Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1220 E. 2023/1186 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1220
KARAR NO : 2023/1186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2019
NUMARASI : 2018/284 E. – 2019/572 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/12/2019 tarih ve 2018/284 E. – 2019/572 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2016/50099 sayılı ve “… + şekil” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin 2014/70740 ve 2015/29345 sayılı markalarını gerekçe göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa ret kararına gerekçe markalar aleyhine açılmış hükümsüzlük davalarının bulunduğunu, bu davaların sonucunun beklenilmesi gerektiğini, nitekim Ankara 3. FSHHM’de 2016/110 Esas sayılı dosyasında 2014/80740 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu, yine 2015/29345 sayılı marka aleyhine Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2016/966 E. sayısı ile açılan davada da marka sahibinin kötü niyetli olduğu tespit edilerek hükümsüzlük kararı verildiğini, hükümsüzlük kararının sonuçlarının geçmişe etkili olacağını, bunun yanı sıra müvekkilin dava konusu markadaki logo ve “…” ibaresi üzerinde halihazırda kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkilinin markasındaki şekil unsurunun 29, 30 ve 31. sınıflar bakımından 2014/98453 sayısı ile, “…” ibaresinin 2014/98452 sayısı ile yine 31. sınıf bakımından halihazırda tescilli olduğunu, müvekkilinin dava konusu marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, gıda sektöründe ve özellikle pirinç ürünleri bakımından faaliyet gösterip müvekkilinin markasının dünya çapında tanındığını, yurtdışında çok sayıda ülkede tescilinin bulunduğunu, müvekkilinin bu tescillerinde dava konusu logodaki şekil unsurunun hep yer aldığını, davalının müvekkilinin markalarındaki logoyu ve “…” ibaresini kendi adına kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2018-M-5331 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka başvurusu ile ret gerekçesi markaların birebir aynı görsel unsurları ihtiva ettiği, itiraza mesnet markadaki “…” ibaresinin ise başvuruda sadece Arapçasının yazıldığı, ancak markanın Latince gösteriminin kanuni anlamda zorunluluk arz ettiği düşünüldüğünde “…” şeklinde ifade edilen dava konusu markadaki kelime unsuru ile “…” şeklindeki davalı markasının da yine neredeyse birebir aynı kelimeyi içerdiğinin görüldüğü, hal böyleyken taraf markalarını oluşturan unsurlar bir bütün olarak ele alındıklarında başvuru ile ret gerekçesi markalar arasında, emtialar arasındaki ayniyet düzeyindeki ilişkinin varlığı da gözetildiğinde, ortalama tüketiciyi yanılgıya düşürebilecek düzeyden bir benzerliğin var olduğu, özellikle markaların doğrudan mal üzerinde kullanılacağı göz önüne alındığında, davalıya ait ret gerekçesi markadaki şekil unsurunu birebir taşıyan dava konusu markanın, sicilde önceki tarihli kaydı bulunan davalı markası ile doğrudan karıştırılabileceği, iltibas ihtimalinin temelinde tüketicinin iki işaret arasında doğruda doğruya ya da kaynakları açısından yanılgıya düşme ihtimali yer alırken, işaretlerin ve emtiaların bu denli yakın oldukları bir durumda, bahsi geçen karıştırılma ihtimalinin somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği, Hukuk Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 tarih ve 2003/11-578 E.- 2003/703 K.) YİDK kararının yerinde olup olmadığının kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesinin gerektiği, somut uyuşmazlıkta YİDK karar tarihi itibariyle davalı markalarının hükümsüzlüğü yönünde kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, YİDK iptal davasında karar tarihi itibariyle mevcut delillere göre inceleme yapılacığından hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmesi ile ilgili talebin yerinde olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesinin ancak 3. kişilerin başvurularına itiraz etme veya hükümsüzlük davası açma hakkı verdiği, davacıya, tescilli bir marka var iken 8/1-b maddesi kapsamında tescil engelini aşarak kendi başvurusu ile ilgili olarak kendi lehine tescil hakkı sağlamadığı, davacının müktesep hak iddiasının, dayandığı makaların tescil tarihi itibariyle yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, redde mesnet alınan 2014/80740 ve 2015/29345 sayılı markalar aleyhine hükümsüzlük davası açtıklarını, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmış olması gerektiğini, nitekim 2015/29345 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davalının kötüniyetinin sabit olduğunu, müvekkilinin dava konusu marka ve logo yönünden gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında emtia ve işaret benzerliğinin gerçekleştiği, YİDK karar iptali talebiyle açılan eldeki davanın YİDK karar tarihindeki şartlar dikkate alınarak değerlendirileceği,YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet söz konusu markanın hükümsüzlüğüne ilişkin gerekçeli bir mahkeme kararının ya da kısa kararın davalı Kuruma sunulmadığı ve redde mesnet markanın hüküm ifade ettiği, dolayısıyla Kurumca hükümsüzlük davasının sonucunun beklenilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, öte yandan gerçek hak sahipliği iddiasının, ancak marka başvurusuna itiraz hakkı sağlayıp, tescilli bir markanın varlığına rağmen bu markanın ya da benzerinin tesciline imkan vermediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 05/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/10/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip