Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1222 E. 2023/22 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1222
KARAR NO : 2023/22
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2020
NUMARASI : 2020/84 E. – 2020/139 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/06/2020 tarih ve 2020/84 E. – 2020/139 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin, müvekkilinin tanınmış “…” markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “…” ibaresinin 29, 30, 32. sınıflarda tescili için gerçekleştirdiği … sayılı başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın, 32. sınıf ürünlerin tamamı ve 30. sınıf ürünlerden “Her türlü un, irmikleri, nişastalar” haricindeki ürünler açısından, karıştırılma ihtimali bulunmadığı belirtilerek, reddedildiğini, dolayısıyla başvuru kapsamında kalan 30 ve 32. sınıf ürünlerde tescil işlemlerinin devam edeceğini, YİDK kararının haksız ve hukuka aykırı olup, 556 sayılı KHK md. 8/1-b, 8/3, 8/4, 8/5, 35 ile TTK’nın haksız rekabet hükümleri çerçevesinde iptali gerektiğini, dava konusu markanın “…” ve “…” kelimeleri ve şekil unsurlarından oluştuğunu, ancak markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, diğer unsurların tali unsur niteliğinde olduğunu, “…” ibaresinin herkesin kullanımına açık yardımcı bir unsur olması nedeniyle markaya ayırt edicilik katmadığını, markanın dikkat çekici ve esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ise, müvekkilinin markasını tek harf farkla aynen içerdiğini, markalar arasında iltibas düzeyinde benzerlik olduğunu, başvuru kapsamındaki tüm ürünlerin de müvekkilinin markalarının tescil kapsamındaki ürünler ile benzer ve bağlantılı ürünler olduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin, müvekkilinin Türkiye çapında gıda sektöründe tanınmış markasından haberdar olmamasının imkansız olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2015-M-10568 sayılı kararının iptaline, dava konusu … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markaları ile dava konusu marka başvurusu aynı/aynı tür malları kapsamakla beraber, marka işaretleri benzer olmadığından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacının … markasının özellikle “un ve türevleri” bakımından tanınmış marka olduğunun kabulü gerektiği, buna karşılık marka işaretleri arasında iltibas yaratacak bir benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK m. 8/4 hükmünün uygulanması olanağının bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun 556 sayılı KHK m. 35 anlamında kötüniyetle yapıldığına dair bir emareye rastlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında ayniyet düzeyinde benzerlik olduğunu, YİDK kararında taraf markaları arasındaki benzerliğiın açıkça kabul edildiğini, başvuru sahibinin itirazı olmamasına rağmen, mahkemenin aksi karar verilmesinin bozma gerekçesi olarak görüldüğünü, her iki marka arasındaki tek farkın başvuruya konu markada müvekkilin … markasındaki R harfinin yerine L harfinin getirilmiş olması olduğunu, bu kadar basit farklarla markalar arasındaki iltibasın kalkacağına hükmetmenin markaların kötüniyetli kişiler tarafından kolayca taklit edilmesine ve markaların sulandırılmasına sebebiyet vereceğini, markanın tanınmışlığını kabul etmesine rağmen, yine benzerlik olmadığı gerekçesiyle olumsuz karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna davacı şirketin “…” esas unsurlu markaları ile itirazı üzerine, Markalar Dairesince davacının itirazlarının iki ayrı karar ile reddedildiği, bu kararlara yönelik olarak davacı şirket itirazlarının YİDK tarafından kısmen kabul kısmen de reddedildiği, yani davalı şirketin başvurusunun bir kısım emtia için devamı yönünde karar verildiği, davacı şirketin itirazının kabul edilen kısmına yönelik olarak davalı şirketin herhangi bir itirazının olmadığı, bu nedenle iş bu dava konusu olan reddedilen kısım için de bunun geçerli olacağı yönündeki iddianın yerinde bulunmadığı, zira bunların ayrı davaların konusunu oluşturacağı, dava konusu edilen başvuru ile itiraza mesnet markaların esas unsuru arasında tek fark olduğu, bunun da yeterli farklılık sağlamadığı ileri sürülmüş ise de, davalının başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” esas unsurlu markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, zira markalar arasındaki farklılığın gerek anlamsal, gerek görsel gerekse de işitsel olarak yeterli farklılık sağladığı, marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığı hususunun da dosya kapsamında bulunan delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip