Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1227 E. 2023/1232 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, … Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/09/2020 tarih ve 2019/243 Esas – 2020/158 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili ile davalı … ve … Kurumu vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı … kişinin ise …. numaralı “… … … …” ibareli … başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, eğitim faktöründe faaliyet gösterdiği anlaşılan davalı … kişinin, müvekkili tarafından eğitim sektöründe ilk defa hizmete sunulan, 2010 yilindan itibaren çeşitli platformlarda duyurusu yapilarak gerçekleştirilen, öğrencilerin alışılmış ortamın dışında … heyecanını yaşamalarının sağlanması, öğrenci velilerine de bir ön alıştırma olması amacını güden “… … … …” konseptinden habersiz olmasının mümkün olamayacağını, müvekkili tarafından verilen bu hizmetin “… … … …” ibaresi ile sloganlaştırıldığını ve davalının başvurusundan çok önceleri kullanıldığını, davalının, müvekkili şirketin faaliyet alanına giren ve ilk defa verdiği “… … … …” hizmetini ve bu hizmete ilişkin eskiden beri kullandığı sloganını, 41. sınıfta tesadüfi olarak seçmiş olamayacağını, müvekkilinin “…” markalarının … tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, her iki tarafın da markalarının esaslı unsuru niteliğinde olan … ibaresi yanında, başvuru sahibi tarafından yapılan eklemelerin, markalar arasındaki benzerliği kaldırmaktan çok, markaların devamı/seri … izlenimini pekiştirdiğini, müvekkilinin markalarının çok tanınmış olduğunu ileri sürerek, YİDK’in … sayılı kararının iptaline, 2018/56697 numaralı davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının bütün olarak bıraktıkları genel izlenim açısından benzer olmadıklarını, bu nedenle markaların karıştırılmayacağını, ayrıca davacı markasının tanınmış olduğu ve kötü niyet iddialarının da markalar benzer olmadığından yerinde bulunmadığını, müvekkilinin İzmir ilinde faaliyet gösterdiğini, bu … provasını da ilk olarak KPSS’de yaptığını, davacı kullanımlarının ise daha sonraki tarihli olarak YKS’de yapıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetlerin, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan hizmetler ile aynı ya da aynı tür hizmetler bulunduğu, dava konusu başvurunun asli unsurunun, başvuruyu oluşturan “… … … …” ibaresinin tamamı olduğu, slogan algı yarattığı, davacı markalarında “…” ibaresinin bulunduğu, taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “… … … …” ibaresi ile “…” ibaresi arasında kelimelerin anlamı bakımından benzerlik olduğu, dava konusu başvurunun, davacı markasının asli unsurunu aynen içerdiği, davalı başvurusu slogan niteliğinde olduğundan, davacı markalarını tanıtan, anlatan bir slogan gibi algılanabileceği ve bunun da iltibas ihtimalini kuvvetlendirebileceği, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “… … … …” ibareli markası arasında anlamsal olarak eğitim sektöründe araştırma yapan dikkatli tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dershanecilik alanında tanınmış “…” markalarına ait bir girişim, yeni bir ürün, davacının tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, davalının slogan görünümündeki markasının davacının … markalarını kaynak olarak işaret eder şekilde anlaşılabileceği, davalının markası ile davacı markası arasında idari ekonomik bağ kurulmasının mümkün olduğu, bu kapsamda artık diğer hususların tartışılmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’in … sayılı kararının iptaline, davalı tarafından …. numara ile yapılan “… … … …” ibareli markanın sicilden terkinine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, başvuruya konu … ile davacı adına tescilli “…” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, bu durumun iltibasa neden olacağı yönündeki tespitlerin yerinde bulunmadığını, somut olayda davacı markalarında kullanılan renk ve şekil unsuruna karşın davalı markasında standart yazı karakterinin kullanıldığını ve şekil unsuruna yer verilmediğini, taraf markalarının tüketici üzerinde bıraktıkları bütünsel algının nihai olarak birbirinden farklı olduğu gibi markanın tescilinin talep edildiği 41.sınıf hizmetlerin tüketici kitlesinin bilinç düzeyinin yüksekliği de dikkate alınmaksızın karar tesis edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı markaları ile müvekkili markasının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıklarını, herhangi bir işaretin … olarak tescil edilip edilemeyeceğinin tayininde münferit unsurlardan ziyade, markanın bir bütün olarak bıraktığı genel intibanın nazara alınması gerektiğini, bu bağlamda davacı markaları ile müvekkili başvurusunun karıştırılmayacağını, müvekkili başvurusunda “…” ibaresinin esas unsur olmadığını, davacı markalarının tanınmış … olduğu ve müvekkilinin bu tanınmışlıktan faydalanacağı iddia edilmiş ise de müvekkilinin böyle bir faydalanma amacının olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli de bulunmadığını, kaldı ki benzer olmayan markalar açısından kötü niyetten de bahsedilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve … hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… … … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvuruda, vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığı ve yer verilen farklılıkların başvuruyu, davacı markalarından yeterince ayırt etmediği, dava konusu başvurunun, davacının seri markası olarak algılanabileceği, ilk derece mahkemesince tanınmışlık ve kötü niyete ilişkin davacı iddialarının değerlendirilmediği ve davacı tarafça bu yönden karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı gözetildiğinde davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının değerlendirilmesine yer olmadığı, her ne kadar gerekçeli kararda “Kötü niyet tazminatına yönelik talebin reddine” şeklinde hüküm kurulmuş ise de davanın niteliği de göz önüne alındığında bu cümlenin maddi hataya dayalı olarak yazıldığının açık bulunduğu anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı … ve … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ve davalı … ve … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalı … ile davalı … ve … Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … ile davalı … .. tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip