Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1231 E. 2023/1234 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, … Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/02/2020 tarih ve 2017/453 Esas – 2020/68 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket vekili ile davalı …ve … … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacılar vekili, ”…” ibaresinin müvekkili kurumların ilk kuruluş anlarından itibaren kendilerini tanımlamak için kullandıkları bir ibare olduğunu, yoğun bir markasal kullanımının bulunduğunu ve müvekkilleri ile özdeşleşmiş bir … haline geldiğini, davalı Şirketin 2015/30621 sayılı “… …” ibareli … başvurusunda bulunduğunu, müvekkillerince bu başvuruya yapılan itirazların davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa davalı Şirketin, müvekkillerinin “…” markasının önüne yanıltıcı “…” ibaresini ekleyerek müvekkilleri markalarını sulandırdığını, bu şekilde yanılgıya sebebiyet verecek … oluşturmasının kötü niyetli olduğunu, ülkede eğitimin zaten “…” olması gerektiğini, söz konusu markanın yanıltıcı olmasının yanında haksız rekabet oluşturduğunu ve kötü niyet teşkil ettiğini, davalı yanın … nezdinde yaptığı … başvurularının birçoğunda esinlenmeler olduğunu, bu nedenle ya … tarafından ya da ilan aşamasında gelen itiraz sonucu reddedildiğini, davalı yanın bu eylemleri ile … tescili gerçekleştirme hakkını, haksız rekabet mücadelesinin bir aracı olarak kullanmayı amaçladığını, müvekkillerinin birçok … başvurusu ve tescilinin bulunduğunu ve işbu markaların 41. sınıfta yer alan … de kapsadığını, malların eşya ve hizmet listeleri karşılaştırıldığında müvekkillerinin tescilli markalarının kapsamlarında yer alan mallar ile dava konusu başvuru kapsamında yer alan 41. sınıftaki hizmetlerin aynı ve benzer türden hizmetler olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaları da göz önünde bulundurulduğunda tüketiciler nezdinde iltibas oluşacağını, üstün ve öncelik hak sahibinin müvekkilleri olduğunu, davalı yanın sadece düz yazıdan oluşan “… …” ibaresi için başvuruda bulunduğunu, fakat fiili ve ticari kullanımının çok farklı olup “… … …” ve “… …” şeklinde bulunduğunu, … nezdinde olan başvurusundaki farklılığın dahi kötü niyetin açık bir kanıtı olduğunu, müvekkilinin fiilen kullandığı “… … … …” şeklindeki sloganın dahi davalı yan tarafından “….” şeklinde taklit edildiğini ileri sürerek, 2017-M-8702 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacıların diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin başvurusunun kötü niyetli olduğuna dair somut bir kanıtın sunulmadığını, davacı yanın “…” olarak tek başına 41.sınıfta ve diğer tüm sınıflarda tescilli markasının bulunmadığını, müvekkili markasının “… …” şeklinde olduğunu ve bu markanın tüketici nezdinde davacıların markalarıyla karıştırılmasının mümkün olmayacağını, müvekkili firmanın 2002 yılı sonunda kurularak 2003 yılında faaliyetlerine başladığını ve o tarihten itibaren eğitim ve dershanecilik alanında … ilinde faaliyet gösterdiğini, dershanelerinin kapanması sonrasında 2015 eğitim öğretim yılı başlangıcından itibaren de “… … … … …” adı ile en iyi … okullarından birisi olarak eğitim hayatına devam ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının 2015/30621 sayılı “… …” ibareli … başvurusu ile “…” ibareli davacı Üniversite markalarının benzer olduğu, başvurunun kapsadığı 41. ve 43. sınıflardaki hizmetlerin tamamı bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür bulunduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali olduğu, davalının 2015/30621 sayılı “… …” ibareli … başvurusu ile “…” ibareli davacı Şirket markalarının benzer bulunduğu, başvurunun kapsadığı 41. sınıftaki hizmetlerin tamamı bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında işbu hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacı … … A.Ş.’nin, “…” ibaresi üzerinde “eğitim ve öğretim …” bakımından, tescilsiz markadan kaynaklı sınai bir hakkı olduğu ve bu hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca davalı markasının tescilini engelleme yetkisi bulunduğu, davacıların “… … …” ve “… …” ibareli markalarının dava konusu … başvurusunun yapıldığı 27.04.2015 tarihi itibariyle “eğitim ve öğretim …” sektöründe tanınmış … olduğu ve tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, “… …” ibareli davalı … başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle … … … yönünden davanın kabulü ile YİDK’in 11/10/2017 tarih, 2017-M-8702 sayılı kararının iptaline, … … AŞ yönünden davanın kısmen kabulü ile YİDK’in 11/10/2017 tarih 2017-M-8702 sayılı kararının 41. sınıf hizmetler yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebi yönünden … … Üniversitesinin hükümsüzlük talebinin kabulü ile davalı adına tescilli 2015/30621 sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı … … AŞ yönünden davalı adına tescilli 2015/30621 sayılı “… …” ibareli markanın tescilli olduğu 41. sınıf tüm alt gruplarda hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı … … AŞ yönünden hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil … üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, ihtilaf konusu “…” ibaresinin gerek günlük hayatta gerekse