Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1228 E. 2023/1233 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/10/2020 tarih ve 2019/26 Esas – 2020/193 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren ve alanında lider bir firma olarak …, …, … gibi tanınmış markaların üreticisi ve tescilli tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … markasının Türkiye pazarına 1994 yılında girdiğini ve Aralık 2018 itibariyle %27.2’lik bir … payına sahip olduğunu, … ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini, 1973 yılından beri Türkiye’de tescilli olduğunu ve T/02097 sayısı ile de tanınmış marka siciline kayıtlı olduğunu, davalı Şirketin 2017/80266 sayılı “… … … …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurumca reddedildiğini, davalının müvekkilinin tanınmış markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde marka başvuruları gerçekleştirdiğini, müvekkili tarafından davalının önceki tarihli bu markalarına karşı İzmir FSHHM’nin 2018/202 E. sayılı dosyası ile hükümsüzlük davası açıldığını, davalının müvekkilinin “…” markasına ayırt edici olmayan ibareler ekleyerek marka başvurularında bulunduğunu, davalının bu doğrultuda yaptığı bir diğer başvurusunun da……” markası olduğunu, davalının söz konusu başvuruları, açılan hükümsüzlük davasının sonuçlarını bertaraf etmek amacıyla gerçekleştirdiğini, yapılan başvurunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili markaları ile dava konusu marka arasında emtialar bakımından bir benzerlik ilişkisi bulunduğunu, yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerine konu başvuru ile müvekkilinin dünya çapında en çok bilinen sigara markalarından biri olan “…” markasının tüketiciler tarafından karıştırılabileceğini, müvekkili markasının SMK’nın 6/5 maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, davalının müvekkili markalarından haberdar olmadığının söylenmesinin mümkün olmadığını, dava konusu markanın müvekkili markasını birebir içerdiği göz önüne alındığında 43. sınıf hizmetlerde de müvekkili markasının korunması gerektiğini, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markasının garanti fonksiyonunu, itibarını zedeleyeceğini, müvekkili markasının sulanmasına neden olacağını, davalının kötü niyeti olduğunu ileri sürerek, …. sayılı YİDK karar iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının iddialarının aksine “… … … …” isimli markanın, davacıya ait markalar ile herhangi bir iltibasa yol açmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin ilk olarak 1994 yılında İzmir’de bir kafe işletmesi olarak markayı kullandığını, marka tescilinin ise 2008 yılına dayandığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacı ile müvekkilinin faaliyet alanlarının tamamen farklı olduğunu, tarafların hitap etmiş oldukları tüketici grupları ve müşteri çevresinin de farklı bulunduğunu, tütün ve tütün mamülleri satışı ile kafe ve restaurant hizmetleri arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasında esas unsurun “…” ibaresi olmadığını, davacının da “…”, “…”, “…” ibarelerini asla kullanmadığını, müvekkili markasının bir bileşke marka olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı taraf markasının tanınmış olduğunu iddia etmiş ise de davacı markası ile müvekkili markasının farklı olduğunu, davacının tanınmış marka sahibi olmasının tüm alanlarda tanınmış olduğunun kabulünü gerektirmediğini, davacının tanınmış marka başvurusunun dahi müvekkilinin 2008 tarihli markasından sonraki tarihli olduğunu, davacının müvekkilinin tescilsiz kullanımına 25 yıl, tescilli kullanımına ise 11 yıl boyunca sessiz kaldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların markalarının asıl unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu, davacı markasının tütün mamulleri sektöründe tanınmış bulunduğunun pek çok yargı kararı ile sabit olduğu, davalının başvurusunun kapsamında yer alan 43/1. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile 43/2. sınıf “Geçici konaklama hizmetlerinin”, davacının markalarının tescilli olduğu “sigaralar, işlenmiş ve işlenmemiş tütün, tütün içenlere mahsus malzeme, kibritler” malları ile yakın ilişki içinde bulunduğu, “yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinin”, tütün mamülleri arasında sayılan nargile hazırlanması hizmetlerinin verildiği kafe hizmetlerini de kapsadığı, günü birlik dinlenme yerlerinin açık alanlarının da tütün mamüllerini tüketen müşterilere hizmet verecek şekilde düzenlendiği, başvuru kapsamındaki diğer emtia olan 43/3. sınıf “Gündüz bakım (kreş) hizmetleri” ile 43/4. sınıf “Hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetlerinin” ise davacı markaları ile çok farklı sınıflar olduğu, bu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesinin şartlarının davacı yararına oluştuğunun söylenemeyeceği, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “… … … …” ibareli markası arasında benzer bulunan emtia sınıfları yönünden biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, benzer bulunmayan mal ve hizmet sınıfları yönünden ise tamamen farklı bir sınıf olan tütün ve tütün mamulleri ile 43/3. sınıf “Gündüz bakım (kreş) hizmetleri” ve 43/4. sınıf “Hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetlerinin” arasında benzerlik ve bağlantı kurulamayacağı, davalının 43/3,4. sınıftaki tescilli hizmetlerinin davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verdiğinin söylenemeyeceği, davacı tanınmışlığından haksız yaralanılacağından da söz edilemeyeciği, yine itibar zararı konusuna gelinirse, sigara markasının sağlığa zararlı ürün için elde ettiği saygınlığın veya itibar alanının böyle bir hizmet alanındaki kullanımdan olumsuz etkileneceğini gösterir bir kanıtın da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK’in……sayılı kararının 43. sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” yönünden iptaline, davalı adına tescilli 2017/80266 başvuru numaralı “… … … …” ibareli markanın tescilli olduğu 43. Sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davanın kabulüne vesile olan kıstasların redde konu hizmetler bakımından da geçerli olduğunu, bu nedenle başvuru kapsamındaki tüm hizmetler yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiğini, marka işaretleri arasında da benzerlik olduğunu, bu hususun mahkemenin de kabulünde bulunduğunu, öte yandan müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dolayısıyla başvurunun, kapsamındaki tüm hizmetler yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında da benzerlik olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkil şirketin başvuruna konusu “… … … …” ibaresi ile davacının itirazına mesnet markalar ile her hangi bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, markaların görsel ve işitsel yönden farklı olduklarını, müvekkilinin “… …” ibareli markasının bulunduğunu ve bu markadan kaynaklı dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır “… … …” markasını kullandığını ve davacının bu kullanımlara karşı sessiz kaldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuru kapsamında kalan 43. sınıftaki “Gündüz bakım (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetleri” ile davacı markalarının kapsamlarında yer alan 34. sınıf mallar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında bir benzerliğin olmadığı, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden belirtilen hizmetler yönünden taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, her ne kadar davacı markaları tütün ürünleri yönünden tanınmış iseler de bu tanınmışlığın belirtilen hizmetlere sirayet etmeyeceği, tek başına benzer marka başvurusunda bulunulmasının kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı, taraflar arasında devam eden davaların bulunmasının da dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği, kaldı ki bu davalarda davacı lehine verilmiş bir kararın da olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

2-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere ilk derece mahkemesince, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 43. sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” ile davacı markalarının kapsamında bulunan 34. sınıf malların benzer olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarih ve 2019/3614 E.-2020/1257 K. sayılı ilamında da kabul edildiği üzere davacı markalarının kapsamlarındaki 34. sınıf mallarla, yukarıda sayılan 43. sınıf hizmetler arasında herhangi bir benzerlik bulunmamaktadır. Nitekim dosyada mevcut bilirkişi raporunda da, anılan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı ayrıntılı ve gerekçeli bir biçimde açıklanmıştır. Bu durumda, somut olayda emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinden söz etmek mümkün değildir.
Her ne kadar davacı markaları tütün mamulleri yönünden tanınmış iseler de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2022 tarih, 2020/6776 E., 2022/858 K. sayılı kararında da kabul edildiği üzere bu ürünler ile dava konusu başvuru kapsamındaki 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” arasında bir ilişki olmaması, diğer bir deyişle bu mal ve hizmetlerin çok farklı sektörlerde bulunmaları, marka işaretleri arasında da çok düşük bir benzerlik olması birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda SMK’nın 6/5 maddesi koşulları da gerçekleşmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, taraf markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzer olmadıkları, emtia benzerliği bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, yine SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da gerçekleşmediği, başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekili ile davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 13/10/2020 gün ve 2019/26 Esas – 2020/193 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile kalan 225,45 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirket ile davalı … Kurumuna verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı şirket tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında yapılan 43,38 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Şirkete verilmesine,
8-Davalı … Kurumu tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),
10-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğinden; alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
11-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
12-İstinaf aşamasında davalı … Şirketi tarafından yapılan 72,65 TL posta ücreti, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 234,75‬ TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
13-İstinaf aşamasında davalı … Kurumu tarafından yapılan 38,90 TL posta ücreti, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 201,00‬ TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
14-Davalı şirket ile davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalılara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.