Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1205 E. 2023/1126 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1205 – 2023/1126
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1205
KARAR NO : 2023/1126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2020/320 E. – 2021/196 K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/05/2021 Tarih ve 2020/320 Esas – 2021/196 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı …. A.Ş. ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2007/32835, 2013/29479, 2013/29468, 2013/32392, 2013/60855, 2018/18599, 2018/18616, 2018/18610, 2018/18606 sayılı ve “…”, “… …”, “… …”, “… “, “…”, “…”, … …”, “… …”, “… ” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere 2019/111771 numaralı başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markalar ile davalının tescil talebinde bulunduğu “…” ibareli markanın bulunduğu mal ve hizmet sınıfının aynı/benzer olduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğunu, davalı kurumun iltibas değerlendirmesinde ortalama tüketici yaklaşımını dikkate almadığını ileri sürerek, … YİDK’nın 2020-M-7206 sayılı kararının iptaline, 2019/111771 sayılı “…” ibareli markanın 05. sınıfın 2. alt sınıfı ile 29 ve 30.sınıfın tamamı yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, itiraza konu “…” ibareli markalarla müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın benzerlik ve karıştırma ihtimali olmadığını, markanın bütünsel şekilde “…” hecelemesi de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, “…” ibaresinin herkes tarafından kullanılan, tanım ihtiva eden, ayırt ediciliği düşük genel bir ibare olduğunu, zayıf markaların koruma kapsamının dar olduğunu, markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, diyet amaçlı ve yüksek kalori içermeyen gıdaları işaret ettiğini, bu ibareye dayanarak yapılan itirazın geçersiz olduğunu, “…” ibaresinin sektörde herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, davaya konu markanın tümüyle “…” ibaresi olarak dikkate alınması gerektiğini, markaların benzer olmadığını ve kötü niyetin ispat edilemediğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/benzer/ilişkili oldukları, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markaların, ortak olarak “…” ibaresini içermelerinden kaynaklı olarak, markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, davacının “…” ibareli herhangi bir markasının tanınmış marka olarak tescilli olmadığı, “…” ibareli markalarının ise tanınmış olup olmadığının uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline, markanın hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafın markaları ile müvekkili şirketin markası arasında ortak bir şekil ve renk unsuru bulunmadığını, davaya konu markanın bütünsel bir yapıda “…” olarak yorumlanması gerektiğini, taraf markaları arasında görsel algıda yalnızca “…” ortak unsurunun seçilmesi ile oldukça zayıf bir ilişki kurulabileceğini, davacının tescilli markalarında yer alan … ibaresi ile müvekkilinin markasında yer alan … ibaresi arasında görsel olarak iltibas bulunmamakla birlikte aralarında zayıf bir ilişki olduğunu, 15.04.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda açıkça markalar arasında benzerlik olmadığının ve … ibaresinin tamamlayıcı unsur olduğunun belirtildiğini savunarak, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacıya ait “…” ibaresini taşıyan itiraz konusu markaların, ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, eski markanın ayırt edici gücü yönünden markalar ele alındığında, düşük düzeyde ayırt ediciliği haiz “…” ibareli davacı markaları ile davaya konu “…” ibaresinin karıştırılmasının olası olmadığını, başvuru konusu markanın ihtiva ettiği unsurların tamamıyla anlamlı bir bütün oluşturduğunu, orta düzeydeki tüketiciler nezdinde bu bütünlük içinde algılandığını, markalar arasında bütünsel izlenim açısından benzerlik bulunmadığını, … YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının başvurusuna konu 2019/111771 numaralı “…” markası ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asli unsurlu markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta da davalının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2022 tarihli, 2021/1685-2022/6319 E/K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…” ibaresinin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, buna göre uyuşmazlık konusu gıda malları yönünden tescili istenen dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar olacağı, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu hususlar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edilmiştir. Buna göre dava konusu başvuruda da “…” ibaresi tek başına değil, bir bütün olarak “…” şeklinde yazılmıştır. Markaların bir bütün olarak değerlendirilmelerinin esas olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Zira davacının daha baştan zayıf ayırt edici niteliği haiz bir sözcük olan “…” ibaresini markasına koyarken, sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin kullanılabileceğini öngörmesinin ve buna katlanmasının gerektiği kanaatine varılmıştır. O halde ilk derece mahkemesince, her ne kadar marka kapsamlarında yer alan bir kısım mallar arasında kısmen benzerlik bulunmakta ise de, marka işaretleri arasında yukarıda açıklanan nedenlerle benzerlik olmadığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığının kabulü gerekirken, aksi yönde değerlendirme yapılması doğru olmamış, davalılar vekillerinin istinaf başvuruları bu nedenle yerinde görülmüştür.
Taraf marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden, davacı markalarının tanınmış olmaları da başvurunun tesciline engel değildir.
Öte yandan dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddialarını ispata elverişli delil öne sürülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar … Başkanlığı ile …. Tic. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı …. A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 27/05/2021 gün ve 2020/320 Esas – 2021/196 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı …. A.Ş. ile davalı … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı …. A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan 40,70-TL posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 202,8‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı …. A.Ş. tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, kesinleştiğinde ve talebi halinde anılan davalıya iadesine,
10-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.