ticaret sırasında …, ticaret ünvanı ve işletme adı gibi ibarelerde yaygın kullanımı bulunan bir ibare olması, eğitim, öğretim, kültürel faaliyetler, eğlence, seminer – sempozyum, yayıncılık … ve bağlantılı mallar için ayırt edici gücünün oldukça zayıf bulunması, başvuru ile davacılar tarafından itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasındaki farklılıklar birlikte dikkate alındığında, başvuru ile her iki muteriz tarafından itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından, davacı tarafların “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğu/eskiye dayalı kullanım hakkı olduğu iddiasına dayalı itirazlarının da somut olayda gerçekleşmediği, KHK’nın 8/4 maddesindeki şartların somut olayda oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı tarafların sadece “…” ibareli, 41. sınıfta tescilli markalarının bulunmadığını, bunun dışında içerisinde “…” ibaresi geçen 1.177 adet markanın … kayıtlarında tescilli olduğunu, dolayısı ile içerisinde “…” kelimesinin geçtiği tüm markaların davacılara ait olmadığını, davacıların itirazlarına dayanak olarak sundukları kendi markaları ile müvekkilinin “… …” markası arasında gerek görsel açıdan gerekse diğer yönlerden hiçbir çağrışım dahi bulunmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların karşılanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali ve … hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli dava konusu başvuru ile davacı … … Üniversitesinin itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 43. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira her iki taraf markalarının asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu ve 43. sınıf hizmetler yönünden bu ibarenin zayıf ayırt ediciliğe sahip olduğunun söylenemeyeceği anlaşılmakla davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında bulunan tüm hizmetler yönünden … … Üniversitesine ait markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacılardan … … AŞ’ye ait markalar ile dava konusu başvuru arasında ise yalnızca başvuru kapsamındaki 41. sınıf hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin doğacağı, davacı … … AŞ’nin “…” ibaresi üzerinde “eğitim ve öğretim …” bakımından, tescilsiz markadan kaynaklı sınai bir hakkı olduğu ve bu hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca davalı markasının tescilini engelleme yetkisi bulunduğu, davacıların markalarının “eğitim ve öğretim …” sektöründe tanınmış … olduğu ve tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, davalı … başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş, işbu karar yalnızca davalılar tarafından istinaf edilmiştir. Mahkemece, davacı Üniversiteye ait markalarla dava konusu başvuru arasında 43. sınıf hizmetler yönünden iltibas tehlikesi bulunduğu yönünde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, başvuru konusu ibare ile davacıların itirazlarına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, 41. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı Şirketin KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında başvurunun tesciline engel olup olamayacağı ve aynı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan …, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir … ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir … ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı … karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, … 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve …, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf … olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlığa dönüldüğünde; davacıların itirazlarına mesnet markaların asli unsuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. …, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü anlamına gelmektedir. Bu haliyle, söz konusu kelimenin, tescili istenilen 41. sınıf hizmetler yönünden doğrudan tanımlayıcı bir niteliği bulunmamakla birlikte, ayırt edici gücünün zayıf olduğunun da kabulü gerekmektedir. Başvuru konusu … ise “… …” ibareli olup başvuruda, davacı markalarında da yer alan “…” kelimesinin yanı sıra başka unsurlar da bulunmaktadır. 41. sınıf kapsamında yer alan eğitim hizmetlerinde ortalama tüketicinin hizmeti alım ve değerlendirme süresi, anlık bir algıdan oluşacak kadar kısa süreli değildir. Dolayısıyla, bu ibarenin sık şekilde tüketicilerin karşısına çıkması bütüncül izlenimde dava konusu markanın davacıya ait markaların devamı niteliğinde algılanmasının önüne de geçebilecek bir etkendir. Tüm bu nedenlerle ve 11. Hukuk Dairesi’nin 25/05/2016 tarih, 2015/10945 E., 2016/5739 K. sayılı ilamında da kabul edildiği üzere 41. sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu da gözetildiğinde, aralarında bütünsel olarak görsel ve işitsel benzerlik bulunmayan başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet markalar arasında 41. sınıf hizmetler iltibas tehlikesinin bulunmadığı, aksinin kabulü halinde 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği düşük “…” ibaresinin davacıların tekeline bırakılması gibi bir sonucun doğacağı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de “… …”, “…”, “… …”, “… … …” gibi … başvurularının, davacılara ait