Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1269 E. 2023/1236 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/04/2021 tarih ve 2020/249 Esas – 2021/172 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2019/45749 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince adına tescilli “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, davalı Kurum tarafından müvekkili itirazının reddine karar verildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarının devamı olarak algılanabileceğini, işletmeler arasında bağlantı olduğu izlenimi doğurabileceğini, marka kapsamlarının da benzer olduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığını, müvekkilinin “…” ibareli ürünlerinin, piyasa değeri, reklam tanıtım faaliyetleri, sponsorlukları gibi hususlar değerlendirildiğinde sektörel tanınmışlığa sahip olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-4518 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusunun kapsamında 35. sınıf hizmetlerin yer aldığını, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, davacının gerekli gereksiz markaları tescil ettirerek gerçekten tescil için başvurusu yapılmış tüm başvurulara itirazda bulunmasının kötü niyet taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvuru kapsamındaki bir kısım hizmetler yönünden emtia benzerliği olduğu, ancak işaret benzerliği şartı gerçekleşmediğinden dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı, davalının kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, söz konusu raporun eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, mahkemece verilen kararda, ortalama tüketicinin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağının, parçalara ayırarak algılamayacağının, işaretin bir bütün olarak algılanmaya elverişli olduğunun belirtildiğini, mahkemece yapılan bu değerlendirmeye katılmanın mümkün olmadığını, müvekkilinin davaya konu ”…” markasını kullanarak seri marka oluşturma gayreti içerisinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Markalar Dairesinin ret kararının kaldırılması istemiyle davacının gerçekleştirdiği yeniden inceleme taleplerinin, … YİDK’in 19.05.2020 tarih, …. sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, ret kararının davacıya 21/05/2020 tarihinde tebliğ edildiği, görülmekte olan davanın da 25/08/2020 tarihinde açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “Kamu Düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir (6100 sayılı HMK’nın 114 – 115. maddeleri).
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 5000 sayılı Kanun’un 15/C maddesinde, … nihai kararının YİDK tarafından tesis edilen karar olduğu, bu kararlara karşı, kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Burada öngörülen süre hak düşürücü nitelikte olduğu gibi Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/03/2014 gün ve 2014/3072 E.-4547 K. sayılı, 01/06/2015 gün ve 2015/2531 E.-7355 K. sayılı emsal kararlarından anlaşılacağı üzere bu husus, dava şartıdır. Buna göre, iptali istenen YİDK kararının davacıya 21.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 25.03.2020 tarihli 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile dava açma sürelerinin 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durdurulduğu, daha sonra 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair” 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi birinci fıkrasında düzenlenen durma süresinin, 01.05.2020 tarihinden 16.06.2020 tarihine kadar uzatıldığı, 7226 sayılı Kanun ile pandemi dolayısıyla uzayan süreler dikkate alındığında dava açmak için hak düşürücü sürenin 15.06.2020 tarihinde başlayıp 17.08.2020 tarihinde dolduğu, somut davanın ise iki aylık hak düşürücü süre ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dolduktan sonra ve 25.08.2020 tarihinde açıldığı, öte yandan iki aylık hak düşürücü dava açma süresinin ise 6100 sayılı HMK’nın tayin ettiği bir süre olmadığı, bu nedenle adli tatil de dahil olmak üzere sürenin işleyeceği ve uzamayacağı gözetildiğinde, eldeki davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılmış, bu husus dava şartı niteliğinde olduğundan resen dikkate alınmış ve YİDK kararının iptaline yönelik davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Marka hükümsüzlüğüne ilişkin davanın incelenmesine gelince; 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davalı adına tescilli 2019/45749 sayılı markanın kapsamında 35. sınıf hizmetler yer almaktadır. Davaya dayanak davacının 2017/75938, 154898, 205934 sayılı markaları ise 30. sınıf malları içermektedir. Ticari bir malı üretenin bu malı satışa sunması ticari hayatın gereği olduğundan, davacı markalarının kapsamında bulunan 30. sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” malları ile bu malların satışına özgü 35. sınıftaki perakendecilik hizmetleri arasında benzerlik mevcuttur. Bunun dışında kalan başvuru kapsamında kalan hizmetlerle, davaya dayanak davacı markalarının kapsamlarındaki 30. sınıf mallar arasında, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında bir benzerlik bulunmamaktadır. Her ne kadar dosyada mevcut bilirkişi raporunda, dava konusu markanın kapsamında yer alan 5.,29. ve 32. sınıftaki bir kısım malların satışına özgü perakendecilik hizmetlerinin de, davacı markasının kapsamındaki 30. sınıf mallarla benzer olduğu açıklanmış ise de, davacı markalarının kapsamında 5.,29. ve 32. sınıf malların bulunmadığı, bir an için 30. sınıf mallarla yukarıda belirtilen sınıflardaki mallar arasında kısmen benzerlik kurulması mümkün ise de bunun, anılan malların satışına özgü perakendecilik hizmetlerine de sirayet ettirilemeyeceği düşünüldüğünden, Dairemizce bu değerlendirmeye iştirak edilmemiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; davacı tarafın markaları “.” ibarelidir. Söz konusu markalarda yer alan “…” ibareleri, anlamları itibariyle tanımlayıcı nitelikte olduklarından, başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Dava konusu davalı markası ise “…” ibareli olup, markanın asli unsuru bir bütün olarak “…” ibaresidir. Taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi, 30. sınıf mallar yönünden doğrudan doğruya tanımlayıcı ya da tasviri bir işaret olmadığından, ayırt edici niteliği haiz olup, bu ibarenin, davalı markasında da aynen asli unsur olarak kullanılması, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğe yol açmaktadır. Gerçekten de her ne kadar davalı markasında “…” ibaresi de asli unsur olarak kullanılmış ise de “…” ibaresine markanın başında yer verilmesi, bu ibarenin tasviri ya da tanımlayıcı biçimde kullanılmaması, vurgunun “…” ibaresi üzerinde de toplanması gözetildiğinde, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı kanaatine varılmış ve sonuç olarak taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu ve davalı markasının hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.

Her ne kadar davacı tarafça, tanınmışlık ve kötü niyet vakıalarına da dayanılmış ise de her iki iddianın da dosya kapsamındaki delillerle ispat edilemediği anlaşıldığından, bu iddialara itibar etmek mümkün olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 22/04/2021 gün ve 2020/249 Esas – 2021/172 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemine ilişkin davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğüne ilişkin davanın KISMEN KABULÜ ile davalı … adına tescilli 2019/45749 sayılı “…” ibareli markanın, 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya dair istemin REDDİNE,
4-Davacı tarafından YİDK kararının iptali istemine ilişkin açılan dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin açılan dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 215,45 TL’nin davalı …’ten alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından YİDK kararının iptali istemine ilişkin açılan dava yönünden davalı … ve davalı …kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından ve istinaf kanun yoluna başvuranın aleyhine olacak biçimde hüküm kurulamayacağından ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumuna verilmesine,
7-Davacı tarafından marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin açılan davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak anılan davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin açılan davanın reddedilen edilen kısmı yönünden davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 165,50 TL tebligat ve posta masrafı ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 87,00 TL istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.664,6‬0 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/3’ü olan 888,20 TL’ye, 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 997,00 TL’nin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar … ile davalı …tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.