Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1169 E. 2021/1069 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka Tecavüzünden Kaynaklı Maddi Tazminat İstemi

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/12/2020 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin …. sayılı “…” ibareli markasının sahibi olduğunu, aynı zamanda 01. ve 37. Sınıflar için de 09.01.2015 tarih ve…. başvuru numarası ile başvuruda bulunduklarını, müvekkili Şirketin “…” markasının ülkemizdeki kullanım haklarınının tek yetkili distribütör olarak … … bıraktığını, müvekkiline ait “…” markasının davalı tarafından uzun süreden beri satıldığı ve …… adreslerinden de tanıtım ile reklamının yapıldığının tespit edildiğini, aynı zamanda davalının kendisini Türkiye distribütörü olarak tanıttığını, davalının müvekkilinin ününden ve ticari itibarından haksız olarak yararlanmak için müvekkilinin markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” markasını kullandığını ve kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, davalının müvekkile ait tescilli markayı tecavüz fiillerini gerçekleştirdiğinin ilam ile sabit olduğunu, bu durumun müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek 100.000,00 TL maddi, 100.0000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuğun dava şartı olarak belirlendiği, açılan davanın da markaya tecavüzden doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın ticari dava ve dava şartı arabuluculuk kapsamında bulunduğu, 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvuru zorunlu bulunduğu, arabulucuya başvurulmadan açılan davanın dava şartı noksan olduğu gerekçesi ile dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, uyuşmazlık konusu dava ticari dava olmamakla yerel mahkemece bu hususta yanılgıya düşüldüğünü, dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğu bulunmadığını, huzurdaki davada dava konusu taleplerin birbirleri ile bağlantılı olduğunu, “davaların yığılması” söz konusu olduğundan Yargıtay kararları uyarınca iş bu davada arabuluculuk dava şartı olmadığını, yerel mahkeme kararını kabul manasına gelmemekle birlikte, bir an için arabuluculuğun dava şartı olduğunun kabulü halinde dahi mahkemece usul ekonomisi gereği HMK 115/2 uyarınca kesin süre verilerek bu aykırılığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm tesis edilmesi kararın kaldırılmasını gerektirdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın marka hakkına tecavüzün tespiti istemi içermeyip, marka hakkına tecavüzden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, bu hali ile davacının isteminin konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat talebi olarak nitelendirilmesi gerektiği, 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca da, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuğun dava şartı olarak belirlendiği, uyuşmazlığın TTK’nın 4/1-d maddesi uyarınca ticari dava olması nedeniyle dava şartı olarak kabul edilen arabuluculuk kapsamında bulunduğu, 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvuru zorunlu bulunduğu, arabulucuya başvurulmadan açılan davanın dava şartı noksan olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu istinaf karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 24/09/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip