Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/12 E. 2022/1574 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/12 – 2022/1574
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/12
KARAR NO : 2022/1574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2020
NUMARASI : 2020/38 E. – 2020/371 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/11/2020 tarih ve 2020/38 E. – 2020/371 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin “…”, “…” ve “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine kısmen red edildiğini, bu karara karşı davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna yaptıkları itirazın ise nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, ortak “…” ibaresinin Almanca’da “…” anlamına gelmesi sebebi ile bu ibarenin reddedilen emtialar bakımından ayırt edici gücünün düşük olduğunu, ihtilaf konusu markanın bölünerek inceleme yapılamayacağını, bu halde bile esas unsurun zayıf ayırt ediciliğe sahip “…” değil “…” olarak ele alınması gerektiğini, bu ibarenin de müvekkilinin ticaret unvanında geçtiğini, müvekkilinin “… …” olarak kullanımı dolayısıyla kazanılmış ayırt ediciliğe sahip olduğunu ve benzer birçok marka tescillerinin bulunduğunu, kısmen reddedilen başvurunun seri marka niteliğindeki bu tescillerin devamı olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 26/112019 tarih ve 2019-M-10063 sayılı kararının iptaline ve marka başvurularının redde konu emtialar bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkil şirket tarafından yaratılan ve tanınmış hale getirilen markalarından davacının yararlanmak sureti ile kazanç elde etmek istediğini, müvekkilinin “…” ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, dava konusu başvurunun içinde bu ibarenin aynen geçtiğini, emtia listelerinin de aynı veya benzer olduğunu, başvurunun kısmen reddine gerekçe olan ibarenin “…” olması nedeniyle “… …” ibareli markaların müktesep hak oluşturamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markalarının şekil unsuru içermeyen kelime markaları oldukları, markalarda “…” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığı, taraf markalarında yer alan “…, “…”, “…” gibi ibarelerin aralarındaki ses çağrışımını giderir nitelikte olmadığı, davacının markasının başında yer alan “…” ibaresinin markanın üretildiği, kullanıldığı, satışının yapıldığı yer, bölge veya coğrafi kaynağı bildiren bir isim olması nedeniyle davalının markaları ile arasındaki anlamsal benzerliği gidermediği, taraf markaları arasında işaret benzerliğinin bulunduğu, reddedilen “Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar, … tamiri ve bakımı hizmetleri” malları/hizmetlerinin redde gerekçe markalarda aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markasının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, oysa marka ikiye bölünmek suretiyle “…” kelimesi üzerinden karar tesis edildiğini, taraf markalarının genel izlenim olarak farklı olduklarını, “…” kelimesi Almanca dilinde … anlamına geldiğinden redde konul mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olduğunu, dolayısıyla başvurudaki esas unsurun “…” ibaresi olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı yüksek düzeyde görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğu, markalarda yer alan ayırt edicilikleri düşük olan diğer ibarelerin markaları farklılaştırmaya yetmediği, “…” kelimesi başvuru kapsamından reddedilen mallar ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olmadığından “…” ibaresinin taraf markaları arasındaki ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmayı sağlamadığı, YİDK kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 03/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.