Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1275 E. 2023/1241 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/04/2021 tarih ve 2020/173 Esas – 2021/169 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket vekili ile davalı … .. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirketin 2019/29645 sayılı “by … …+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince adına tescilli “…” ve “… …” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz edildiğini, davalı Kurum tarafından müvekkilinin “…” ibareli markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılma tehlikesinin olduğu gerekçesiyle itirazın kısmen kabulüne karar verildiğini ve başvuru kapsamından 01. sınıf malların tamamıyla bu mallara özgü 35. sınıftaki perakendecilik hizmetlerinin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bunun dışında kalan hizmetler yönünden ise müvekkili itirazının reddedildiğini, davaya konu YİDK kararında da kabul edildiği üzere müvekkili markalarıyla birebir aynı hizmetleri içeren davaya konu “by … …” ibareli başvurunun ve müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markalarının kök sözcüğü ve esas unsurunun müştereken “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılabilecek düzeyde benzer bulunduğunu, “…” markasının tanınmışlığı karşısında dava konusu YİDK kararının bu yönden de yerinde olmadığını, dava konusu başvurunun, müvekkilinin ticaret unvanı, alan adı, isim hakkı ve önceye dayalı üstün markasal gerçek hak sahipliğine ilişkin Paris Sözleşmesinin 8. maddesi ile TTK, SMK ve MK’nın ilgili maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini, davaya konu marka başvurusunun kötü niyete dayandığını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-3278 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında kalan hizmetlerin davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerle benzer olmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvuruna konu işaret ile davacı markaları farklı olduğundan markalar arasında bir karışıklık doğması ihtimalinin bulunmadığını, müvekkiline ait markanın “by … … şekil” biçiminde olduğunu, markanın içerdiği tüm unsurlar itibariyle bir bütün oluşturduğunu, davacı markalarının “…” ibareli bulunduğunu, “…” ibaresinin bir isim olduğunu, ne sadece …, ne de sadece oğlu ibaresi itibariyle korunabilir olmadığını, korunmasının bütün olarak mümkün olduğunu, “…” ibaresinin herkesin bildiği bir ilçe adı bulunduğunu ve yalnız başına ayırt ediciliğinin olmadığını, başvuru kapsamında kalan 35/1-4.sınıf hizmetlerin genel olarak yetişkinlere ve birçoğunun da özellikle profesyonellere hitap ettiğini, ürün ve hizmetlerin satın alınması için uzun süre ayrılması, yüksek dikkat ve özen gösterilmesi gerektiğini, davacının markasının tanınmış olmadığını, davacı tarafın kötü niyet iddiasını ispatlayabilecek herhangi bir delil sunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı tarafın davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesine ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu 35/01-04. sınıftaki hizmetlerin, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel benzerlik bulunduğu, dava konusu marka ile davacı markaları arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali olduğu, dava konusu markanın davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markanın itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği, davalının yeni bir marka için tescil başvurusunda bulunması eyleminin kötü niyetli bir eylem olarak değerlendirilmeyeceği, dolayısıyla davalının kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2020-M-3278 sayılı kararının tescile konu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online pazar yeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Bilgisayar veri tabanındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri. Açık artırmaların düzünlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” bakımından iptaline, belirtilen hizmetler yönünden davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu marka başvurusu 01. ve 35. sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetleri kapsadığını, idari aşamada yapılan incelemede, başvuru ile davacı tarafa ait markalar arasında belli düzeyde benzerlik olmasının yanı sıra markaların kısmen aynı/aynı türden emtiada tescilli olduğunun ve bu emtia yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğunun tespit edildiğini, bu nedenle, başvuru kapsamında yer alan bir kısım emtianın başvuru kapsamından çıkartıldığını, başvuru kapsamında kalan hizmetler ile itiraza dayanak markaların kapsamında kalan mal ve hizmetler arasında ise benzerlik olmadığını, dolayısıyla başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraflar arasındaki sulh sözleşmesiyle esas haktan da vazgeçilmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı Şirketin sulh olduklarını, sulh sözleşmesinin, her iki tarafın yetkili temsilcileri tarafından imza olunduğunu, bu sözleşmenin mahkemeye sunulduğunu, sulh sözleşmesi gereği davacı yanın asıl davadan, müvekkilinin de birleşen davadan feragat etmesinin gerektiğini, bununla birlikte markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması sebebiyle de tesis edilen kararın hukuka aykırı bulunduğunu, “…” ibaresinin, herkesin bildiği bir ilçe adı olduğunu ve yalnız başına ayırt ediciliğinin bulunmadığını, başka bazı eklerle birlikte marka olarak tescil edilebileceğini, davacı markaları ile müvekkili markası arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığını, müvekkilinin 2019/29645 sayılı başvurusu sicile marka olarak tescil edilmediğinden hükümsüzlük isteminin kabul edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava,YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşbu dava, davalı Şirketin 2019/29645 sayılı “by … …+şekil” ibareli marka başvurusuna yapılan itirazın kısmen reddine ilişkin YİDK’in 2020-M-3278 sayılı kararının iptali ile söz konusu markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Aynı YİDK kararının iptali için eldeki davanın davalısı tarafından açılan ve önce işbu dava ile birleştirilip, daha sonra davadan feragat edildiği için tefrik edilerek mahkemenin 2020/393 esasına kaydedilen davada, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara yönelik istinaf başvurusu, Dairemizin 2021/921-950 E.K. sayılı kararıyla esastan reddedilmiş, Dairemiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/6386 E., 2023/1103 K. sayılı ilamıyla, “Mahkemece her ne kadar feragat beyanının dosyaya sunulması üzerine davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmişse de, sulh sözleşmesi her iki tarafa doğrulattırılarak iki dosya yönünden sulh sözleşmesi uyarınca birlikte feragat işlemi yapılması gerekirken tek taraflı feragat ile davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesine yer verilerek Dairemiz kararının ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Görüldüğü üzere, işbu dosyaya da sunulan sulh sözleşmesinin her iki tarafa doğrulattırılması ve iki dosya yönünden de sulh sözleşmesi uyarınca birlikte feragat işlemi yapılması hususu, anılan Yargıtay ilamında belirtildiğinden, her iki dosyanın birlikte görülmesi gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, anılan davaların birleştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise diğer davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı şirket vekili ile davalı …. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 22/04/2021 gün ve 2020/173 Esas – 2021/169 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı şirket vekili ile davalı … … ve … vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı şirket ile davalı … … ve … tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde anılan davalı şirket ile davalı … … ve Marka Kurumuna iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip