Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1203 E. 2023/1045 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1203
KARAR NO : 2023/1045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2019
NUMARASI : 2018/418 E. – 2019/271 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/06/2019 tarih ve 2018/418 E. – 2019/271 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ve davalı kurum tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2017/43862 sayılı “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalı Şirketin, “…” ibareli başvurusuna anılan markaya dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa dava konusu konu marka ile itirazlarına mesnet markanın iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduğunu, müvekkilinin markası tanınmış olduğundan, somut olay bakımından SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesindeki koşulların da gerçekleştiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’nn 2018-M-6459 sayılı kararının iptaline, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığını, ilgili tüketici doktor ve eczacılar olduğundan, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, SMK’nın 6/5 maddesindeki şartların da oluşmadığını, kötü niyet iddiasının ispatlamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin 1928 yılından bu yana ilaç üretimi ve pazarlaması ile iştigal eden, Türkiye’nin en eski kuruluşlarından biri olduğunu, taraf markaları aynı/benzer bulunmadığı gibi mal/hizmetlerin de aynı/benzer olmadığını, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını zira nihai kullanıcıların doktor, veteriner, eczacı gibi kimseler olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markları arasında , dava konusu başvuru kapsamında 5 sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler malları davacı markası kapsamında bulunan “farmasötik müstahzarlar” ile aynı/aynı tür ve “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. ile Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” yönünden emtia benzerliğinin bulunduğu, davacının markasının herhangi bir etken madde ve/veya jenerik kökten oluşmadığı, dava konusu başvuru ile davacının markası arasında, “…” başlangıç harfleri ile devamında gelen “I” harfi bakımından kısmen işitsel ve görsel benzerlik bulunduğu, ancak bu benzerliğin 5. sınıfın 1. alt grubunda yer alan mallar bakımından iltibasa neden olmayacağı, zira bu grup emtia yönünden ilgili tüketicinin doktor , eczacı gibi bilinç düzeyi yüksek kişiler olduğunu, ancak emtia benzerliğinin gerçekleştiği 05.02, 05.04, 05.05 ve 05.07. sınıf mallar bakımından dava konusu markalar arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu, çünkü anılan malların sadece eczanelerde satılmadığı, ilgili tüketicinin halk olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK nın 2018-M-6459 sayılı kararının 5. sınıf “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları yönünden iptaline, dava konusu markanın anılan mallar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markası arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, mahkemece iltibas oluştuğu kabul edilen 5. sınıf malların tüketicisinin de bilinç ve dikkat düzeyinin yüksek bulunduğunu, davacının mesnet markası kapsamında sadece 5.1 sınıf ürünlerin bulunduğunu, bu ürünlerin mahkemece iltibas bulunduğu kabul edilen 5. sınıf mallarla benzer bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümüyle reddini karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, iltibas değerlendirmesinin markaların bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim üzerinde yapılması gerektiğini, markanın harflere ve parçalara ayrılarak iltibas değerlendirmesi yapılmasının hatalı olduğunu, taraf markalarının tamamen farklı bulunduğunu, diğer taraftan mahkemece iltibas bulunduğu kabul edilen mallar ile davacının markasının kullandığı ilaç emtiasının farklı olduğunu, ayrıca anılan malların tüketicisinin de bilinç düzeyinin yüksek bulunduğunu, davacı markasının ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, bu nedenle koruma kapsamının dara tutulması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerektiği gibi gerekçenin de kendi içinde tutarlı olması zorunludur. Zira, gerekçeli kararın kendi içinde çelişkili olması halinde hükmün denetlenmesi mümkün olmayacaktır. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Öte ayndan, kararın gerekçesi ile hüküm arasındaki ya da gerekçenin kendi içindeki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Somut uyuşmazlıkta da ilk derece mahkemesince, hükmün gerekçe kısmının 5. sayfasının ikinci paragrafında dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 5. sınıfın 2., 4., 5. ve 7. alt grubunda yer alan mallar bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu belirtilmesine rağmen aynı sayfanın gerekçeye ilişkin son paragrafında taraf markaları arasında, başvuru kapsamında bulunan 5. sınıfın 4., 5. ve 7. alt grubunda yer alan “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları bakımından iltibas bulunduğu kabul edilip yazılı şekilde dava konusu YİDK kararının 5. Sınıfın 4.,5 ve 7. alt grubunda yer alan mallar bakımından iptali ile sayılan mallar yönünden dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilerek, hem gerekçe içinde hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye yol açılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli kararın kendi içinde çelişkili olmamasına ve kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu bulunmasına ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde, gerekçeli kararda yaratılan çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Dairemizce kararın gerekçesinde ve gerekçe ile hüküm arasında yaratılan çelişki giderilecek şekilde davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/06/2019 gün ve 2018/418 E. – 2019/271 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip