Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1304 E. 2023/1227 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1304
KARAR NO : 2023/1227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2021
NUMARASI : 2020/226 E. – 2021/111 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/03/2021 tarih ve 2020/226 E. – 2021/111 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2014/90240, 2014/90239 Sayılı ve “…”, “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2019/33267 kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın kısmen reddine karar verildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından kısmen reddedildiğini, oysa dava konusu markanın kısmen tesciline karar verilen emtia yönünden taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu, söz konusu tescilin müvekkilinin markalarının itibarına zarar vereceğini, söz konusu marka başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … ibareli marka üzerinde üstün ve mutlak hak sahibi olduğunu, müvekkili ile… arasında 20.01.2014 tarihinde imzalanan Stratejik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Borsa İstanbul bünyesinde yer alan tüm piyasaların ortak işlem ve işlem sonrası platformda hizmet vermesine yönelik … teknolojik dönüşüm programının pay piyasasını içeren ilk fazı kapsamında işlem sistemi, veri yayın sistemi, gözetim sistemi, endeks hesaplama sistemi, işlem sonrası sistemleri ile operasyonel veri tabanları ve raporlama alt yapısının başarılı bir şekilde Kasım 2015 tarihinde devreye alındığını, Türkiye gündeminde olan … markasına ilişkin olarak müvekkilinin 22 yılı aşkın süredir hisse senedi piyasasında kullanılan emir işlem sisteminin… ile yapılan işbirliği neticesinde geliştirilen bir proje olan … olarak değiştiği, basın yayın organlarında yer aldığını, … sisteminin yalnızca hisse senedi piyasasında değil, müvekkilinin 5746 sayılı … AR-GE merkezi başvurusunun 2016 yılında Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandığını, müvekkilinin 2014/902389 sayılı … ve 2014/90240 sayılı … markalarının davalının dava konusu marka başvurusundan önce tescil edildiğini, müvekkilinin söz konusu … ibaresi üzerinde üstün ve mutlak hak sahibi olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2020-M-1453 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2019/33267 başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka başvurusunun kapsamından bir kısım hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, ancak kalan hizmetlerle ilgili böyle bir benzerlik durumunun söz konusu olmadığını, diğer yandan tescilsiz bir marka gerekçe gösterilerek SMK madde 6/3 gereğince yapılan itirazın değerlendirilmesinde ise söz konusu markanın ilgili sektörde belirli bir bilinirlik düzeyine erişmiş olması, markasal olarak aktif ve yoğun bir şekilde kullanımının gerektiğini, davacının söz konusu … ibaresini Türkiye’de kesintisiz ve süreklilik arz eder biçimde, ticari etki oluşturacak şekilde ve başvurunun tescilini engelleyecek mahiyette bir markasal kullanımı ispatlayamadığını, kötüniyetin somut deliller ile ispat edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markalar arasında benzerlik olmadığını ve benzer alıcı kitlesine hitap etmediğini, davalı şirketin ticaret siciline kayıt tarihinin Kasım 2015 olduğu gerçeği karşısında davalının davacının markasını taklit etmesinin mümkün olmadığını, davalı şirket ile davacının iştigal alanları, faaliyetleri, hitap ettikleri kesim ve hedef tüketicileri, son kullanıcılarının birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacının markasının aktif ve yoğun kullanılarak davalı şirket markasının tescilini engelleyecek mahiyette bir markasal kullanımının söz konusu olmadığını savunarak, savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında bırakılan 35. sınıf hizmetlerin davacının adına tescilli markalarının kapsamında yer almadığı, dolayısı ile somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği koşulunun oluşmadığı, başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı ya da benzer olması gerektiği, taraf markaları benzer ise de marka kapsamındaki emtia farklı olduğundan iltibas ihtimalinin oluşmayacağı, dava dosyasına sunulan belgelerin davacının gerçek hak sahipliği iddiasını ispata elverişli olmadığı, davalı şirketin kötüniyetli bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, usul hükümlerine uyulmadan ve eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporuna karşı itiraz edilmiş olup, itirazların bilirkişi heyetince değerlendirilmesi açısından ek rapor alınması yoluna gidilmesi gerekirken, ek rapor alınmadığı gibi, gerekçede de bu itirazların giderilmediğini, kararın salt bu yönden dahi istinaf yargılaması neticesinde kaldırılması gerektiğini, müvekkiline ait “…” ve “…” markalarının tanınmışlığına ilişkin olarak dosyaya sunulan kapsamlı delillerin varlığına rağmen, mahkeme kararında belirtilen emtialar arasında ayniyet/benzerlik ilişkisi bulunmadığı ve somut olayda gerçek hak sahipliği iddiasına bağlı sonuçların oluşmadığı yönündeki kanaatin 6769 sayılı Kanunun ruhuna aykırı bulunduğunu, 6769 sayılı Kanun’un 6/5. maddesinin, tanınmış markaya, her durumda koruma sağladığını, müvekkilinin markaya yaptığı yatırım, markayı taşıdığı uluslararası seviye ve tanınmışlık dikkate alındığında, “…” ve dava konusu “…” markalarının halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan markalar olduğunu, davalıya ait … markasında yer alan bazı hizmetlerin, müvekkiline ait itiraza dayanak … ve … markalarının kapsamına giren hizmetlerle benzer/aynı olduğunu, kötüniyet iddiasının tarafımızca ispat olunamadığı belirtilmiş ise de, bu konuda yeterli inceleme gerçekleştirilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalı şirketin dava konusu marka başvurusu kapsamında bırakılan hizmetlerin davacı adına tescilli itiraza mesnet markaların kapsamında yer almadığı, bu açıdan somut olaya SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanamayacağı, diğer yandan somut uyuşmazlık açısından emsal alınabilecek nitelikte bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/187 Esas, 2022/4502 Karar ve 06/06/2022 Tarihli kararında, “…” ibareli marka ile “…” ibareli marka arasında benzerlik bulunmadığının belirlendiği, ayrıca davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin somut ispatın sağlanamadığı, öte taraftan Yargıtayın az önce anılan kararında markalar arasında benzerlik bulunmadığı için somut olay açısından da tanınmışlık hususunun tartışılmasına gerek olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip