Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1215 E. 2023/1166 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1215
KARAR NO : 2023/1166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2020/2 E. – 2021/384 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti ve Durdurulması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/05/2021 tarih ve 2020/2 Esas – 2021/384 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin otomotiv yedek parça toptan ve perakende satışı alanında faaliyet gösterdiğini, davalı …’nın 19.04.2012-12.05.2017 tarihleri arasında müvekkilinin … Şubesi’nin yöneticisi ve sorumlusu olarak çalıştığını, anılan davalının 10.05.2017 tarihinde iş sözleşmesini feshederek, diğer davalı rakip şirkette açışmaya başladığını, davalı …’nın müvekkili şirketteki pozisyonu gereği müvekkilin müşteri portföyüne hakim olduğunu, davalı Şirkette çalışmaya başladıktan müvekkilinin müşterilerinin davalılarla çalışmaya başladığını, davalı …’ın müvekkili şirkette çalıştığı dönemde muhatap olduğu müşteri portföyü ile yapılan satışlardan 2016 yılında elde ettiği cironun 1.258,146 TL olmasına rağmen davalı …’ın müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra müvekkilinin bu müşterilerden elde ettiği cirosunun 2017 Mayıs ayından sonra 751,06 TL’ye 2018 yılı tarihinde ise 240.512 TL’ye düştüğünü, bunun davalıların birlikte hareket ederek, müvekkilinin müşterilerinin ayartılmasından kaynaklandığını, davalı …’nın davalı Şirket tarafından maddi vaatlerle ayartıldığını, davalı …’nın işten ayrılma nedeninin önceden ayarttığı müvekkili çalışanları ile birlikte hareket ederek, davalı rakip şirkete geçmek suretiyle müvekkili şirketin müşteri portföyünün davalı şirkete aktararak haksız kazanç elde etmekte olduğunu, davalı …’nın davacı ile akdettiği iş sözleşmesi hükümlerini ihlal ettiğini, davalıların açıklanan eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalıların fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, fiile konu eylemlerin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili …’nın davacı firmada 19/04/2012 tarihinde yedek parça satış görevlisi olarak işe başladığını, çeşitli işçilik alacaklarını davacıdan alamaması sebebiyle 10/05/2017 tarihinde davacı şirkete çektiği ihtarname ile iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla davacı aleyhine açtıkları davanın Ankara 7 . İş Mahkemesi’nin 2017/562 esas sayılı dosyası üzerinden davanın devam ettiğini, , davacı şirketin cirosunda gerçekleşen düşünün davalı müvekkili …’nın işten çıkısı olarak gösterilmesinin hukuka, hakkaniyete ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili …’nın çalışma özgürlüğü kapsamında istediği iş yerinde çalışmakta özgür olduğunu, diğer davalı müvekkili şirketin ise yıllardır bu sektörde faaliyet gösterdiğini, davacı yanın iddialarının tamamen gerçek dışı, ticari hayatın olağan akışına aykırı iddialar olduğunu, iddialarını kanıtlar hiçbir delilin dosya kapsamında yer almadığını, davacının aynı iddialarla müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, ancak müvekkilleri hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davacının bu karara karşı yaptığı itirazının da mahkemece reddediliğini, hem davacı hem de davalı şirketin … gibi markaların yedek satışını yaptıklarını, yıllardır aynı bölgede faaliyet gösterdiklerini, hatta davalı Şirket ile davacının… Şubesi’nin yan yana olan iş yerlerini kullandıklarını, bu nedenle müşteri portföyünün aynı çerçevede yer almasının, bölgeye gelen müşterilerin burada bulunan şirketlerde birinden alışveriş yapmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemişti.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, uygulamadaki tabiriyle ayartmayı tespite elverişli delil sunulmadığı, davalı şirket kayıtlarında davacı tarafından iddia edilen müşteri portföyünün tamamının yer almadığı ve davalı Şirketle çalışmaya başlayan davacı müşterilerden davalının elde edilen cironun da hem 2017 hem de 2018 yılları için davacının ciro kaybının çok altında olduğu, davacı şirketin bilançosundaki ciro azalmasının tek başına haksız rekabeti ispatlayamayacağı, davacının iddialarının kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu ettiği ciro azalmasının tek nedenin davalı …’nın müvekkili Şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başlayarak, davalı Şirket sahibi ile birlikte hareket etmek suretiyle yapmış olduğu haksız rekabet olduğunu, davalı …’nın iş sözleşmesini işçilik alacaklarını alamadığından bahisle haklı olarak feshettiğini savunsa da amacının önceden ayarttığı iş arkadaşları ile birlikte rakip firmaya geçerek müvekkili şirketin müşteri portföyünün bu firmaya aktarmak suretiyle haksız kazanç elde etmek olduğunu, davaya konu haksız rekabet eylemlerini tek başına yapması mümkün bulunmayan …’nın davalı şirket yetkilisi tarafından yönlendirildiğinin açık bir husus olduğunu, davalı …’ın işten hemen ayrılmasından sonra kendine ait cep telefonu ile müşterilerle yaptığı görüşmelerin HTS kayıtlarının dosyaya kazandırılması gerektiğini, davalı …’ın tüm mesleki bilgi ve becerilerini müvekkili Şirkette çalıştığı dönemde öğrendiğini, davalının işten ayrılmasının en önemli nedeninin diğer davalı Şirket yetkilisi tarafından ayartılması olduğunu, müvekkili firmada çalışan birden fazla satış personelinin ayartılması ve işten çıkmaya teşvik edilerek iş sözleşmelerini sonlandırmaları, hemen akabinde davalı rakip firmada işe başlamaları, müvekkil firmanın müşteri portföyünü haksız bir şekilde rakip firmaya kaydırmaları, hususlarının bilirkişi raporuyla belirli ölçüde sabit olduğunun, müvekkili firmanın azalan cirosu, bunun karşısında bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere sadece 6 aylık geçmişi olan rakip firmanın müşteri portföyünde ve cirosunda oluşan artışların başlı başına haklı davalarının somut delillerinden olduğunu, mahkemece hükme esas alınan raporun eksik ve hatalı bulunduğunu, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti ve durdurulması
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının eski çalışanı olan davalı …’nın davalı Şirket yetkilisi tarafından ayartıldığının ispat edilemediği, davalı …’nın davacıdan ayrıldıktan sonra aynı sektörde faaliyet gösteren davalı Şirkette çalışmaya başlamasının tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, aksinin kabulünün Anayasa’nın 48. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geleceği, ayrıca davalı …’nın davalı Şirkette çalışmaya başlamasından sonra davacıdan ayrılıp davalı Şirkette çalışmaya başlayan hiçbir çalışanın bulunmadığı, buna göre davacının davalıların birlikte hareket ederek davacı çalışanlarını ayarttığı iddiasının da yerinde olmadığı, diğer taraftan davalı …’nın davalı Şirkette çalışmaya başlamasından sonra bir kısım davacı müşterilerinin davalı Şirketle çalışmaya başladığı mahkmece alınan bilirkişi raporunda anlaşılıyor ise de; davacı ve davalı şirketlerin aynı iş kolunda faaliyet göstermeleri nedeni ile davacının kimi müşterilerinin davalı şirket ile çalışmasının doğal olduğu, haksız rekabetten söz edilebilmesi için davalı şirketin müşteri kazanımında dürüstlük kurallarına uygun davranmadığının ispat edilmesi gerektiği, bu hususun dosyada bulunan mevcut delillerle ispatlanamadığı zira şirketlerin pazar payı elde etmelerinde ürettikleri ürünlerin kalite ve fiyat bakımından tercih edilmesi ile çalışanların birikim ve becerilerinin etkili olacağı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/17541 – 2014/13487 E/K sayılı ilamının da aynı yönde olduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesince davacının haksız rekabet iddialarının kanıtlanamaması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 05/10/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2023

Başkan V.

Üye

Üye

Katip