Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1258 – 2023/1360
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1258
KARAR NO : 2023/1360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2019/367 E. – 2021/184 K.
DAVACILAR :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve İlan
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarih ve 2019/367 E. – 2021/184 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkillerinin internet servis sağlayıcılarına internet hizmetine ilişkin alt yapı sağladığını ve internet servis sağlayıcılığı lisansı ile internet hizmeti sunduğunu, davalının da internet servis sağlayıcılığı lisansı ile internet hizmeti sunduğunu, davalının gerçekleştirdiği eylemler yoluyla müvekkillerinin tescilli ve tanınmış “…” ve “…” markalarını kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ettiğini, müvekkillerinin markalarının itibarlarından yararlanıldığını ve müvekkilleri aleyhine haksız rekabet ve parazit rekabet eylemlerinde bulunularak haksız kazanç sağlandığını, Rekabet Kurulunun 2017/1509, 2019/1633 ve 2019/8646 sayılı dosyalarında davalı şirketin telefon aracılığıyla yapılan tanıtımlarda “…” ve “…” adına faaliyet gösterdiğini belirtilerek dürüst rekabet ilkelerine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle idare para cezası ile anılan reklamların durdurulması yönünde karar verildiği, müvekkili şirketlere iletilen müşteri şikâyetlerinden anlaşıldığı üzere davalının müvekkillerinin aboneleriyle yapılan görüşmelerde müvekkili müşterilerinin … taahhütlerinin bittiği şeklindeki yanlış bilgilendirmelerde bulunduğunun, satış yaptıklarının, müşterilerin kendilerini arayan işletmenin … olmadığını anlayınca aboneliği iptal ettirmek istediklerininde müşterilerden aldıkları taahhütler nedeniyle cayma bedeli yansıtıldığın anlaşıldığını, müvekkili şirketler tarafından “…” adının kullanılması nedeniyle zarara uğranılmaması için 02.03.2019 tarihinde kamuoyuna duyuruda bulunulduğunu, ayrıca Ticaret Bakanlığına ve Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunulduğunu, davalı hakkında sosyal medyada da çok fazla şikâyet olduğunu, bu şikâyetlerin https://www…. web adresinde yapılan araştırma ile görülebileceğini, davalı tarafından müvekkillerinin markalarının alan adı ve içerikte kullandığı web sitelerinin de oluşturulduğunu, özellikle … markası kullanılarak oluşturulan alan adı ile tüketicilere … izlenimi verilerek satış yapıldığını ve tüketicilerin hiçbir ilgisi olmamasına rağmen … ile sözleşme yaptığına inanarak davalı ile sözleşme yaptığını, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirket tarafından aramalarda, web sayfalarında, web/alan adlarında ve bunlarla sınırlı olmaksızın herhangi bir mecrada ve satış kanalında “…” ve “…” markalarını haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığının ve bu durumun davacıların marka haklarına tecavüz ve davacılar aleyhine parazit rekabet ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüz fillerinin durdurulmasına, davalı şirket tarafından aramalarda, web sayfalarında, web/alan adlarında ve bunlarla sınırlı olmaksızın herhangi bir mecrada ve satış kanalında “…” ve “…” markalarının ve bu markaların geçtiği ifadelerin kullanılmasının önlenmesine, hükmün ulusal düzeyde yayın yapan ve tirajı en yüksek olan beş gazetede ana sayfada yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bilirkişilerin müvekkilin beyan ve itirazlarını değerlendirmeden, deliller toplanmadan salt dava dilekçesinde yer alan iddiaları değerlendirerek verdiği rapor üzerine 12.06.2020 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yargılanma hakkını ihlal ettiğini, müvekkil şirket’in “www.turktelekom.ınfo” url adresli internet sitesi ile hiçbir surette bağlantısının bulunmadığını, burada yürütüldüğü iddia edilen faaliyetlerin sorumluluğunun müvekkiline atfedilemeyeceğini, davacılar tarafından bildirilen 0850 473 75 92 – 0212 824 07 48 – 0850 980 16 53 – 0216 908 08 74 – 0212 824 05 14 – 0216 237 03 59 telefon numaralarının müvekkil şirkete ait olduğu ve müvekkil şirketin söz konusu telefon numaraları üzerinden “…” adına satış/abonelik teklifi yapıldığının iddia edildiğini, ispat külfetinin davacılar üzerinde olduğunu, davacıların iddialarını kesin deliller ile ispatlayamadıkları sürece müvekkilinin karşı ispat yükümlülüğünün doğmayacağını, davacıların müvekkiline ait olmayan telefon numaraları üzerinden yapılan aramaların sorumluluğunun müvekkiline atılmasının hukuka aykırı olduğunu, 02128240748 numaralı telefon üzerinden muhtelif birçok tüketicinin aranarak, müvekkili şirket aboneliğine geçişe zorlandığı, işbu kişilere zaman sınırı konulduğu, yasal zorunluluk adı altında sözleşmelerini yenilemeye zorlandığı iddiasının müvekkil şirket tarafından yapılan herhangi bir arama bulunduğunun ispat edilemediğini, işlemediği bir eylemden ötürü müvekkilinin hukuk çerçevesinde gerçekleştirdiği tanıtım ve reklam faaliyetlerinin kısıtlandığını, mahkeme kararı ile yasaların zaruri kıldığı müşterinin bilgilendirilmesi yükümlülüğünün ihlal edilmesine neden olunduğunu, davacının müvekkilinin internet alt yapısını sağladığını, müvekkili tarafından davacıdan toptan seviyede alınan alt yapı hizmeti kapsamında alt yapı işletmecisi bilgilerinin paylaşıldığını, bu kapsamda müvekkilinin davacının markalarını kullanmadığını, haksız rekabet eylemi doğuracak bir eylem içerisinde bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından,Davalının internet kullanıcısı olan ya da potansiyel tüketiciler ile yapılan görüşmelerde, izni olmadan davacının markalarını kullandığı, bu kullanımlarda davacıları kaynak sağlayıcı olarak göstermek ve aynı zamanda karşılaştırma yapmak suretiyle kendisi ile davacı arasında illiyet bağı kurmaya çalıştığı ve bu kapsamda bu fiilin davacının markalarının tescil kapsamındaki 38. sınıftaki “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). hizmeti” ile ilgili olduğu, “…” ve “…” ibareli markaları ile gerçekleştirilen ilişkilendirmeye dayalı olarak davacıların 2001/21570, 2009/16935, 2007/019161, 2015/85054, 2008/24027, 2008/30264, 2008/51783 sayılı markalarından doğan haklarına tecavüz oluşturduğu, hükmün ilanında davacıların menfaatinin bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı şirket tarafından aramalarda, web sayfalarında ve alan adlarında “…” ve “…” markalarının haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığının ve bu durumun davacı şirketlerin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına, davalı şirket tarafından aramalarda, web sayfalarında, alan adlarında ve bunlarla sınırlı olmasızın herhangi bir mecrada ve satış kanalında “…” ve “…” markalarının ve bu markaların geçtiği ifadelerin “……” ve bunlarla sınırlı olmaksızın tescilli markaların geçtiği tüm ifadelerin kullanılmasının önlenmesine, hüküm özetinin ulusal düzeyde yayın yapan ve trajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına masrafın davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, dava word dökümanı uzantısı ile iletildiğini, ıslak imzalı bir suret olmadığını, güvenli elektronik imza ile dahi imzalı olmadığını, e-tebligat yolu ile tebliğe elverişsiz eklerin müvekkiline iletilmediğini, ihtiyati tedbir şartları oluşmadan talebin kabulüne karar verildiğini, bilirkişilerin yalnızca davacıların beyanları doğrultusunda inceleme yaptığını, bilirkişilerin reddi yönünden karar tesis edilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, davacıların iddialarının somut delillerle ispat edilmediğini, mahkemenin de kararını hangi gerekçeye dayandırdığını açıklamadığını, iddiaya konu telefon numaralarının müvekkiline ait olduğunun ispatlanamadığını, müvekkiline isnat edilen eylemlerle ilgili başka tüzel kişiler aleyhine de para cezalarına hükmedilmiş olmasına rağmen müvekkiline dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, yasal mevzuat hükümleri ve serbestleşme aşamalarının göz ardı edildiğini, Türkiye’de internet altyapı hizmetlerinin tamamı … tarafından sağlandığından müvekkilinin tüketiciler ile olan görüşmelerde altyapıya ilişkin bilgi vermesinin malumun ilanı ve tüketicilerin aydınlatılması niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bilgilendirme amacıyla zorunlu olan durumlarda … ifadesine yer verdiğini, müvekkilinin … markasını kullanmasının söz konusu olmadığını, söz konusu aramaların müvekkilinden bağımsız olduğunu, davacılar tarafından sunulan kâr-zarar tablosu ile abone sayılarının müvekkili şirketin haksız rekabette bulunmadığını ortaya koyduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının ve ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : 1-Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ilan istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacılara yapılan şikayet başvuruları, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığının 2017/1509, 2019/1633 ve 2019/8646 sayılı ve davalı şirkete idari para cezası verilen dosyaları, içeriğinde internet tüketicisi ile müşteri temsilcisi arasında geçen konuşmanın yer aldığı CD, davalı şirketle ilgili Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına sorulmak üzere TBMM Başkanlığına sunulan ve hakkında yapılan şikayetlerden bahisle …’un uyarılıp uyarılmadığına ilişkin soru önergesi dikkate alındığında, davalı şirket müşteri temsilcilerinin … internet merkezinden aradıklarını, internet kullanımına … üzerinden devam etmeleri halinde ödenecek ücretin … ile devam edilmesi halinde ödenecek ücrete göre daha yüksek olduğunu veya abonelikteki kapasite ve hızın …’da daha fazla olduğunu belirterek davacı şirket internet müşterilerini taahhütlerini sonlandırarak davalı şirketten internet almaya yönelttikleri, davalı şirketin bu eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalı şirketin davacının markalarını herhangi bir izin kapsamında kullanmadığı, davalı şirket adına kullanılan ifadelerin altyapı sağlayıcısına ilişkin de bulunmadığı, öte yandan, davalı vekilince müvekkili şirkete elektronik tebligatla gönderilen dava dilekçesinin imzalı olmadığı iddia edilmekte ise de, davacılar vekilince dosyaya sunulan dava dilekçesinde ıslak imzanın bulunduğu, söz konusu tebligat davalı tarafa mahkeme kanalıyla gönderildiğine göre dava dilekçesinin davacılar vekilinden sadır olduğunun sabit olduğu, bilirkişilerin reddini gerektirir şartların da bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin esas hakkındaki karara ilişkin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken SMK’nın 159. maddesinde de, “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesine yer verildiği, maddenin ikinci fıkrasında, ihtiyati tedbirlerin özellikle davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasını kapsaması gerektiğinin düzenlendiği, öte yandan, 6102 sayılı TTK’nın 61/1. maddesi uyarınca, dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebileceği, davacılar vekilince ihtiyati tedbir talep tarihi itibariyle yaklaşık ispat şartı sağlanmış olup, yasal şartlarının da oluşması sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, esas kararla birlikte istinaf başvurusuna konu edilen ihtiyati tedbir kararının daha önce Dairemizin 30.10.2020 tarih ve 2020/1272 E.-2020/886 K. sayılı kararı ile de istinaf incelemesinden geçtiği ve durum ve koşullarda bir değişiklik de bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun da reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin esas hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde, davalı vekilinin esas hakkındaki karara ilişkin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair (1) numaralı bent yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK, davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun da reddine dair (2) numaralı bent yönünden HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 25/11/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.