Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1254 E. 2023/1161 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1254
KARAR NO : 2023/1161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2018/468 E. – 2020/317 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Caymanın Geçersizliğinin Tespiti

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 Tarih ve 2018/468 Esas – 2020/317 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalıların “…” isimli müzik grubunun üyesi oldukları dönemde, taraflar arasında 09.04.2018 tarihli “Manevi Hakların Kullanımının ve Mali Hakların Devri Sözleşmeleri” nin imzalandığını, davalılar vekili tarafından Ankara 57.Noterliği marifetiyle gönderilen 16.11.2018 tarihli ihtarname ile bahsi geçen sözleşmelerde, taraflarına ödenmesi gereken bedellerle ilgili bir belirsizlik bulunduğunun, sözleşmelerde belirtilen eserlere dair ses kayıtları kullanılarak elde edilen gelirlerin ve davacı ile … şirketi arasında imzalanmış sözleşme uyarınca elde edilen her türlü gelirin; sayılanlarla sınırlı olmamak kaydıyla ses ve görüntü haklarının kullanılması suretiyle elde edilen her tür gelirin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde taraflarına açıklanması ve bu gelirlerden paylarına düşen kısmın belirtilen banka hesabına yatırılması, aksi halde FSEK uyarınca cayma haklarının kullanılacağının ihtar edildiğini cayma hakkının şarta bağlandığını, ancak bu şartın nasıl gerçekleştirileceği hususunda belirsizlik bulunduğundan şartın yerine getirilemediğini, davalılara gönderilen cevabi ihtarnamede, ödenecek bedeller ile ilgili belirsizliğin müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığının, Borçlar Kanunu uyarınca mahkeme tarafından ilgili sözleşmelerdeki belirsizliğin giderilmesi halinde ödeme yapmaya hazır olduklarını bildirdiklerini, müvekkilinin, ilgili sözleşmelere konu video ve kliplerin oluşturulması için emek sarf ettiğini, gerekli bağlantıları ve ödemeleri yaptığını, çekim ve montaj sürecini yönettiğini, bunların izlenilirliğini artırmak için gerekli tüm anlaşmaları yaptığını, reklam maliyetine katlandığını ve davalıların tanınır hale gelmesini sağladığını, bunlara rağmen, müvekkiline atfedilemeyecek bedel belirsizliği ve FSEK m.58’de düzenlenen cayma hakkında öngörülmeyen gerekçelere dayanılarak davalıların sözleşmelerden caymasının haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, caymanın geçersizliğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’a kendi adına asaleten diğer davalılar adına vekaleten, “…” adlı müzik grubunun 9 üyesi olarak gruba ve aynı adlı markaya değer kazandırdıklarını, grubun menajeri sıfatıyla davacının grup ismini kendi adına tescil ettirmesi sebebiyle grupta devam etmelerinin engellendiğini, bunun üzerine 14.05.2018 tarihinde gruptan ayrılmak zorunda kaldıklarını, davacının, acapella müziğe farklı bir isim altında devam etmek amacıyla yapmış oldukları girişimleri engellemeye çalıştığını, grupta yer aldıkları süre içinde kayıt altına alınan, birlikte sahne aldıkları etkinliklerden elde edilen gelirlerden harcamak suretiyle klip haline getirdikleri ve sözleşmeler ekinde belirtilen eserlerin “…” Youtube kanalındaki yayınlarından gelir elde etmek amacıyla … adlı firma ile davacının sözleşme imzaladığını, ancak davacının grup üyelerinin ses ve görüntüleri üzerinde hak sahibi olmaması sebebiyle daha sonra, o tarihte grup üyesi olan tüm kişilerle 09.04.2018 tarihinde “Manevi Hakların Devri Sözleşmesi” imzalandığını, davacının “…” Youtube kanalındaki yayınlardan gelir elde etmesine rağmen kendilerine hiçbir pay vermemesi üzerine davacıya 16.11.2018 tarihli ihtarname gönderilerek, elde edilen gelirlerden paylarına düşen kısmının ödenmesi, aksi halde cayma hakkının kullanılacağının bildirildiğini, davacının cevabi ihtarnamede, ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini ikrar ettiğini, buna rağmen kendilerine hiçbir ödeme yapmadığını, elde edilen geliri ve paylarına neyin düştüğünü davacının bildiğini, dolayısıyla davacı açısından ortada herhangi bir belirsizliğin bulunmadığını, ayrıca henüz taraflarınca sözleşmeden cayma hakkının kullanıldığına dair davacıya bir bildirim yapılmadığı, buna rağmen huzurdaki davanın açıldığını, FSEK m.58/3 uyarınca, devir alana noter aracılığıyla verilen mehilin neticesiz kalması halinde hak sahibinin yine noter aracılığıyla yapacağı bir ihbar ile cayma hakkının kullanılacağını, oysa davacı tarafça keşide edilen cevabi ihtarnameye henüz kendileri tarafından bir cevap verilmediğini, cayma hakkının kullanıldığının bildirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraflar arasında yapılan 09.04.2018 tarihli “Manevi Hakların Kullanımının ve Mali Hakların Devri” sözleşmelerinin tasarruf sözleşmesi niteliğinde olduğu, mali hakları devralan davacının, bu hakları kullanmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, bunun tarafların da kabulünde olduğu, uyuşmazlığın devir sözleşmesinde bedel öngörülmemesinden kaynaklandığı, davalılar tarafından davacıya Ankara 57.Noterliği marifetiyle gönderilen 16.11.2018 tarihli ihtarnamede, taleplere yer verildikten sonra, ses ve görüntü haklarının kullanılması suretiyle elde edilen her tür gelirin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içinde taraflarına açıklanması ve bu gelirlerden paylarına düşen kısmın belirtilen banka hesabına yatırılması, aksi halde FSEK uyarınca cayma haklarının kullanılacağının belirtildiği, davalılar tarafından davacıya tek ihtarname gönderildiği ve davacıya mehil verildiği, bu ihtarnamede cayma hakkının kullanılmış sayılacağına ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmediği, ayrıca FSEK m.58/3’de öngörülen ikinci ihtarnamenin de davacıya gönderilmediği, dolayısıyla davalılar tarafından cayma hakkının kullanılmadığı, ortada bir caymanın bulunmadığı, davanın mevsimsiz açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalılar tarafından müvekkiline gönderilen ihtarname ile haksız yere cayma hakkının kullanılacağının ihtar edildiğini, ihtar nedeniyle hukuki yönden huzursuz olan müvekkilinin hak düşürücü süreye bağlı bu davayı hak kaybına uğramamak adına açtığını, davalıların gönderdiği ihtarname ile7 günlük sürede, davalılar tarafından da bilinen ve taraflar arasındaki sözleşme içeriğinden açıkça anlaşılan imkansız bir şartın yerinde getirilmesini istemelerinin hukuka aykırı, kötü niyetli bir talep olduğunu, davanın açılmasına davalılar tarafından gönderilen haksız ihtarın neden olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, FSEK’in 58. maddesi uyarınca caymanın geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalılar tarafından davacıya gönderilen 16.11.2018 tarihli ihtarda cayma hakkının kullanılmadığının açık olduğu, davalıların kötü niyetli olarak dava açılmasına sebebiyet verdiğinden bahsedilemeyeceği, bu itibarla ilk derece mahkemesince davanın reddi nedeniyle davalılar yararına vekalet ücreti ile davalılar tarafından sarfedilen yargılama giderine hükmedilmesinde ve davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 05/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip