Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1193 E. 2022/678 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Alacak

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/12/2020 tarih ve 2016/250 E. – 2020/822 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının yaklaşık 10 yıl boyunca müvekkili şirkette satış ve pazarlama müdürü olarak görev yaptığını, 08.10.2009 tarihinde hiçbir gerekçe göstermeksizin işyerini terk ettiğini ve iş akdinin işveren açısından haklı nedenle feshine sebep olduğunu, sadece 1 ay sonra müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve rakip konumunda bulunan … …. ve Paz. Ltd. Şti.’nde işe başladığını, davalının bu eylemi ile iş sözleşmesinin 13-g maddesinde yer alan rekabet yasağına aykırı davrandığını ve müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09/10/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini toplam 42.300,50 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin 21.11.2009 tarihinde davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet göstermeyen ve rakip firma olmayan dava dışı … İnş. Ltd. Şti. bünyesinde mevzuat danışmanı ve iç denetim uzmanı olarak göreve başladığını, çalıştığı firma ile yürüttüğü işlerin rekabet yasağı kapsamına girmediğini, iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin olarak yer alan düzenlemenin süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması koşuluna aykırılık nedeniyle geçerli olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasında yapılan 26.03.2001 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin eldeki davayı ilgilendiren 13.g. maddesinde; “sözleşmenin feshi veya kendiliğinden sona ermesi tarihinden itibaren, işbu iş akdi çerçevesinde edindiği … ve eğitimleri kullanabileceği bir başka iş için aynı sektörde çalışan ve rakip konumda bulunan firmalarla ya da hizmet verilen hastanelerle … Bilgisayar’ın yazılı iznini almaksızın çalışamaz. 2 yıl süre ile yazılı veya sözlü olarak herhangi bir ilişki içinde bulunamaz..” düzenlemesine yer verildiği, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348/1, 349. maddesi uyarınca rekabet yasağının zaman, yer ve konu bakımından sınırlandırılması esaslarına uygun davranılmasının, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için uyulması gereken koşullardan birisi olarak düzenlendiği, somut olayda ise rekabet etmeme borcunun işçi açısından 2 yıl ile sınırlandırılmış olup, bu sınırlamanın makul bulunduğu, yer ve konu bakımından ise açık bir sınırlama getirilmemekle birlikte, dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirket ile davalının çalıştığı ve bu şirketle organik bağ içinde bulunduğu iddia edilen … Ltd. Şti. ve … … Ltd. Şti.’nin merkezlerinin aynı yerler olduğu (Ankara) ve iştigal alanlarının da benzer hatta aynı bulunması sebebiyle yer ve konu bakımından da ilgili sözleşmenin rekabet yasağına dair düzenlemelerinin geçerli bulunduğu, öte yandan taraflar arasında işçilik alacaklarının tahsili istemiyle açılan Ankara 10. İş Mahkemesinin 2009/983 Esas sayılı dava dosyasında, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki 21.11.2009 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesine göre, davalının 21.11.2009 tarihinde davalı firmada “işçi mevzuat danışmanı ve iç denetim uzmanı” olarak işe başladığı, … İnş. Ltd. Şti. ile … … Ltd. Şti. firmalarının faaliyet adreslerinin aynı olduğu …… İnş. Ltd. Şti.’nin ortaklarının …, … olduğu, …’ün şirket müdürü olarak seçildiği, … ile …’in … … Ltd. Şti. firmasının da ortakları arasında yer aldığı, diğer dört ortaktan birinin …, bir diğerinin Kuvvet soyadını taşıdığı görülmekte olup, bu haliyle iki firma arasında organik bağ bulunduğu sonucuna varıldığı, ayrıca… Hastanesinin … … Yönetim Sistemleri İhalesine ilişkin şartnamenin gönderildiği 10.05.2010 tarihli mailin incelenmesinden; “yaklaşık maliyet hazırlama safhasında olan 3 yıllık … ihalesi için şartname ektedir. Şartname ile ilgili sorularınız için 567 26 29.” ibaresi ile gönderilen mailin alıcıları arasında “…” adresinin de bulunduğu tespit edildiğinden, davalının … isimli şirkette fiilen çalıştığının ve ihale süreçlerini takip ettiğinin, eş anlatımla davacı şirketteki pozisyonda çalıştığının görüldüğü, Yargıtay 11. HD, 2003/14157 Esas, 2004/8512 Karar sayılı emsal ilamı uyarınca davacının yoksun kaldığı karın hesaplanması bakımından; davacı şirkette ihale dosyalarını hazırlayan davalının, davacı şirketin teknik, teknolojik, idari üstünlüklerini bildiği ve davacının rakibi olan yeni şirketinde çalışırken, davacıya ait bilgileri kullanarak eski işverene zarar verme ihtimalinin bulunduğu kabulünden hareketle, davacı şirket tarafından somutlaştırılmış söz konusu iki adet ihaleye ilişkin … ve belgelerin incelenmesinden; … Devlet Hastanesi Baştabipliğinin 02.03.2010 tarih ve 443 sayılı kesinleşen ihalesinde, … … … İhalesinin … Ltd. Şti. üzerinde kaldığının, ekonomik açıdan en avantajlı 2. teklif sahibi isteklinin … Ltd. Şti. olduğunun bildirildiği, … tarafından işbu ihaleye ilişkin gönderilmiş bilgilerden, ihale bedelinin 252.505,00 TL olduğunun, Prof. Dr. … Silivri Devlet Hastanesinin 02.04.2010 tarih ve 2286 sayılı ihalesinde, … … … İhalesinin … Ltd. Şti. üzerinde kaldığının, ekonomik açıdan en avantajlı 2. teklif sahibi isteklinin … Ltd. Şti. olduğunun bildirilmiş olduğunun, … tarafından işbu ihaleye ilişkin gönderilmiş bilgilerden, ihale bedelinin 170.500,00 TL olduğunun anlaşıldığı, bu doğrultuda her iki ihale bedeli toplamı üzerinden, davacı şirketin 2009 ve 2010 yılı karlılık oranı ortalaması olan %10 karlılık oranıyla belirlenmiş 42.300,50 TL.nin davacının mahrum kaldığı kar olacağının tespit edildiği, öte yandan davalı vekilinin, davacının ıslah dilekçesiyle artırdığı bedele yönelik zaman aşımı def’i ileri sürmüşse de, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğu ve bu şekilde açılmasının doğru ve mümkün bulunduğu, bu tür davalarda zararın miktarının yargılamalar sırasında ortaya çıktığı, bu doğrultuda eldeki davada da zarar miktarının mahkemece alınan bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamalarla ortaya konulduğu görüldüğünden, bedel artırım tarihi itibariyle de zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 42.300,50 TL tazminatın 100 TL bakımından dava tarihinden, kalan 42.200,50 TL bakımından 09/10/2019 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı işçinin bir başka iş yerine de geçse, önceki çalıştığı şirketin o ihaleye özel nasıl hazırlandığını ve ne gibi bir taktikle teklif hazırlayacağını bilemeyeceğini, işçinin bu işte ehil olduğu için bu işi bırakıp da başka bir iş yapmasının kendisinden de beklenemeyeceğini, ayrıca zarar verme ihtimali olduğuna binaen de davanın kabul edilemeyeceğini, bu sebeplerle haksız rekabetin kanıtlanamadığından davanın reddinin gerektiğini, bilirkişinin eksik inceleme ile kurumlar vergisi beyananemlerine 2008-2009-2010-2011 yıllarına dair beyan edilmiş bilanço değerleri ve gelir tablolarına göre değerlendirme yaptığını, ihale dosyalarının bilgileri bulunmadığından, bu hususta bir değerlendirme yapılamadığını, ihalelere yapılan tekliflerin görülmediğini, yapılan tekliflerin birbirine yakınlığının değerlendirilmediğini, yaklaşım ve fiyatlandırma tekniği değerlendirilmemişken, sadece iş hukukunda haksız rekabet sayılamayacak nitelikteki iş sözleşmesine istinaden, bu kadar bedel istenebilir denmesinin hakkaniyetten uzak olduğunu, ihalelerin alınamamasının bir sürü parametresinin bulunduğunu, işçinin karşı tarafta veya başka iş yerinde çalışıyor olmasının tek başına ihalenin alınamamasını ispatlamayacağını, bu incelemeler davacının kazandığı hiçbir ihalenin dikkate alınmadığını, müvekkilinin dava konusu maile cevap vermediğini, cevap verilmeyen bir mailden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkilin SGK kaydı incelendiğinde o dönemde başka firmada bulunduğunu, dolayısıyla müvekkilinin haksız rekabette bulunduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmenin 13/g özel şartlarının işçi ile isveren arasında karşılıklılık içermediğinden, imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğunu, BK 444/2. maddesi uyarınca rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceğini ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağını, somut olayda da davalı işçinin hayatını tecrübe ettiği işle devam ettirmesinin zorunluluk olduğunu, tüm alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır” hükmünü haizdir. Taraflar arasındaki 26/03/2001 tarihli sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 08/10/2009 tarihi itibariyle, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, somut uyuşmazlığa 818 sayılı BK’nın 348/1, 349. maddelerinin tatbik edilmesi gerekir.
818 sayılı BK’nın 349. maddesi hükmüne göre “Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.” Dolayısıyla anılan hüküm uyarınca, konu, yer ve zaman sınırlaması içermeyen rekabet yasağı sözleşmeleri geçerli olmayacak, geçersiz bir sözleşmeye dayanılarak, davalının gerçekleşen somut eyleminin rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği de ileri sürülemeyecektir.
Esasen anılan hükmün, yeni TBK’nın 444, 445/2. maddelerinden en büyük farkı da bu noktada toplanmaktadır. Zira 6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre de “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak, rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin, gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 11. H.D.’nin 26/11/2019 tarih ve 2018/1961 E.- 2019/7515 K. sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlıkta da taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 13.g. maddesinde; “sözleşmenin feshi veya kendiliğinden sona ermesi tarihinden itibaren, işbu iş akdi çerçevesinde edindiği … ve eğitimleri kullanabileceği bir başka iş için aynı sektörde çalışan ve rakip konumda bulunan firmalarla ya da hizmet verilen hastanelerle … Bilgisayar’ın yazılı iznini almaksızın çalışamaz. 2 yıl süre ile yazılı veya sözlü olarak herhangi bir ilişki içinde bulunamaz..” düzenlemesine yer verildiği görülmektedir. Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi, zaman ve konu sınırlamalarını içermekte ise de, yer sınırlamasını içermemektedir. O halde mahkemece somut uyuşmazlıkta, geçersiz bir sözleşmeye dayanılarak davalının gerçekleşen somut eyleminin rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğinin ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gereklidir. (Yargıtay 11. H.D.’nin 08/05/2019 tarih ve 2018/1742 E.- 2019/3585 K., 21/05/2019 tarih ve 2017/4900 E.- 2019/3973 K., 02/10/2019 tarih ve 2018/1403 E.- 2019/6061 K. sayılı ilamları).
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, görüşüne başvurulan bilirkişi heyet raporunda, yeni TBK’nın 444, 445/2. maddesindeki düzenlemelere göre verilen Yargıtay 11. H.D. ilamları esas alınarak yapılan değerlendirmelere dayanılarak, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu yeni kararın istinaf kararı olduğu ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/12/2020 gün ve 2016/250 E. – 2020/822 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından, ıslah harcı olarak alınan olarak alınan 725,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 644,30-TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre takdir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan 3.500,00-TL bilirkişi ücreti, 12,50-TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 57,50-TL posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 3.732,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 666,00-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-İİK.’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf kararının neden ve şekline göre, davalıdan icranın geri bırakılması için alınan 72.606,18 TL. tutarındaki teminat mektubunun davalıya GERİ VERİLMESİNE dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022