Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1210 E. 2023/1129 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1210
KARAR NO : 2023/1129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2020/313 E. – 2021/204 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/06/2021 Tarih ve 2020/313 Esas – 2021/204 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2017/48866, 2017/48865, 2017/48863, 2017/48857, 2016/03958, 2015/ 88557, 2015/111615, 2014/106592, 2014/106586, 2010/47415, 2007/15248, 2003/10572 sayılı …” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini 07.sınıfta 2019/54739 numaralı marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkili firmanın www…com ibareli alan adı üzerinden de 24.09.2004 tarihinden bu yana ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, davaya konu marka başvuru sahibinin, müvekkili firmanın eski hissedarlarından olan baba …’in kızı ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan …’in kardeşi olduğunu, …’in Müvekkili şirkette bulunan hisselerini devrettiğini ve şirket bünyesinden ayrıldığını, davalı yanın kardeşi … ve babası tarafından … … Şirketi’ni kurduğunu ve Müvekkili firmanın tescilli ticaret unvanına, tescilli alan adına, tescilli markalarına tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunulduğunu, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını, davalı tarafından tescil müracaatı gerçekleştirilen marka ile müvekkili firma markalarının aynı sınıfları kapsadığını, “…” ve “…” ibarelerinin tüketici nezdinde müvekkili firma tarafından meşhur ve maruf hale getirildiğini, markaların tüketici nezdinde karıştırılacağını ileri sürerek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-6625 sayılı kararının iptaline ve 2019/547391 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkiline ait dava konusu “…” ibareli marka ile davacının itirazına gerekçe gösterdiği … ibareli markaların benzer olmadığını, müvekkil markasının bütün olarak … şeklinde olduğunu, … şeklinde telaffuz edildiğini, davacının … ibareli markalarının ise … şeklide göründüğünü ve … şeklinde telaffuz edildiğini, markaların bir bütün olarak görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında derdest olan hiçbir dava bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında hiçbir husumet bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, kendine özgü ayırt ediciliği bulunan markası için tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin, 2019/54740 tescil numaralı … ibareli markaların da sahibi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu “…” ibareli başvuru markası ile davacıya ait “…” ibaresini içeren markalar bir bütün olarak görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan birbirlerinden oldukça farklı markalar olduğunu, davacının itiraz markalarında başvuru markasıyla benzerlik taşıdığını iddia ettiği “…” ibaresinden başka, başvuru markasında yer almayan ibare/ibareler ya da karakteristik şekil unsurları içerdiğini, başvuru markasının bir bütün olarak itiraz markalarıyla hiçbir yönden ortak unsur içermediğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığından, davacının başvurunun kötüniyetli olarak gerçekleştirildiği yönündeki iddiasına da itibar edilmediğini, markalar benzer olmadığından, davacının itiraz gerekçesi markalarının önceki kullanımları ya da piyasadaki bilinirlik düzeyinin de markalar arasında karışıklığa neden olmayacağını, marka örnekleri ve/veya mal/hizmet kapsamları işbu başvurudan farklı olan başvurular için verilmiş olan kararların işbu başvuru için emsal karar teşkil etmesinin mümkün olmadığını, verilen kurum kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka kapsamında yer alan 07.sınıftaki mallar, davacıya ait ret gerekçesi markalar kapsamından doğrudan yer almamakla birlikte davacının ret gerekçesi markalardan 2017/48857, 2017/48863, 2018/ 44315 sayılı markalar kapsamında 35.sınıfta yer alan 05.alt gruptaki mağazacılık/satış hizmetlerinde, dava konusu marka kapsamında 07.sınıfta yer alan malların tamamının satışının gerçekleştirileceği; davacı markalarında yer alan satış hizmetleri bakımından ise markaların emtia listelerinin benzer mal ve hizmetlerden oluştuğu, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, bu nedenlerle karıştırılma ihtimaline yönelik koşulların somut olayda oluşmadığı, marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı yanın, müvekkil firmanın eski hissedarlarından olan baba …’in kızı ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan …’in kardeşi olduğunu, …’in müvekkili şirkette bulunan hisselerini devretttiğini ve şirket bünyesinden ayrıldığını, davalı yanın kardeşi ve babası tarafından, yapılan centilmenlik anlaşmasına rağmen, müvekkili firmanın tescilli ticaret unvanına, tescilli alan adına, tescilli markalarına tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunulduğunu, davalı yanın söz konusu husumetten haberdar olmamasının mümkün olmayacağını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, dava konusu marka ile müvekkili firma markalarının aynı sınıfları kapsadığını ve şeklen benzer olduklarını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının “…” asli unsurlu itirazına mesnet markaları arasında işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle bir benzerlik olmadığı, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin “…” ile “…” markalarına ilişkin verdiği 07/03/2023 tarih, 2021/7239 Esas, 2023/1372 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip