Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1259 E. 2023/1173 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1259 – 2023/1173
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1259
KARAR NO : 2023/1173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI : 2019/159 E. – 2020/200 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali İle Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2020 Tarih ve 2019/159 Esas – 2020/200 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin, 2017/107734 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna itirazlarının davalı kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin “T/02528” sayılı “…” tanınmış markasının ve “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin markası ile davalı şirketin “…” başvurusu arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, tüketicinin başvurudaki “p” harfini gördüğünde müvekkili şirketin akıllara geleceğini, anılan markanın müvekkilinin bir seri markası olduğu algısı yaratacağını, yine müvekkilinin “…” ibareli markasının da bulunduğunu, müvekkili şirketin markalarının dizel ve benzin yakıtlar yönünden bilindiğini, “…” markasının ise “…” alanında bilinir hale geldiğini ileri sürerek, davalının dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK kararının iptali ve tescil edilmesi halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru ile davacı markaları arasında ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek bir benzerliğin bulunmadığını, davacının markaları ile dava konusu markanın farklı ticari kaynaklardan geldikleri algısı yarattıklarını, davacı markasının tanınmış olmasının o marka ile benzerlik içeren markaların her durum ve şartta tesciline engel olacağı anlamına gelmeyeceğini, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket, davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2017/107734 sayılı başvuru kapsamındaki emtiaların, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki emtialar ile aynı veya benzer olduğu, bununla birlikte taraf markaları arasında tek tek görsel, kavramsal ve fonetik unsurlar yönünden doğrudan biz benzerlik bulunmadığı gibi bütünsel açıdan yarattıkları izlenimler itibariyle de birbirleri ile benzer algılar oluşturmadığı, dava konusu markanın, davacının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağından ve bu şekilde mal ve hizmet satışlarını artıracağından söz edilemeyeceği, işaretler arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir iltibas ihtimalinin mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen akaryakıt dağıtım ve madeni yağ şirketi olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkiline ait markaların …’ne ait marka ile benzerlik taşımadığı yönünde hatalı ve eksik bir değerlendirme yapıldığını, itiraz konusu “…” markasının ayırt edici özellik taşımadığını, karıştırılma ihtimaline yol açtığını, davalı şirketin müvekkilinin tanınmışlığından ve pazarından faydalanmak istediğini, müvekkilinin markası ile başvuru markasının kapsamlarındaki mal ve hizmet sınıflarının da aynı ya da aynı tür olduğunu, müvekkili şirketin tanınmış “…” markası nedeniyle SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca farklı sınıflar yönünden de iltibas tehlikesi oluşturduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun davacı markalarından renk ve şekil yönünden de yeterince farklılaştığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 05/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.