Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1241 E. 2023/1178 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1241
KARAR NO : 2023/1178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2021/18 E. – 2021/191 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/05/2021 tarih ve 2021/18 E. – 2021/191 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, …’nın 23.10.2013 tarihinde “…” adlı marka ile 43. sınıfta marka tescili için yaptığı başvurunun 2013/87239 no ile sicile tescil edildiğini, …’nın … ile ortak olmasıyla birlikte … …. A.Ş. olarak ticaret hayatına devam ettiğini, müvekkilinin yetkilisinin … olduğunu, … adına tescil edilen “…” markasının müvekkilinin daha önce ticari ilişki düşündüğü kişi adına tescil edilmiş olduğunu, markanın fiili kullanımının bahse konu markanın … adına tescil tarihi olan 26.12.2018 tarihinden önceye tekabül ettiğini, müvekkilinin uzun yıllardır “…” markası altında üretim yapmakta olduğunu, bayilik konusunda davalı … ile konuşulduğunu ve bilgi verildiğini, bu sebeple logonun ve ismin daha önce kullanıldığını bilmesine rağmen haksız şekilde marka tescil talebinde bulunduğunu, başkasının hak sahibi olduğu bir markanın aynen kullanılmasının iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz sayıldığını, önceden beri tescilsiz olarak kullanılan bir markanın daha sonra başkası tarafından tescili istenen marka karşısında korunmuş olacağını, davalı adına haksız olarak tescil edilen markanın sicilden terkininin gerektiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı 2018/119501 sayı ve “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın kötüniyetli olduğunu, 2018/119501 sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davanın haksız ve mesnetsiz bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,”…” ibaresi üzerinde davacı tarafından yoğun kullanım sonucunda asgari bilinirlik düzeyine ulaştığına ve başvuruya konu marka üzerinde davalının başvuru tarihinden önce kullanım sonucunda hak elde edildiğini gösterir yeterli bilgi ve belge sunulmadığından başvurunun SMK’nın 6/3. maddesi çerçevesinde hükümsüz kılınmasına yönelik talebin haklı olmadığı, davalıya ait markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın usul ve işlemlere uygun bir şekilde yürütülmediğini, 11.03.2021 tarihli duruşmada dosyanın uyuşmazlığa ilişkin konunun aydınlatılması maksadıyla bilirkişiye gönderildiğini, bilirkişi raporu incelendiğinde çelişkili olduğun görüleceğini, çelişkilerin giderilmesi için ek rapor talebinde bulunulmuş ise de, mahkemece bu hususun hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, dosyaya sunulmuş olan Instagram görsellerinde açık bir şekilde müvekkili şirket tarafından davalı tarafın tescil talebinde bulunduğu 26.12.2018 tarihinden önceki tarihler olan 06.10.2018 tarihli ve “…” logosunun da bulunduğu şubelerinin resimleri ile yine aynı tarihte müvekkili şirket tarafından üretilen ve müvekkilinin ticari faaliyetlerinin konusu olan tatlı üretimi ve satışı konusuna ilişkin resimlerde açık bir şekilde müvekkili firmanın tescil başvuru talebinden önce dahi davalının hak iddia ettiği marka ile ticari faaliyetlerde bulunduğunun açık bir şekilde gösterdiğini, hal böyle iken mahkemece söz konusu görsellerde tarih bulunmadığı ve müvekkili şirketin mal ve hizmet açısından eskiye dayalı hakka sahip olmadığı gerekçeleriyle hazırlanmış olan hükümsüzlük kararının usul ve yasaya açık bir şekilde aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece verilen kararda dosyaya ek delil olarak sunulan taraflar arasında 24.11.2018 tarihinde yapılmış olan sözleşmenin dahi müvekkili şirketin gerçek hak sahibi olduğunu ve davalıya ait markanın hükümsüz kılınması sonucu doğurabilmek açısından yeterli bulunmadığı belirtilmiş ise de, adı geçen sözleşmenin haklı davamızın ispatı açısından yeterli bulunmamasının sebebinin hiçbir şekilde açıklanmadığını, davalı tarafın söz konusu markanın müvekkili şirkete ait olduğunu kabul ettiğini ve tescil talep tarihinden önce de bu markanın müvekkili şirket tarafından kullanıldığını açık bir şekilde ispatladığını, “…” markasının uzun yıllardan beridir müvekkili şirket tarafından kullandıldığının sabit olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, SMK’nın 6/3. maddesine dayalı, marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusunun reddedileceği, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının davalının markası üzerinde davalıdan önce gerçekleşen fiili kullanımı nedeniyle gerçek hak sahipliğine dayalı olduğu, davacı tarafından bu iddianın ispatı için sunulan delillerin “…-…” tabelalı restorana ilişkin iki sayfadan oluşan siyah-beyaz Instagram ekran görseli ile birlikte 24/11/2018 tarihli bir sözleşmeden ibaret olduğu, sunulan delillerin gerçek hak sahipliği iddiasını ispatlamak bakımından yeterli olmadığı Zira, SMK’nın 6/3. maddesinde düzenlenen “gerçek hak sahipliği” ilkesi uyarınca, davacının önceye dayalı hak sahipliğine dayanabilmesi için, marka tescilinden önce tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından, markanın yerelden daha geniş coğrafyada ve ciddi surette markasal kullanması, bu kullanımla markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırılması gerekmekte olup, önceye dayalı kullanımların, marka başvurusuna karşı çıkılan tarafın kullanımlarından önce olması gerektiği, diğer taraftan markanın münferit kullanımları ile marka tescil kapsamı dışında kalan mal ve hizmetler yönünden kullanımlar da davacıya önceye dayalı hak sahipliği vermeyeceği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2275 Esas, 2019/3674 Karar ve 13/05/2019 Tarihli kararı da bu yönde olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacı tarafın gerçekleştiği anlaşılan markasal kullanımlarının bu düzeyde olmadığı, SMK’nın 6/3. maddesinde aranan nitelikte ve ağırlıkta bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 05/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip