıca iltibas oluşturmayan marka başvurusunun kötü niyetli kabul edilemeyeceği gibi haksız rekabette teşkil etmeyeceğinden, davacının bu iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, taraf vekillerinin, istinaf başvurularının, davacı vekilinin istinaf başvurusu kararın gerekçesi yönünden olmak üzere, kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2021 gün ve 2020/325 Esas – 2021/220 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece ve istinaf aşaması yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı … …. tarafından istinaf aşamasında yapılan 33,30-TL posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 195,40-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,

9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan istinaf başvurusunda peşin olarak alınan 59,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
11-Davalılardan istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,

12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip