Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1298 E. 2022/702 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ … D I N …
K … R … R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/12/2016 tarih ve 2015/157 E. – 2016/615 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin asıl unsuru “… …” ibaresinden oluşan markaların ve “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2013/43782 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve koruma kapsamının belirlenmesinde bu hususun da dikkate alınması gerektiğini, davalı markasının hiçbir ayırt edici vasfı olmadığı gibi tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden davalının herhangi bir üstün hakkının da bulunmadığını, müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, markaların karıştırılacağını, tüketicilerce dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını ileri sürerek, YİDK’in 2015-M-109 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2013 43782 nolu tescil nolu “… …” ibareli marka ile davacı markaları arasında 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu markanın, davacı markaları ile benzer olmadığı kanaatine varıldığından, 556 Sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, mahkemece denetime elverişliliği bulunmayan bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak karar verildiğini, rapora itirazlarının karşılanmadığını, mahkeme kararının aksine dava konusu marka ibareleri arasında karıştırılma ihtimalinin çok yüksek bulunduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin seri markaları “….. şekil”, “…-… şekil”, “…”, “…”, “…-…”, “….. …”, “…”, “….. …”, “…”, “…” vb. ibareli markalarını ihtiva ederek oluşturduğu “…” ibareli markasının, herhangi bir ayırt edicilik unsuruna sahip olmadığı gibi dava konusu marka ile müvekkilin sayılan markaları arasında görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik olduğunu, birbirlerini çağrıştırdıklarını, söz konusu markaların esas ve tamamlayıcı unsurları karşılaştırıldığında ayırt edilemeyecek derecede birbirlerine benzediklerini, bu anlamda markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle markalar şekil, sözcük vs.. açıdan farklı unsurlardan oluşuyor olsalar dahi markaların birbirini çağrıştırması halinde markalar arasında benzerlik olduğunun kabul edileceğini, müvekkil şirketin “… …” markası ile toplumun her kesimine hitap etme amacıyla faaliyetini sürdürdüğünü, tüketiciler nezdinde seri marka izlenimi olan markalarının “tanınmış marka” vasfını haiz olduğunu, bu nedenle müvekkilin seri marka niteliğindeki markalarıyla aynı sınıfta tescili talep edilen dava konusu markanın söz konusu görsel ve fonetik benzerlikle tüketicilerin zihninde doğrudan müvekkilinin seri markalarını çağrıştıracağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 25. sınıf malların, yalnızca davacının itirazına mesnet 2008/67187 ve 2012/104887 sayılı “… …” asıl unsurlu markaların kapsamlarında yer aldıkları, bu markalar ile dava konusu başvuru arasında ise 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden bu markaların tanınmış olmalarının da başvurunun reddine yol açmayacağı, bunun dışında davacının “…” ibareli markalarının kapsamları ile dava konusu başvurunun kapsamındaki mallar arasında benzerlik olmadığından, bu markalar yönünden de KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının gerçekleşmediği, öte yandan davacının “…” ibareli markalarının tanınmış olduklarının da ispat edilemediği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2022

….