markalarla 41. sınıfta iltibasa yol açmayacağını kabul etmiştir. Bu itibarla mahkemece, 41. sınıf hizmetler yönünden dava konusu başvuru ile davacılara ait markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığının kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacıların “…” ibareli markalarının tanınmış oldukları ve bunun da iltibas ihtimalini artırdığı kabul edilmiş ise de bu değerlendirme de Dairemizce yerinde görülmemiştir. Zira, yukarıda açıklandığı üzere taraf markaları arasında 41. sınıf hizmetler yönünden iltibas tehlikesi olmayıp, davacı markalarının tanınmış olmaları da varılan sonucu değiştirmeyecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen …, aşağıdaki hallerde tescil edilmez. a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise, b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa” şeklindedir. Görüldüğü üzere, her ne kadar 556 sayılı KHK’nın 6. maddesinde, “bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan … koruması tescil yoluyla elde edilir” düzenlemesi mevcut ise de yukarıda anılan hüküm, bu kuralın bir istisnasını oluşturmakta ve maddede sayılan koşullarda tescilsiz markalara koruma sağlamaktadır. Söz konusu madde uyarınca, tescilsiz bir markaya dayalı olarak başka bir markanın hükümsüzlüğünün istenebilmesi, hükümsüzlüğü istenilen markanın başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olmasına bağlıdır. Somut olayda, her ne kadar davacı Şirketin “eğitim ve öğretim …” yönünden anılan hüküm kapsamında dava konusu başvurunun tescilini engelleme hakkının bulunduğu kabul edilmiş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu başvuru ile davacının “…” ibareli kullanımları, 41. sınıf hizmetler yönünden benzer olmadığından, bu değerlendirme yerinde görülmemiş ve somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi koşullarının oluşmadığı kabul edilmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının açıklanan nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Şirket vekili ile davalı …ve … … vekillerinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Şirket vekili ile davalı …ve … … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 21/02/2020 gün ve 2017/453 Esas – 2020/68 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacı … … AŞ tarafından açılan davanın REDDİNE,
4-Davacı … … … Rektörlüğü tarafından açılan davanın kısmen KABULÜ ile YİDK’in 11.10.2017 tarih, 2017-M-8702 sayılı kararının 43. sınıfta yer alan hizmetler yönünden İPTALİNE, sair yönden iptal isteminin reddine,
5-Davalı Şirket adına tescilli 2015/30621 sayılı “… …” ibareli markanın 43. sınıfta yer alan hizmetler yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine, sair yönden hükümsüzlük isteminin reddine,

6-Davacı … … A.Ş’nin açtığı dava yönünden alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, anılan davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı … … … Rektörlüğü’nün açtığı dava yönünden alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile kalan 238,45 TL’nin davalı şirket vekili ile davalı …ve … Kurumundan alınarak Hazineye irat kaydına,
8-Davacı … … … Rektörlüğü kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirket vekili ile davalı …ve … Kurumundan alınarak anılan davacıya verilmesine,
9-Davacı … … … Rektörlüğü’nün açtığı dava yönünden davalı şirket vekili ile davalı …ve … … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin anılan davacıdan alınarak davalı şirket ile davalı …ve … Kurumuna verilmesine,
10-Davacı … … A.Ş’nin açtığı dava yönünden davalı şirket vekili ile davalı …ve … … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 25.500,00 TL maktu vekalet ücretinin anılan davacıdan alınarak davalı şirket ile davalı …ve … Kurumuna verilmesine,
11-Davacı … … … Rektörlüğü tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 294,00 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.094,00‬ TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 1.047‬,00 TL’ye, 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 1.109,80 TL’nin davalı şirket vekili ile davalı …ve … Kurumundan alınarak davacı … … … Rektörlüğüne verilmesine, bakiyesinin anılan davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı şirket, davalı …ve … … ile davacı … … A.Ş tarafından ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
13-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 42,5‬0 TL posta gideri, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı … üzere toplam 204,60 TL olarak kullanılan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 102,30 TL’nin davacılardan tahsili ile anılan davalı şirkete verilmesine, bakiyesinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
14-Davalı …ve … … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 81,05 TL’nin davacılardan tahsili ile anılan davalı Kuruma verilmesine, bakiyesinin davalı …ve … … üzerinde bırakılmasına,
15-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
16-Davalı şirket ile davalı …ve … Kurumundan ayrı ayrı peşin olarak alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalılara iadesine,
17-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık … üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.