Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1289 E. 2022/1192 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1289 – 2022/1192
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1289
KARAR NO : 2022/1192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2015/1206 E. – 2021/376 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarih ve 2015/1206 E. – 2021/376 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının … İşletmesinde bulunan ocaktan, tüvenan cevher ve ara dekapaj nakliyesi işini ihale usulü ile alt işverenlere vermekte olduğunu ve müvekkili şirketin de, davalı kurumdan 3.400.000 ton tüvenan cevherin ve 100.000 ton ara dekapajın nakliyesi işini 02/11/2011 imza tarihli sözleşme ile ihale aldığını, davalı kurumdan ihale ile iş alan tüm firmaların davalı kurumda alt işverenler değiştiği halde çalışmasına devam eden şoförler ile bu hizmeti verdiğini, davalı kurumdan müvekkili şirket tarafından ihale ile alınan nakliye işine ilişkin taraflar arasında 02/11/2011 tarihinde sözleşme akdedildiğini, 31/12/2012 tarihinde işin sona ereceğinin kararlaştırıldığını, ancak işin toplam bedelinin % 20 sine kadar iş artışı yapıldığını bu nedenle müvekkili şirketin 31/12/2012 tarihinden sonra da hizmet vermeye devam ettiğini, 13/02/2013 tarihinde ise yeni dönem ihale işlemleri yapılmadan müvekkili şirkete bir faks metni gönderilerek “hizmet alım işini 13/02/2013 saat 24:00’da sonlandırmanız gerekmektedir ” şeklinde bildirim yapıldığını, bildirim sonrasında işçiler tarafından alacaklarının tazmini için Eskişehir 1. ve 2. İş Mahkemelerinde dava açtıklarını, davalı kurumun ise ihale sebebi ile istihdam edilen işçilerin tüm alacaklarını müvekkili şirkete ait teminat mektupları ile nakit teminatından tahsil etmek istediğini, davalı kurumun müvekkili şirkete ait teminat mektuplarından tahsil etmek istediği meblağın işçilerin tüm çalışma sürelerine ilişkin kıdem ihbar teminatları ile yıllık izi ücretlerine ilişkin meblağlar olduğunu ve farklı şirketlerde geçen çalışma sürelerinin de tamamından sorumlu tutulması hakkaniyete ve de taraflar arasında sözlemeye aykırı olduğunu, 20 kişinin kıdem tazminatlarının ve sair alacaklarını doğmasında davalı kurumun kusurunun bulunduğunun tartışılmaz olduğunu, davalı kurumun kusuru sebebi ile de müvekkili şirketten söz konusu bedellerin talep edilmek istenmesinin yasaya ve taraflar arasında sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkili şirkete işçilik alacağı olarak 13,959,19 TL bildirildiği halde, kendi beyan ve tespitleri ile bağlı olan davalı kurumun 267.783,40 TL işçilik alacağının üstelik de sözleşmede önceki dönemlere ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı halde müvekkili şirketten talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davaya konu edilen meblağ kadar davalı kuruma müvekkil şirketin 207.785,46 TL borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kurumun davacı şirket ile 02/11/2011 tarihinde … İşletme Müdürlüğü İhtiyacı … 3.400.000 Ton … Tesisine 100.000 Ton … Sahasına Nakliyesi ve tahliyesi işine ilişkin sözleşme imzalandıklarını, davacı ile imzaladıkları sözleşme hükümlerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek derecede açık ve net olduğunu, tacir olan ve hizmet alımı işe iş üstlenen davacının sözleşme hükmünü bilmemesinin veya anlayamamasının mümkün olmadığını, bu dosyada hukuki sorunun davacının çalışanların mahkeme kararlı ile tahsil ettikleri kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretlerinden son alt işverinin sorumluluğu noktasında toplandığını, Yargıtay kararlarında son alt işverinin sorumlu olduğuna ilişkin kararların artık yerleşmiş olduğunu, müvekkili kurum tarafından işçiler için toplam 267.783,40 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişiler tarafından oluşturulan 09/07/2020 tarihli raporda, davalının davacıya rücu edebileceği tutarın 84.653,23.TL kabul edilmesi halinde, davalının davacıya rucü edebileceği tutarın toplamda 84.653,23 + 5.113,98 faiz = 89.767,21.TL olup bundan, nakit teminat mektupları 20.547,62.TL ile … Bankasının 111.000,00.TL teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödemelerin toplamı olan 131.547,62 TL düşüldüğünde davacının 131.547,62 – 89.767,21 = 41.780,41 TL’nin istirdadını 19/01/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte talep edebileceği belirtilmiş olup, yine 27/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 75.188,29 TL işçilik alacakları yönünden davacı tarafın sorumlu tutulduğunu, faizi ile birlikte alacağın toplamının 84.653,23.TL olduğunun belirtildiği, bilirkişilerin raporu gerekçeli ve denetime açık olup karar ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, buna göre, davalı kurumun 10/06/2015 tarihli talep yazısına istinaden 267.783.40.TL’ davacı şirketin işçi alacaklarından sorumlu olduğu, 84.653,23.TL mahsup edildiğinde davacı şirketin davalı kuruma toplam 183.130,17.TL borcu bulunmadığının tespiti ile davacı tarafın açtığı menfi tespit davası aynı zamanda istirdat davasına dönüşmüş olduğundan, bilirkişi raporu ile davacı tarafından, davalı tarafa teminat mektuplarının paraya çevrilmesi nedeni ile yapılan ödeme ile birlikte 41,780,41.TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, buna göre davacı tarafın istirdat davasının da kabulü ile, davacının davalıdan 41,780,41.TL istirdat alacağının 19/01/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, sözleşmede sorumluluğun davacıda olduğunun kararlaştırıldığını, teminat mektubunun sözleşmenin teminatı olduğunu, işçi alacaklarının yüklenicinin sorumluluğunda olduğunu, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu olmadığını, davacının tacir olduğunu, imzaladığı sözleşmeden sorumlu olması gerektiğini, dosya kapamındaki alacaklardan davacının sorumlu olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, ıslah ile istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 01/11/2011 tarihli taşıma sözleşmesi imzalanmış, bu sözleşme 13/02/2013 tarihinde sona ermiştir. Bu tarihten sonra işçiler tarafından alacaklarının tazmini için İş Mahkemelerinde dava açılmıştır. Davacı tarafça, davalı kurumun ihale sebebi ile istihdam edilen işçilerin tüm alacaklarının davacının nakit teminatından tahsil etmek istediğin ileri sürelerek iş bu dava açılmıştır. Dosya kapsamında bulunan iddialara göre davacı taraf davalı ile arasındaki sözleşme tarihinden önceki dönem işçi alacaklarından sorumlu bulunmadığını ileri sürmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Buradaki sorumluluk, işçiye karşı olan sorumluluğu ifade etmekte olup asıl işveren ile alt işveren, kendi aralarında yapacakları bir sözleşme ile bu sorumluluğun aralarında nasıl paylaştırılacağını kararlaştırabilirler.
Somut olayda da, …Genel Müdürlüğü … İşletme Müdürlüğü İhtiyacı … 3.400.000 Ton … Tesisine 100.000 Ton … Nakliyesi ve Tahliyesi İşine İlişkin Sözleşmenin; Kesin Teminat ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi başlıklı 5.3.1. Maddesi ile 5.3.2. Maddesi ile “sözleşme konusu işle ilgili olarak Teşekkülün, ücret, tazminat, prim vb. her ne ad altında olursa olsun işçilere ve Sosyal Güvenlik Kurumuna yapmak zorunda kalacağı ödemelerden yüklenici sorumlu olup, teşekkülün yazılı uyarısı üzerine bu bedelleri faizi ile ödemeyi kabul eder.” içerikli 8.6. Maddesi ve …Genel Müdürlüğü … İşletme Müdürlüğü … … Nakliyesi Teknik Şartnamesi’nin; “Yüklenici işin başlangıcından kabulü yapılıncaya kadar işin her döneminde 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili tüzük ve yönetmelikleri, Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer iş mevzuatı ile ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklere uymak zorunda olup, su konulardan dolayı doğrudan kendisi sorumludur” içerikli 12.3. Maddesi, “Yüklenici, daha önceki alt yüklenicilerde çalışan işçileri çalıştırması halinde doğacak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin vb. Alacaklardan sorumludur” içerikli 12.7. maddesi bir arada irdelendiğinde işçi alacak ve tazminatlarından kaynaklanan sorumluluğun, davacı yükleniciye bırakıldığı anlaşılmaktadır.
O halde, davacı yüklenici/alt işverenin çalıştırdığı işçilerin, işçilik alacak ve tazminatlarından davacı alt işveren sorumlu olup, bu sorumluluğun sözleşme ile belirlenmediği hallerde tarafların yarı yarıya sorumlu olmalarına ilişkin Yargıtay kararlarının, somut olayla bir ilgileri bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, davacının davaya konu sözleşme kapsamında çalıştırdığı işçilerin işçilik alacaklarından, iç ilişkide davacı sorumludur. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir (23. Hukuk Dairesinin 15.03.2016 tarih, 2015/3336 E., 2016/1610 K.-30.11.2015 tarih, 2015/1672-7804 E.,K. Sayılı ilamları ile 11. Hukuk Dairesinin 28.02.2017 tarih, 2015/12993 E.,2017/1176 K.-16.12.2014 tarih, 2014/13836-19842 E.,K. Sayılı ilamları).
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davacının menfi tespit talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarih ve 2015/1206 E. – 2021/376 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70,TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 3.548,46 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.467,76‬.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından bakiye karar harcı olarak yatırılan 11.100,18.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil etttiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 9.200,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 55,00.TL posta masrafı, istinaf aşamasında 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 217,10.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 3.840,91.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.