Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1158 E. 2023/1145 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1158
KARAR NO : 2023/1145
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2019/213 E. – 2021/39 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2021 tarih ve 2019/213 Esas – 2021/39 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2017/96652 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin 2016/84220 sayılı “…” ibareli markasına dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın kabulü ile müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin bu karara yönelik itirazının ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa itiraz gerekçesi markanın hükümsüzlüğü talebiyle dava açtıklarını, müvekkilinin 1993 yılında kurulduğunu, “…” ibaresini de 2008 yılından beri kullandığını, Google’da “…” yazılarak yapılan aramada en üstte müvekkili sitesinin yer aldığını, müvekkilinin söz konusu ibarenin gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-1716 sayılı kararının iptaline başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaların karıştırılabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davacının, dava konusu marka başvurusu üzerinde önceye dayalı kullanıma bağlı gerçek hak sahipliği iddia etse de bu durumun, başkasına ait tescilli marka olduğu sürece kendisinin marka tesciline öncelik sağlamayıp, SMK’nın 6/3 maddesine göre başkasının marka başvurusuna itiraz hakkı vereceği, davacı tarafça mesnet marka hakkında Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde markanın hükümsüzlüğü istemli dava açıldığı ve bu davanın sonucunun beklenmesi gerekti ileri sürülmüş ise de bahse konu davanın sonucunun, YİDK kararına etki etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme dosyasına sundukları “…” markasının davalı şirketten önceki tarihlerde fiilen müvekkili tarafından kullanıldığını kanıtlar nitelikte olan belgeler incelenmeden karar verildiğini, bu durumun eksik inceleme ile karar verildiğini gösterdiğini, mahkemece, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü için açtıkları davanın işbu yargılamaya etkisi olmayacağının kabul edildiğini, bu kabulün de hatalı olduğunu, bahse konu dava sonucunda davalı yan markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi durumunda, marka hakkının geçmişe dönük olarak ortadan kalkacağını, yani bahse konu hakkın hiç doğmamış sayılacağını, dolayısıyla ilgili marka esas alınarak verilmiş YİDK kararıda temelsiz kalacağını, davalının marka yayınına itirazının kötü niyetli olduğunu, zira davalının “…” markasını tescil ettirmeden önce ilgili marka ibaresini haiz ürünleri müvekkilinden temin ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olduğu, zira redde mesnet markanın asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen kullanıldığı ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, öte yandan her ne kadar davacı tarafça “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin kendileri olduğu ileri sürülmüş ise de bu durumun, tescilli bir marka varken söz konusu ibarenin tesciline imkan vermeyip ancak SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında 3. kişilerin marka başvurularına itiraz hakkı verdiği, YİDK kararının iptaline yönelik davaların, YİDK kararının verildiği tarihteki hukuki duruma göre çözümlenmesinin gerektiği, somut olayda da dava konusu YİDK kararının verildiği tarih itibariyle redde mesnet markanın hükümsüzlüğüne ilişkin bir kararın bulunmadığı, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın da, eldeki davanın niteliğine göre bekletici mesele yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip