Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/122 E. 2022/1678 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/122
KARAR NO : 2022/1678
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2020
NUMARASI : 2018/2 E. – 2020/618 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Rekabet Yasağına Aykırılıktan Kaynaklanan Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/11/2020 tarih ve 2018/2 E. – 2020/618 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının müvekkili şirket nezdinde 16.06.2015-16.06.2017 tarihleri arasında satış ve pazarlama uzmanı olarak görev yaptığını, görevi itibariyle müvekkili şirketin müşteri çevresi, kar marjı, birim maliyetler, ihale hazırlık çalışmaları, alt ve üst teklif limiti vb. gibi ticari sır niteliğindeki önemli hususlarda bilgi sahibi olduğunu, davalı ile imzalanan 16.06.2015 tarihli sözleşmenin ”Rekabet yasağı ile Gizlilik ve Sır Saklama Mükellefiyeti’ başlıklı 7. maddesinde; gerek sözleşme süresince gerekse sözleşmenin hangi sebeple olursa olsun sona ermesini takip eden 1 yıl boyunca işveren ile doğrudan rekabet teşkil edecek faaliyetlerden uzak duracağı, aksi halde son aylık net ücretin 1 yıllık tutarını maktu tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin kararlaştırıldığını, bu bilgi ve belgeleri şirket aleyhinde kullanmamayı, doğrudan veya dolaylı olarak rekabet teşkil edecek faaliyetlerde bulunmamayı beyan ve kabul ettiğini, davalının iş sözleşmesini istifa etmek suretiyle 16.06.2017 tarihinde feshettiğini, akabinde davalının müvekkili ile aynı sektörde faal olan şirkette çalışmaya başladığını, aynı ihaleye girip adığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak nedeniyle şimdilik 1.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, sonrasında talebini 60.382 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde dayandığı delillerin dosyaya sunması gerektiğini, davacının dosyaya herhangi bir belge sunmadığını, Ankara 14. İş Mahkemesinin 2017/391 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının pazarlamacı iş koduyla davacı yanında 16/06/2015-16/06/2017 tarihleri arasında çalıştığı, istifa ederek işyerinden ayrıldığı, davacı şirkette olduğu gibi davalının çalışması sonlandıktan sonra başladığı dava dışı işyeri … AŞ’de de pazarlama ve satış konusunda istihdam edildiği, davacı şirketin alınan ihalelere bağlı olarak 2014-2017 yılları dahil olmak üzere bu tarihler arasında … hizmet verdiği, nitekim bu ihalelerden 17/11/2016-17/11/2017 dönemli olanına davalının davacı şirketi temsilen katıldığı ve sözleşmeyi akdettiği, Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki ilgili ordu evleri müdürlüklerine yazılan müzekkere cevaplarına göre davalının davacı yanından ayrıldıktan sonra 1 yıl içinde … AŞ’yi temsilen ihalelere katıldığı, bu hususta yetkilendirildiği hatta sözleşmenin davalı tarafından akdedildiğinin tespit edildiği, davacı ve dava dışı şirketin aynı konuda ve Ankara ilinde faaliyet yürüttükleri, dolayısıyla mahkememizce yukarıda belirtilen sınırlamada belirtilen süre içerisinde iş akdinin feshinden 1 yıl sonra, Ankara ili sınırları içinde, aynı faaliyet konusunda bulunan bir şirkette çalışan davalının taraflar arasında yapılan sözleşmenin rekabet yasağı hükümlerinin ihlaline sebebiyet verdiği, davalı tarafından davacıya karşı açılan Ankara 14. İş Mahkemesinin 2017/391 esas dosyası incelendiğinde davalının iş akdinin feshe bağlı olarak ve prim alacağını gerektirir bir çalışmasının bulunmaması nedeniyle reddedildiği, davanın ret sebebi ile usul ekonomisi ilkesi gereği sonucu değiştirmeyecek nitelikte görülen iş mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmadığı, davalının son dönem davacı yanında çalışması dikkate alındığında bilirkişiler marifetiyle yapılan hesaba göre yıllık net kazanç tutarının 60.382,00-TL olduğu, tespit edilen bu tutardan davalının Uyap marifetiyle incelenen kayıtlarına göre hali hazırda çalışmasına bağlı olarak gelirinin bulunması ve ekonomik mahvına sebep olmayacağından ayrıca bir indirim yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile 60.382,00-TL’nin 1.000,00-TL’sinin dava tarihinden bakiye kalan tutarının ise ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemece iş mahkemesinde görülen davanın bekletici mesele yapılmamış olmasının usule aykırı olduğunu, Ankara 14. İş Mahkemesinin 2017/391 esas sayılı davasının, müvekkili tarafından haklı nedenle feshe dayanılarak kıdem tazminatı ve prim alacakları yönünden işçilik alacakları talebiyle, iş bu davada davacı konumundaki şirkete karşı açılmış olup, yargılamanın istinaf aşamasında halen devam ettiğini, bekletici mesele talebinin yerel mahkemece olumlu ya da olumsuz karara bağlanmadığını, müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dava süresi içerisinde davacı şirketin birleşerek devrolduğunu, davacı şirket değişikliğine gidilmeksizin karar verilmiş olmasının usule aykırı bulunduğunu, iş akdinde yer alan rekabet yasağı hükmünün batıl olduğunun dikkate alınmadığını, somut olaydaki iş akdinin ilgili rekabet yasağı hükmünde, coğrafi alan yönünden sınırlama yapılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde 1 yıl süreyle işçinin işveren şirkete rakip bir işte çalışmayacağı şeklinde çalışma yasağı getirilmiş olması ve sınırlarının yeterince belirlenmemesi durumunun Anayasa ile güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün açıkça ihlali olduğundan sözleşmenin batıl nitelikte olduğunu, müvekkilinin iş akdini haklı olarak feshettiğinden rekabet yasağı maddesinin de kendiliğinden ortadan kalktığını, tazminata esas ücretin, hükme esas alınan bilirkişi raporunda son derece hatalı tespit edildiğini, müvekkilinin hiçbir zaman bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi net 5.301,90-TL almadığını, müvekkilin brüt ücretinin 3.975,00-TL olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin dava açıldıktan ancak karar verilmeden önce dava dışı başka bir şirket ile birleştiği, bunun 03/01/2019 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde de yer aldığı, her ne kadar ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında bu yöne ilişkin bir işlem yapılmamış ise de, istinaf aşamasında 04/04/2019 tarihli vekaletname örneğinin sunulmuş olması nedeniyle bu hususun artık bir kaldırma nedeni sayılamayacağı, somut olayda iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle 6098 sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin uygulanması gerektiği, 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunmasının arandığı, 6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre, hakimin, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabileceği, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/1961 E., 2019/7515 K., 26/11/2019 T.), TBK 444/2 hükmü uyarınca, madde metninde coğrafi alanın geniş olarak belirlenmesine rağmen davalının aynı şehirde aynı iş kolundaki bir işyerinde aynı kolda çalışmaya başlaması nedeniyle de, yasağın kapsamı bakımından tanınan uyarlama yetkisi bağlamında davalının rekabet etmeme yasağını ihlal ettiğinin belirlenmesinde bir isabetsizliğin olmadığı, davalının davacı şirket bünyesinde 16/06/2015-16/06/2017 tarihleri arasında çalıştıktan sonra dava dışı şirkette de aynı konuda istihdam edildiği, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunmasının dahi yeterli (Yargıtay 11. HD. 2015/11383, 2016/6482) bulunmasına rağmen somut olayda davalının daha önce davacı adına girdiği … ihalesine sonrasında dava dışı şirket adına katıldığının ve ihalenin alındığının anlaşıldığı, yani davacıya zarar verme ihtimali yanında zarar verilmesi hususunun da ispat edildiği, davalı tarafından davacıya karşı açılan Ankara 14. İş Mahkemesinin 2017/391 esas dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi sonucu kesinleşmiş bulunduğunun anlaşıldığı, davalının son dönem davacı yanında çalışması dikkate alındığında bilirkişiler marifetiyle yapılan hesaba göre yıllık net kazanç tutarının 60.382,00-TL olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 4.124,69.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 976,78 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.147,91 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 362/1-a. maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip