Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1173 E. 2023/1103 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1173
KARAR NO : 2023/1103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/400 E. – 2021/245 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2021 tarih ve 2020/400 E. – 2021/245 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 41. Sınıfta “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, 2019/39280 kod numarasını alan başvurunun yayınlanması üzerine davalı şirketin 2016/50534 sayılı “…+şekil” ibareli markalara dayanarak yaptığı itirazın kabul edilerek başvurularının reddine karar verdiğini, bu ret kararına itirazda bulunduklarını, itirazlarının da YİDK’nın 2020-M-8543 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” kök kelimesinin esas unsurunu oluşturduğu … …. Şti. unvanını da kurulduğu 2015 tarihinden bu yana aralıksız şekilde ve fiili olarak kullandığını, davalının, müvekkilinin ilk marka tescil başvurusundan bir buçuk yıl sonra, “…” ibareli markanın davacı şirket ile aynı sınıfta tescili için başvuruda bulunmuş olduğunu ve 2016/50534 numara ile haksız olarak davacı müvekkili ile iltibas oluşturacak şekilde tescil ettirmiş olduğunu, müvekkilinin öncelikli hak sahibi olduğu ve davalı şirket markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğunun değerlendirilmediğini, davalı şirketin haksız tescil edilen 2016/50534 numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talebiyle Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/179 E. sayılı dosyasında görülen davanın yargılama sürecinde dava dosyası markanın hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı ve benzerlik olup olmadığının tespiti için bilirkişi raporunda davalı markasının tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşulunun oluştuğu yönünde değerlendirme yapılmış olduğunu ileri sürerek … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun dava konusu 2020-M-8543 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuruya konu markanın, “…” kelime unsuru ile bu ibareyi çevreleyen bir şekil unsurundan oluştuğunu, redde mesnet markanın ise, “…” kelime unsuru ile bu ibarenin (“S” harfinin) sol tarafında yer alan şekil unsurundan müteşekkil olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markada ön plana çıkan esas unsur, birbirinin tıpatıp aynısı olan “…” kelimesi olup, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle, markaların umumi intibalarının da aynı olduğundan şüphenin bulunmadığını, davacının müktesep hak hususundaki söz konusu iddiasının da hukuka uygun olmadığını, alınan YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacının marka korumalarını aşan iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinde, müvekkili ile arasında yargılaması devam eden davada alınan bilirkişi raporuna yer vererek, bu hususu nihai bir kararmış gibi mesnet gösterdiğini, söz konusu raporun elverişsiz ve gerekçesiz görüşlerden ibaret olup, tamamen bilirkişilerin subjektif görüşlerinden ibaret olarak tanzim edilmiş olduğunu, davacı tarafın YİDK kararına konu olan marka başvurusu ile aynı kararda redde mesnet gösterilen müvekkili markasının, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik teşkil ettiğini, davacının marka başvurusunun öncelikli hak sahipliği iddiası kapsamında dinlenemeyeceğini, YİDK kararının yerinde olduğunun kabul edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki 41. Sınıftaki hizmetlerin, redde dayanak markaların kapsamındaki hizmetler ile aynı oldukları, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi, davalının redde mesnet markasının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu marka ile davalının redde gerekçe markası arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel bakımdan karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markanın kapsamında yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetleri ile redde gerekçe markanın kapsamındaki hizmetlerin aynı olduğu, dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında işitsel ve görsel olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu, davacı şirketin müktesep hak iddiasında bulunduğu markalarının, 2014/90297 sayılı ve “… …+şekil” ibareli ve 2016/68641 sayılı ve “… … …+şekil” ibareli markaları olduğu, markaların tescil tarihlerinin sırasıyla 12.08.2016 ve 10.05.2017 olup, dava konusu marka başvuru tarihi 17.04.2019 ve dava tarihi 14.10.2020 itibariyle 5 yıl sürenin geçmediği tespit edildiğinden söz konusu markaların müktesep hakka konu edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin kuruluş belgeleri ve müvekkilinin “…” esas unsurlu markasını 2011 yılından bu yana kullanageldiğini ispatlayan belgelerin dikkate alınmadığını, müvekkilinin söz konusu marka açısından müktesep hak sahibi olduğunu, davalı şirketin 41. sınıfta haksız tescil ettirdiği 2016/50534 numaralı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin İstanbul Anadolu 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/179 Esas – 2021/38 Karar sayılı ilamı dosyaya sunularak aslında davacı müvekkilin marka haklarına davalı tarafça tecavüz edildiği ve davacı müvekkilin “…” esas unsurlu marka yönünden öncelikli hak sahibi olduğu ortaya koyulmuş ise de mahkemece bu kararın da dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının marka başvurusu kapsamındaki 41. Sınıftaki hizmetlerin, redde dayanak markaların kapsamındaki hizmetler ile aynı oldukları, diğer yandan davacının başvurusu “…+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, taraf markalarındaki esas unsurun “…” ibaresi olmasından kaynaklı olarak markalar arasında kavramsal, işitsel ve görsel açıdan karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir benzerlik bulunduğu, öte yandan davacı şirketin müktesep hak iddiasında bulunduğu markalarının tescil tarihleri üzerinden 5 yıl sürenin geçmediği için bu markaların müktesep hakka konu edilemeyeceği, öncelik hakkının marka tescil imkanı sağlamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip