Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1178 E. 2023/1091 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1178
KARAR NO : 2023/1091
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2021
NUMARASI : 2020/277 E. – 2021/179 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/04/2021 tarih ve 2020/277 Esas – 2021/179 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2019/21534 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edildiğini ve başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu karara yönelik davalı Şirket itirazının ise YİDK tarafından yerinde görüldüğünü ve müvekkili markasının ret gerekçelerinden çıkartıldığını, oysa müvekkilinin 1958 yılından itibaren gazlı içecek sektöründe olduğunu, alanında bölgesel sayılı tesisler arasına girdiğini, müvekkilinin markasını 1958 yılından itibaren kullandığını, 1990 yılından bu yana ise markanın tescilli olduğunu, müvekkilinin markasına uzun yıllardan beri yoğun kullanımla ayırt edicilik kazandırdığını, davalının müvekkilinin iyi bilinen ve tanınmış markasından haksız biçimde yararlanmaya çalıştığını, davalı markasının kötü niyet nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının … markasının müvekkilinin markalarının devamı niteliğinde olduğunu düşündürdüğünü, markalar arasında iltibas olduğunu, haksız kazanç sağlandığını, markalar arasında yazılış okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğunu, sınıflarının da aynı bulunduğunu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-5997 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ciddi kullanıma ilişkin sunduğu delillerin okunaklı incelenebilir olmadığını, incelenebilen delillerin ise markanın kullanımını ispata yeterli olmadığını, kullanımın ispat edilememesi nedeniyle verilen kısmi ret kararının kaldırılması gerektiğini, SMK’nın 6/5 maddesi kapsamındaki iddiaların yerinde olmadığını, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin … markasını 1984 yılından itibaren kullandığını, “…” markasında yer alan “…” ibaresinin …’da bulunan su kaynağına işaret ettiğini ve tali unsur olduğunu, esas unsurun “…” ibaresinden oluştuğunu, 17.02.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelik gereğince tüketicinin yanılmasını veya aldatılmasını önlemek amacıyla ayrı işletmelerden elde edilen kaynak ve içme sularına aynı isim altında satış izni verilebileceğini, yönetmelik gereği kaynak isminin kullanılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin … seri markası ile su kaynağı yer ismi içerir seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin 32. Sınıfta kazanılmış hakkının olduğunu, su kaynağı olan yer adının kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacının 32. sınıftaki tescilli markasının kullanımını ispat edemediğini ve 5 yıllık kullanım süresinin sona erdiğini, davacının markalarının tanınmış olmadığını, kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı, SMK’nın 19. maddesi anlamında markanın kullanımının kanıtlanamadığı, uyuşmazlık konusu 2020-M-5997 sayılı YİDK kararının iptali ve 2019/21534 sayılı … markasının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosyada müvekkilinin tanınmışlığı ile ilgili yeterli evrak olmadığından bahisle müvekkilin tanınmış marka olmadığı sonucuna varıldığını, bunun sebebinin yeterli inceleme ve tetkik yapılmaması olduğunu, oysa müvekkili markasının tanınmış bulunduğunu, müvekkilinin “…” esas unsurlu birçok seri markası olup marka üzerinde üstün ve öncelikli hakka sahip olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır markalarını yoğun ve ciddi surette kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, buna karşılık mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, “…” ibaresinin yalnızca coğrafi yer ismi olarak değerlendirildiğini, müvekkilinin sektördeki tanınmışlığı ile öncelikli ve üstün hak sahipliğinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin “…” ve “…” esas unsurlu ve ibareli birçok seri markanın maliki olup, markalarını gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında tescilli olarak uzun yıllardan beri yoğun ve ciddi surette kullandığını, müvekkilinin kurulduğu günden bu yana nizasız ve fasılasız surette kullanarak markalarına ayırt edicilik kazandırdığını, davalının müvekkilinin “…” ibareli markasının bilinirliğinden yararlanmaya çalıştığını, davalının kötü niyetli olduğunu ve müvekkilinin sektöründeki tanınmışlığından yararlanma kastı ile hareket ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu ve başvuruda yer verilen “…” ibaresinin, bir yer adı olup, marka kapsamındaki emtianın kaynağını göstermek için kullanıldığı, bir yer adı olan “…” ibaresinin davacının tekeline bırakılamayacağı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olduklarının kabulü halinde dahi bu durumun başvurunun tesciline engel olmayacağı, davalının kötü niyetli başvuru yaptığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip