Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1268 E. 2023/1235 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/04/2021 tarih ve 2020/83 Esas – 2021/162 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin çok sayıda “…” ve “…” esas veya münhasır unsurlu tescilli markasının bulunduğunu, söz konusu markalardan bir kısmının tanınmış … çatı markasıyla birlikte kullanıldığını, davalı Şirketin ise 2018/115666 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa gerek müvekkili markalarının gerekse de dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu başvuruda farklı olarak yer verilen “…” ibaresinin, başvuru kapsamındaki hizmetler açısından ayırt edici olmadığını, bu durumun markaların karıştırılması sonucunu doğuracağını, dava konusu başvurunun, tescili halinde müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiğini, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağını, müvekkili markalarının itibarının zarar göreceğini ayırt edici karakterinin zedelenebileceğini, dolayısıyla başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini, ayrıca sayısız miktarda seçenek özgürlüğü varken uzun yıllar boyunca yurt içi ve yurt dışında bilinirliği yüksek markalara sahip müvekkilinin “…” ve “…” markalarına benzer bir marka olan “…” ibareli markanın tescili talebi ile başvurulmasının, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğu ihtimalini de kuvvetlendirdiğini, başvurunun haksız rekabete hazırlık amacıyla yapıldığını ve iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-11220 sayılı kararının iptaline, 2018/115666 sayılı başvuru tescil edilmiş ise 42. sınıfta yer alan hizmetlerin tamamı açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetini gösteren hiçbir delilin davacı tarafından sunulamadığını, müvekkili adına tescilli … markası ile davaya konu edilen … ibarelerinin yazılımı, tasarımı, renkleri, yazı karakterleri itibariyle birbirinden farklı olduğunu, … nezdinde içinde “…” ibaresi geçen tescilli birçok markanın bulunduğunu, … kelimesinin ülkemizde neredeyse her sokak başında ticarethanelerin tabelalarında yaygın olarak kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalıya ait marka ile davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının yeterli bilgi ve belge ile ispatlanamadığı, bu nedenle SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen koşulların sağlanmadığı, davalının kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi heyeti raporuna yönelik itirazları karşılanmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkili adına tescilli ve itiraza mesnet olarak ileri sürülen markaların esas unsurunun “…” veya “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu başvurunun ise “…” ibareli olduğunu, müvekkili markalarının asli unsurunu içeren “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda aynen kullanıldığını, bu durumun markaların benzerliğini mutlak hale getirdiğini ve SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerektiğini, dava konusu başvuruya eklenen “-…” ibaresinin, markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte olmadığını, müvekkiline ait “…” ibareli markaları gören/bilen/duyan ortalama zeka seviyesine sahip bir tüketicinin davalının “…” markasını gördüğünde, doğrudan müvekkilince önceki tarihlerde tescil edilmiş ve kullanılmaya başlanmış ve seri marka niteliği kazanmış markaları ile irtibat kurarak müvekkilin yeni bir marka tescil ettirdiğini düşüneceğini, mahkeme kararında müvekkili markalarının tanınmışlığının göz ardı edilerek hatalı bir sonuca varıldığını, oysa SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluştuğunu, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu, ayrıca somut olayda haksız rekabetin bulunduğunu, haksız rekabete hazırlık amacıyla yapılan marka başvurusunun iyi niyetli olduğundan söz edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, bilirkişi, uzman anlamlarına geldiği ve ticaret hayatında sıklıkla kullanıldığı, herkesin kullanımına açık bu ibarenin davacının tekeline bırakılamayacağı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.11.2022 tarih, 2021/4295 E., 2022/8140 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere tanımlayıcı olan ibarelerin iltibas değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gerektiği, öte yandan tanımlayıcı olmakla birlikte tescili sağlanan ibarelerin sadece tescilin sağlandığı gerekçesiyle kullanım tekelinin kimseye bırakılamayacağı, “…” ibaresinin de başvuru kapsamındaki 42. sınıf hizmetler yönünden tanımlayıcılığa yakın bir ibare olduğu ve bu kapsamda dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, dosya kapsamındaki delillerle davacı markalarının tanınmış olduklarının ispat edilemediği, başvurunun kötü niyetli de olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip